anne ve bebek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anne ve bebek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ekim 2014 Perşembe

Doğuma Giderken Yanınıza Almanız Gerekenler

Doğuma Giderken Yanınıza Almanız Gerekenler



Hastane Çantası

Doğumunuza 1 ay kala artık acil durumlar için bile hazır bir hastane çantası bulundurmanız gerekecektir. Normal olarak 37 haftalık bir yolculuğu olan bebeğiniz size kavuşmak için bazen aceleci davranabilir, bazen de siz son dakikaya kadar beklettiğiniz için çantanızı hazırlarken heyecanınız nedeniyle bazı şeyleri unutabilirsiniz. En iyisi 1 ay önceden sakince çantanızı hazırlamanız.



İşte çantaya koymanız gerekenler ;

Sizin İçin

 •  2 adet gecelik

 •  1 adet sabahlık

 •  1 adet terlik

 •  1 adet pijama

 •  5 adet külot

 •  2 adet sutyen

 •  3 çift çorap

 •  2 adet el-yüz havlusu

 •  1 adet lif

 •  taç / toka

 •  saç fırçası / tarak
 •  deodorant

 •  ruj

 •  yüz kremi

 •  bepanthol

 •  diş fırçası / diş macunu

 •  sabun / sıvı sabun

 •  kulak pamuğu

 •  pamuk

 •  hijyenik ped / doğum sonrası pedi

 •  göğüs pedi

 •  kutu mendil

 •  ıslak mendil

 •  kitap

 •  fotoğraf makinesi / film

 •  kamera / kaset

 •  bloknot / kalem

 •  telefon / şarj cihazı / telefon rehberi

 •  sigorta dosyası

 •  kolonya



Eşiniz için

 •  eşortman

 •  terlik

 •  diş fırçası

 •  tıraş takımı

 •  deodorant

 •  çorap

 •  çamaşır

 •  kitap / dergi




Bebeğiniz için

 •  çıkış takımı

 •  iç donu

 •  çorap

 •  body

 •  battaniye

 •  ana kucağı

 •  kusmuk bezleri

 •  saç fırçası / tarak

 •  yün patik

 •  eldiven

 •  emzik


Bebeğiniz hayırlı olsun :)

2 Aralık 2012 Pazar

Çikolatalı Kek Tarifi


Çikolatalı Kek Tarifi


Malzemeleri;

  • 30 gram çikolata
  • 300 gram tereyağı
  • 300 gram toz şeker
  • 5 yumurta
  • 300 gram un


Yumurtaların sarılarını aklarından ayırın. Çikolatayı küçük parçalara bölüp cam kase içerisine alın. İçi sıcak su dolu bir tencerenin üzerine yerleştirip çikolata eriyene kadar bekletin. Yumuşatılmış tereyağı ve şekerin 2/3′ünü çukur bir kap içerisinde çırpın. Karışımı yumurta sarılarını ekleyin. Unu da yavaşça ilave edip çırpmaya devam edin. Yumurta aklarını kalan şeker ile çırpın. Şekerli yumurta akını kek karışımına ilave edip çok fazla karıştırmadan harmanlayın. Hazırladığınız kek harcını içi yağlanmış dikdörtgen şekilli kek kalıbına dökün. Eritilmiş çikolatayı gelişi güzel kalıptaki karışımın üzerine gezdirin. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 50 dakika pişirin. Keki soğuyana kadar kalıbın içerisinde bekletin, soğuduktan sonra ters çevirip kalıptan çıkartın. Dilimleyip servis yapın.


Çikolatalı kek hazır afiyet olsun

30 Kasım 2012 Cuma

Sizler İçin Bazı Ufak Bilgiler


Günlük hayatınız da da sık sık kullandığımız kuru yemişlerin birde faydaları konusunda bilgiler paylaşmak istedim sizlerle.



Badem
Beden ve zihin yorgunluğunu giderir. Böbrek ,mesane ve tenasül yollarındaki iltihapları giderir. Baş ağrısı karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.


Fındık
Vücuda kuvvet verir. Kalp rahatsızlıklarının en önemli nedeni olan yüksek kolesterolün düşürülmesinde en önemli ilaçtır. (%25.2 oranında) İnsan vücuduna yaralı kalsiyum, demir,
karbonhidrat, yağ ve çinko ile metabolizmayı düzenler, kemiklerin gelişmesini sağlar. E vitamini açısından zengindir. Kansızlığa karşı koruyucu etki yapar. Kanser yapıcı etmenlerin oluşmasını önler yada oluştuktan sonra onları etkisiz hale getirerek vücudu korur.


Antep fıstığı
Antep fıstığında kolesterol yoktur. Kandaki kolesterol seviyesini düşürür. Kroner kalp hastalığı riskini azaltır. Antep fıstığı, protein yönünden 2 kat, fosfor yönünden 4 kat etten daha üstündür.
İnce bağırsakta glikoz emilimini azaltır ve kan şekerinin yükselmesini önler.



Ceviz
Zekayı geliştirir. Yaprakları ve kabukları ile hazırlanan ilaçlar kanı temizler, kansızlığı giderir. İshal ve dizanteriyi keser. Verem ve şeker hastalığında hem besleyici, hem de tedavi edicidir. Kadınlarda görülen beyaz akıntıyı keser. El ve ayak donukların da, deri çatlaklarında faydalıdır. Saç ve elleri boyamakta da kullanılır. Çok kuvvetli bir besin olduğundan fazla yememek gerekir.
Ceviz yağı, kabızlığı giderir. Bağırsak solucanlarını düşürür. Derinin yanmasını önler.



Yer fıstığı
Vücudun gelişmesini sağlar. Beden ve zihin gücünü arttırır. Göğsü yumuşatır. Öksürük söktürür.


Kabuklu yer fıstığı
İçeriğinde sabit yağ ve proteinli maddeler vardır. Böbrek ve safra kesesi ağrılarını hafifletir.


Beyaz leblebi
Mide suyunu çekmede ve zayıflamak isteyenler için açlıklarını bastırmada önemli bir işleme sahiptir.


Sarı leblebi
Ham maddesi nohuttur. Vücudu kuvvetlendirir. Anne sütünü arttırır.


Ay çekirdeği
Ay çekirdeğinin içeriğindeki yağ damar sertliğini giderir. Kalp, sinir hastalıklarını önler. Bol E vitamini ve protein içerir. Cinsel gücü arttırır. İktidarsızlığı önler.


Kabak çekirdeği
Mükemmel bir kurt ilacıdır. Günde çocuklarda 10-15 adet, büyüklerde 20-30 adet kabak çekirdeği yenmelidir. Tenya solucanlarını gidermek için de kabak çekirdeği iyi bir ilaçtır.


Mısır
Yüzde 18.3 gibi yüksek oranda lif içerir. Mısırın içeriğindeki yüksek karbonhidrat enerji seviyesini yükseltir. İçinde protein, kalsiyum,demir, fosfor, A vitamini bulunur.


Dut Kurusu

İdrarı arttırır. İştahı arttırıcı etkisi vardır. Enerji verir.


Erik
Bünyesinde B1, B2, B3, B6, A, C ve E vitaminleri, potein, karbonhidrat, selüloz ve mineral olarak da kalsiyum, sodyum, demir, potasyum ve magnezyum bulunur. Regl düzenleyici, idrar söktürücü ve terleticidir. Şiddetli öksürük şikayetlerinde eriğin kurusunu kaynatıp içebilirsiniz. B vitamini ihtiva eden erik bu özelliği sayesinde sinir sistemini takviye ediyor. Kanı temizleme ve kansızlığa da çare olma özelliği ile erik yaz meyvelerinin en cana yakın olanlarından. Ateş düşürücü etkisi de olan erik diş temizliği ile de bize yardımcı olur. Sindirim sistemi üzerinde de olumlu etkisi vardır. ölçülü yenmelidir Erik Çekirdeği Bağırsak Kurtlarını Düşürür.


İğde
İshalde iğde yenilmesi tıpkı limon ve şeftalide olduğu gibi epeyce yararlıdır. Ayrıca iğde çiçeklerini koklamak zihne kuvvet ve açıklık verir.
İğde meyvelerini belli bir süre düzenli olarak yerseniz idrar tutamama ve idrara çıkma zorluğunu yenmenize yardımcı olacaktır.
Egzama Bu hastalıkta iğde çiçekleri toplanıp kaynatılır ve her zaman olduğu gibi balla tatlandırılarak içilir. Bu şurubun öksürüğe ve bağırsak bozukluklarına iyi geldiği de bilinmektedir.
Böbrek rahatsızlıklarına iyi gelir.


İncir
Enerji verir. Vitamin ve mineral bakımından zengin bir gıdadır. Bağırsaklardan toksit maddelerin atılması kandaki kolestrol seviyesinin düşürülmesi gibi faydaları da vardır. Bağırsak iltihabı olanlar inciri çok yemelidir. İncirin kurutulmuşu çok değerli olup, iyi bir besin kaynağıdır. Balgam söktürücü, yumuşatıcı olarak kullanılır. Ayrıca kış aylarında vücudun direncini arttırır, Pek çok sağlık sorununa karşı güç ve dayanıklılık kazandırır. İncirin bünyesinde şeker, albümini maddeler, organik asitler, pektin, pro vitamin, A, B1, B2, C vitaminleri, magnezyum, kükürt, fosfor ve unlu maddeler bulunur. İnciri cevizle birlikte yerseniz hem vücudunuzu zehirlerden korur, hem de bronşite iyi gelerek öksürüğü keser. Nezle için de faydalıdır. İnciri sütle ya da sirkeyle eğer oda olmazsa yalnızca zeytin yağına batırıp yiyerek basur şikayetinizi ortadan kaldırabilirsiniz. Sesiniz kısıldığında hemen bir inciri bir su bardağı kadar sütün içine koyup bir cezvede kaynatın. Ilık ılık bu şurubu için, çok yararını göreceksiniz. Yaş dalları kırıldığında akan sütümsü beyaz sıvı, nasır ve siğillere sürülür. Yaşı kurusundan daha fazla tercihe şayan olan incir vücuda kuvvet verir. Anasonla beraber yenen incir hem kan yapar, hem de şişmanlatır. Bağırsak iltihabı olanlar inciri çok yemelidirler. Kuru incir, içerdiği protein miktarı yönünden fakir, sentezinde kullanılan aminoasit çeşidi açısından zengindir, bu nedenle hücre gelişimini destekler. Ayrıca kuru incir, boğaz ağrısı bronşit ve öksürüğe de faydalıdır.


Kahve
Kahvenin selülit yapmak bir yana, vücuda daha fazla hareket kazandırarak, metabolizmanın yağ yakmasına katkı sağladığı saptanmıştır. Kahvenin ayrıca depresyon ve alkolizm tedavisine iyi geldiği Kalın bağırsak kanserini önleme özelliğinin bulunduğu saptanmıştır


Kuru Üzüm
Üzüm ürünlerindeki demir, kalsiyum ve potasyum minerallerinin, kemik gelişimi yanında kansızlığı, halsizliği, zayıflığı ve ishali tedavi edici özelliği bulunmaktadır. Kilo almak isteyen de rejim yapmak isteyen de üzüm yemelidir çünkü enerji verir. Protein ve karbonhidrat kaynağıdır. A,B1,B2,B6, C vitaminleri ile fosfat, kalsiyum, demir, fosforik asit, organik asitler, formik asit minerallerini içerir. Günlük kalsiyumun 1/5'ini ve demirin ise 1/3'ünü karşılar. Mineraller halsizliği, kansızlığı, ishali ve zayıflığı tedavi eder. Karaciğer zafiyetine  öksürüğe, bronşite de iyi gelir. Mideye çok faydalıdır. Ayrıca Unutkanlığa da iyi gelir. Kuvvetli bir gıdadır.


Hurmanın Faydaları
Hurmanın meyvesi tatlı ve besleyicidir. Hurma, zihni ve bedeni gelişmeyi sağlar. Kansere karşı koruyucudur,
Öksürüğü keser. Boğaz ağrısını, bronşiti ve soğuk algınlığını giderir. Kemik hastalıklarında faydası ise yadsınamaz. Orucumuzu açarken, susuzluk ve açlıktan doğan şeker ihtiyacımızı karşılarız ve halsizliğimizi birden alıverir. Mineraller açısından oldukça zengindir. İçeriğinde kalsiyum. potasyum. demir, B vitamini bulunmaktadır.


Ihlamur
Ihlamurun içinde uçucu yağ, tanen, şeker, C ve P vitamini reçine ve enzimler bulunur. Öksürük ve Balgam İçin Ihlamuru kaynatıp içtiğinizde hem göğsünüzü yumuşatır hem de rahatlatıp terletir. Mide Şikayeti Olanlara Ihlamuru tek başına kaynatıp içerseniz hazmı kolaylaştırır. Bunun yanı sıra ıhlamurun içine biraz kekik, nane ve rezene ile kaynatıp içerseniz hem mide yanmalarına, hem de kusma türü rahatsızlıklara iyi gelir. Cildinizde Leke mi Var? Hemen ıhlamuru suda kaynatıp sıvı sümüksü bir hal alıncaya kadar bekletin. Sonra bu sıvıyı lekelere sürün faydasını göreceksiniz. Yine aynı şekilde elde edeceğiniz ıhlamurla kırışıklıklara masaj yaparsanız iyi sonuç alacaksınız. Strese Stres için ıhlamur çayı iyi gelir. İçine çok az karanfil atarsanız hem tadına güzel bir tat katmış olursunuz, hem de sizi sakinleştiren etkisini arttırırsınız. Grip ve Nezle Olunca Grip ve nezle olunca ıhlamuru hiç eksik etmeyin. Bilinmelidir ki bu tür hastalıklarda ıhlamur sadece terlemeyi sağladığı için değil, aynı zamanda vücudun direncini de artırarak tedaviye yardımcı olur. Göz çapaklanmalarıa ıhlamuru kaynatın ve süzün. Pamuk yardımı ile gözlerinize kompres yapın. Hem çapaklanmaları önleyecektir, hem de gözünüzü dinlendirecektir. Gözlerinize kompres yaparken gözünüzü kapatmayı unutmayın. Saçlarınıza da Ihlamur Ihlamuru kaynatıp elde ettiğiniz su ile ara sıra saçlarınızı yıkayarak saçlarınızın beslenip kuvvetlenmesini sağlayabilirsiniz. Bu işlemden sonra saçınızı durulamayı ihmal etmeyin. Kan dolaşımını düzenler Kabızlıkta da ıhlamurdan yararlanabilirsiniz. Kramplar için de ıhlamurun iyi bir ilaç olduğunu unutmamalısınız. Sabah aç karnına içilmeye devam edilen ıhlamur zayıflamak isteyenlere bu hususta yardımcı olacaktır. Ihlamurun migren için birebir olduğu bilinir.


Kayısı
Cildi, mikrop ve mantarlardan korur, güzelleştirir. Deriyi korur ve yaraların tedavi edilmesinde birebir besin aracıdır Gözlere parlaklık verir. Mide ve on iki parmak bağırsağı ülserinin meydana gelmesine engel olur ve bu arada meydana gelmiş ülserin iyileşmesinde de önemli rol oynar Bağırsak tembelliğini giderir. Kansere karşı koruyucu bir etkiye sahiptir. Kalp kaslarını kuvvetlendirir. Fazla kiloları önler Safra bezlerini temizler, böbrekleri çalıştırır. Basura faydalıdır. A,B,C vitaminleri, protein, bol miktarda şeker ve madensel tuzlar içeren bir meyvedir. İştah açar, kan yapar, bedensel ve ruhsal yorgunlukları alır. Sinirleri güçlendirir. Uyku verir. Kabızlığa iyi gelir (aç karnına yenildiğinde hem de her haliyle; kuru, taze yada kompostosu, reçeli, hoşafı...) Cilt güzelliği için birebirdir. Yanınızda kayısı bulundurun, çünkü böylece açlıktan kan şekeriniz düştüğünde kayısı yersiniz. Vitamin A yönünden çok zengin bir kaynaktır. göz sağlığı açısından elzemdir


27 Kasım 2012 Salı

Bebeğinizi Emzirme Pozisyonları


Bebeğinizi Emzirme Pozisyonları

Emzirme için tek bir ideal pozisyon yoktur yani anne aynı zamanda farklı seferlerde pozisyon değiştirerek o anda en rahat pozisyonu kullanmalıdır. En yaygın pozisyon annenin otururken çocuğu kollarının arasına aldığı pozisyondur. Sırtı dayamanın sırt kaslarını dinlendirme avantajı vardır. Bu kasların kasılması zamanla ağrılara yol açabilir. Ayakların altına konulan bir tabure karın kaslarının serbest kalması olanağını verir. Doğumdan sonraki günlerde ve gece emzirmelerinde, genel olarak anneler çocuğu yatakta yatarken yanlarına koyarak emzirmeyi tercih ederler.


Emzirme sırasında pozisyon değiştirmek veya her emzirmede farklı pozisyon kullanmak, areolanın farklı bölümlerinde uygulanan emme basıncını değiştirerek diğer bölümlerin dinlenmesini sağlar. Seçilen herhangi bir pozisyonda önemli olan (çocuğun göğüsle temasının iyi sağlanabilmesi için) çocuğun göğse götürülmesidir.


Tam tersi doğru değildir; göğsü çocuğa doğru eğmek veya hareket ettirmek değil de kol hareketiyle çocuğu destekleyecek şekilde göğse doğru götürmek gerekir. Yani çocuğun alt dudağı meme ucunun altına gelecek şekilde ve böylelikle çenesi göğse değerek, kafası göğse dönük olacak şekilde pozisyon alınmalıdır. Anne ile çocuğun bedeni iyi bir şekilde desteklenmiş halde birbirine temas ediyor olmalıdır ve vücut hizası, kulak ve omuz aynı seviyede tutularak iyice desteklenmelidir.

26 Kasım 2012 Pazartesi

Yeni doğan Bebek


Yeni doğan Bebek

Yeni doğan bebeğiniz, dış dünyaya uyum sağlamak için birkaç haftalık bir süreye ihtiyaç duymaktadır .İlk haftada, ne zaman ne yapacağını önceden kestiremezsiniz. Bazı günler daha aktif, bazen sessiz olacaktır.


Yeni doğan bebek neler yapabilir?

Yeni doğan bebek çok ağlayabilir, huzursuzluk gösterebilir

Solunumu düzensiz olabilir

Aksıra bilir, kusabilir

Sık sık irkilebilir

Bebekler birbirine benzemez, her bebeğin farklı karakter özellikleri vardır. Örneğin, bazı bebekler daha sakin, uyumlu olur, gereksinimlerini kolayca tahmin edebilirsiniz. Bazı bebekler ise zordur, beslenme ve uyku saatleri düzensizdir, sakinleştirmek daha zordur.

********************************************************************************

Emzirme

Kendiniz ve bebeğiniz için sakin, rahat bir yer bulun.

Bebeği, kucağınızda yüzü size dönük olacak şekilde tutun

Meme ucunu bebeğin yanak veya alt dudağına değdirip ağzını açmasını sağlayın ve memeye tutturun

Emerken , sadece meme ucu değil, çevresindeki koyu renkli bölüm de bebeğin ağzı içinde olmalıdır. Aksi halde, emme meme başında çatlaklara yol açar ve canınız yanar.

Emzirme bittiğinde, bebek memeden ayrılmıyorsa, ağzına küçük parmağınızı vererek meme başını bebeğin ağzından çıkarın, böyle yapmazsanız canınız yanabilir.

Her emzirmede, bebeğin önce bir taraftaki sütü bitirmesini sağlayın, daha emmek istiyorsa öteki memeden verin.

Yeni doğan bebek, 24 saatte 8-12 defa, yani 2-3 saatte bir , emmek isteyebilir Ama, korkmayın, bu sıklık giderek azalacaktır!

Emziren annenin meme başlarının temizliği için su kullanması yeterli olacaktır.

Emzirmeler arasında, göğüslerden süt akabilir, meme başlarını kuru tutmak için ped kullanmak gerekecektir

*********************************************************************************

Göğüsler şiş ve ağrılı ise ne yapmak gerekir?

Bebeği daha sık emzirin

Ilık bir duş alın veya göğse ılık havlu uygulayın

Göğüste hassasiyet, kızarıklık varsa, grip olmuş gibi hissediyorsanız, doktorunuzu arayın

*********************************************************************************

Gaz Çıkarma

Bebeğin emerken yuttuğu havayı çıkarması, onu rahatlatacaktır. Emzirmenin ortasında ve sonunda gazını çıkarmak uygun olur, çünkü yuttuğu hava bebeği rahatsız ederek daha fazla emmesine engel olabilir.

Gazını çıkarmak için, bebeği omzunuzun üstüne veya kucağınıza yatırın veya kucağınızda oturtun, usulca sırtına vurun veya sırtını okşayın.

Çoğu bebek, gaz çıkarırken emdiğinin bir kısmını da çıkarabilir. Bu gerçek bir kusma değildir, endişe etmeye gerek yoktur. Sadece kendi giysinizi bir mendille korumanız yeterli olacaktır.

*********************************************************************************

Göbeğin Bakımı

Enfeksiyon gelişimini önlemek için göbek kordonunu temiz tutmak gereklidir. Bunun için; her bez değişiminde, alkol veya doktorunuzun önerdiği başka bir antiseptik solüsyona batırılmış bir kulak temizleme çubuğuyla kordonun özellikle tabanını silmelisiniz. Bu işlem, bebeğin canını yakmaz .

Göbek düşene kadar, bebeğin bezini göbek kordonu dışarıda kalacak şekilde aşağıdan bağlayın. Bebeği suya sokarak banyo yaptırmayın, sadece silin.

*********************************************************************************

Alt Bakımı

Yeni doğan bebeğiniz, günde 6-8 bez ıslatabilir ( Neyse ki bu sıklık sonradan azalacaktır ).

Bazı bebekler günde bir kaka yaparken, bazıları her emme sonrası yapacaktır, her ikisi de normaldir.

İlk günlerde koyu yeşil, siyah renkli olan gaita, sonraki günlerde sarı- yeşil, yumuşak kıvamlı bir şekle dönecektir ( Bebeğin yumuşak ve sulu gaita yapması normaldir, ishal anlamına gelmez ) Mama ile beslenen bebekler daha kıvamlı gaita yaparlar.

Bez kirlenince hemen değiştirerek, bebeğinizin altını iyice temizleyerek pişikleri önlemiş olursunuz.

Altında kızarıklık olursa,temizleyerek havada kurutmaya bırakınız. Doktorunuzun önerdiği çinko oksit içeren kremlerden kullanabilirsiniz.

Kız bebeklerde alt temizliğini mutlaka önden arkaya doğru yapın. İlk birkaç hafta beyaz bir akıntı olabilir, bu normaldir.

Erkek bebeklerde, sünnet derisini geriye çekip temizlemeye çalışmayın.

*********************************************************************************

Giyim


Bebeği mevsim koşullarına göre, kendinizin nasıl bir giysiyle rahat edeceğini düşünerek giydirin.

İnce bir tişörtle gezerken,bebeği kışlık battaniyelere sarmayın! Aşırı giydirme ve sarma bebeği huzursuz eder.

Elleri ve ayakları genellikle soğuk olacağından, bebeğin üşüyüp üşümediğini göğüs veya sırtından kontrol edin.

*********************************************************************************

Güvenlik

Yeni doğan bebek bile hareket eder, asla kanepe, alt değiştirme masası gibi bir yerde yalnız bırakmayın. Yanından ayrılacaksanız, ya yatağına koyun ya da bebeği de götürün.

Geniş kenarlı bir şapkayla bebeği güneşten koruyun.

Bebeğin yanında sigara içmeyin, içilmesine izin vermeyin . Sigara içimine maruz kalan bebeklerde, solunum yolu ve kulak enfeksiyonları sıklığı artmaktadır.

Bebek kucağınızdayken veya emzirirken asla sıcak içecekler içmeyin.

Yatırırken yüzüstü yatırmayın.

Başka bir küçük çocukla bebeği yalnız bırakmayın.

Boğulmanın önüne geçmek için bebek yatağında yastık, büyük oyuncak, plastik poşet türü şeyler bulundurmayın.

Araba yolculuklarında bebeğin yaş ve kilosuna uygun araba koltuğu kullanın. Yeni doğan bebeğin rahat etmesi için, kenarlardan rulo yapılmış havlularla destekleyebilirsiniz.Araba hareket halindeyken, ağlayan bebeği sakinleştirmek veya emzirmek için koltuğundan almayın, gerekirse aracı durdurun. Asla bebeği tek başına arabada bırakmayın.

*******************************************************************************

Gelişim

Yeni doğanın beş duyusu günden güne gelişmektedir. Başı büyük ve ağırdır, boyun kasları güçsüzdür, desteklenmesi gerekir.

Yeni doğan Bebeğiniz Neler Yapabilir?

Karın üstü yatarken başını kısa süre kaldırabilir.

Oturtulursa başı düşer.

Yaklaşık 20 cmlik bir mesafeyi görebilir.

En çok yüzlere ve parlak, kontrast renklere bakmayı sever.

Şiddetli sesleri duyar ve irkilir.

Sesinizi duymaktan hoşlanır, konuşarak onu sakinleştirebilirsiniz.

Tat ve koku alır, hisseder.

Annesinin kokusunu tanır.

*********************************************************************************

Bebeğe Destek Olmak İçin Siz Neler Yapabilirsiniz?

Bütün bebekler sevgi ve sıcaklığa gereksinim duyar. Onu kucaklayarak şımarttığınız düşünmeyin! Sık sık kucaklayın, sarın, sevginizi gösterin.Gereksinimlerini zamanında karşılayarak temel güven duygusunu geliştirin. Ağlayınca karşılık gören, sıkıntısı giderilen bebek hayata güvenli bir başlangıç yapacak, öz güven geliştirecektir.

Tutarken elinizle başını destekleyin.

Yüzünüzü görebilmesi için bebeği yakın tutun.

Ona parlak, kontrast renkli cisimler gösterin.

Onunla konuşun, ninniler, şarkılar söyleyin.

*********************************************************************************

Uyku

Bebeklerin uyku düzenleri farklılık gösterir. İlk aylarda genellikle günde 15-18 saati uykuda geçirecektir.

4 saatte 30 dakika kadar uyanık olabilir.

Gece ve gündüz farkını bilmez ( Anne ve babalar için en kötü haber ! )

Zamanla belli bir uyuma ve uyanma düzeni oluşacak, gündüzleri 1-3 saat kadar, geceleri 3-6 saat kadar uyumaya başlayacaktır.

Bebek uyurken yan veya sırtüstü yatırılmalıdır.

Bebek gece sık uyanacağından, annenin de gece gündüz demeden, bebek uyurken, en azından dinlenmeye çalışması iyi olur. Bebeğin uykusu sırasında ev işlerini halletmeye çalışan anne, gece de uykusuz kalırsa bu tempoya dayanması güç olacaktır.

Gece ve gündüzün farkını anlaması için bebeğe destek olun. Gündüz uyanık olduğunda onunla oynayın, konuşun, uyarı vermeye çalışın.Gece ise mümkün olduğunca sessiz, sakin olun, bebeği fazla uyarmayın, onunla oynamayın.

*********************************************************************************

Ağlama

Ağlama bebeğin sizinle iletişim kurma yoludur, buna üzülmeyin, bebekler ağlar çünkü henüz konuşamazlar!

İlk haftalarda bebekler günde 2-3 saat ağlayabilirler.

Hatta, ilk 6-8 hafta boyunca ağlama giderek artar.

Bazı bebekler uykuya dalmadan önce 10-15 dakika ağlarlar.

Farklı nedenlerle farklı ağlamalar olabilir.Zamanla, bunu ayırt etmeye başlayacaksınız. Ancak her ağlamanın da belli bir nedeni olmayabilir, bazen bebek nedensiz de ağlayabilir.

Bebeğin ağlamasına hemen yanıt verirseniz, sizin yanında olduğunuzu bilecektir.Böyle davranarak bebeği şımartmış olmazsınız.

Yeni doğan bebeğiniz ağlayınca; karnını doyurma, altını değiştirme, kucaklayıp sakinleştirme seçeneklerinin hepsini denediyseniz ve halen ağlıyorsa , bir süre yatağına koyup sakinleşmesini bekleyebilirsiniz. Sakinleşene kadar gözlem altında tutmayı unutmayın. Zamanla hangi ağlama da ne yapmak gerektiği konusunda deneyim kazanıp sizden sonra anne- baba olanlara öğüt vermeye bile başlayacaksınız!

21 Kasım 2012 Çarşamba

Hamileyken Hangi Vitaminleri Almalısınız


Hamileyken Hangi Vitaminleri Almalısınız

  • A vitamini alırken çok dikkat edilmelidir.
  • A vitamini alırken mutlaka sebze ve meyve takviyesiyle alınmalıdır.
  • Multi vitaminler hamile bayanlar için oldukça gereklidir.
  • Doktorunuzun önerdiği ve verdiği dozlarda alınması çok önemlidir.
  • Vitamin ve minareler bebeğin gelişimi ve sağlığı açısından ilk 3 aylık dönemde önemi büyüktür.
  • Doktorlar genellikle hamile bayanlar için folik asit önermektedir.
  • Beyin folik asit yardımıyla normal gelişimini tamamlar.
  • Bu sayede anemi gibi birçok rahatsızlıklardan da uzak durmuş olursunuz. 



Not: Hamile bayanlar için üretilen vitaminleri doktor kontrolü dışında kullanmayınız.

12 Kasım 2012 Pazartesi

Lohusa Şerbeti (kaynar) Tarifi


Lohusa Şerbeti (kaynar) 


Lohusa şerbeti, bir bebek doğduğunda yapılan ve bebek haberini çevreye müjdelemek için eve gelenlere ve komşulara ikram edilen şekerli bir içecek. Kız bebek için yapılan lohusa şerbeti ile erkek bebek için yapılanın, birbirinden farklı olduğu da söyleniyor. İçerik olarak ne fark olduğunu henüz öğrenemedim, ama sunumunda şu farklılık varmış: Bebek erkekse sürahinin boynuna kırmızı kurdele bağlanırmış, bebek kız ise sürahinin boynuna kırmızı tülbent bağlanırmış. Şerbet çok tatlı olduğu için yanında peksimet veya galeta ile ikram edilirmiş. Hem de gümüş zarflı bardaklarda. Ama yanına bisküvi yakıştıranlar da var. Mevsime göre, sıcak veya soğuk içilebilen bir şerbet. Şerbeti içtikten sonra anneye, “Sütün bol olsun!” temennisinde bulunmayı da unutmayın.

Eski adetlerimize göre, lohusaya evin en geniş odasında, yataklık denilen karyolada veya üst üste konularak yükseltilen altı-yedi kat şiltenin üzerinde lohusa yatağı hazırlanırmış. Yatağa atlas veya kadifeden gelin yorganı örtülürmüş. Yatağın yanına mutlaka kese içinde Kur’an-ı Kerim ve parlak ömrü sembolize eden gümüş ayna asılırmış. Bir şişe sarımsak saplanıp, üstü kırmızı gaz boyaması (kırmızı bir tülbent) ile sarılır, sarımsak ve nazar boncukları ile süslenirmiş. Bu sarımsak, 40. gün hamama gidilirken, kapının eşiğinde lohusaya ezdirilerek evin acı görmemesi ve acıların uzaklaştırılması sağlanırmış. Lohusa yatağı yedinci gün toplanırmış. Yatağın kalkacağı gün, mahalle imamı veya ailenin reisi olan yaşlı bir erkek; bebeğin sağ kulağına ezan ve Kelime-i Şahadet, sol kulağına da Besmele ile üç defa ismini okurmuş.

Biliyorsunuz, şerbet için, kırmızı renkli bir şeker kullanılıyor. İçine gıda boyası ve biraz tarçın-karanfil karıştırılan toz şeker esaslı bu şekeri, aktarlarda bulabilirsiniz.



Lohusa Şerbeti (kaynar) Tarifi 



Malzemeler;


  • Yarım kilo lohusa şekeri
  • 5 su bardağı toz şeker
  • 20 su bardağı su
  • 2 adet çubuk tarçın
  • 7-8 adet kuru karanfil


Lohusa şekeri, toz şeker ve suyu geniş bir tencereye alın.

Orta ateşte tüm şeker eriyene kadar kaynatın, şeker eridikten sonra yaklaşık 20 dk daha kısık ateşte şerbeti kaynatın.

Bir parça tülbentin içine çubuk tarçın ve karanfilleri koyarak ağzını bağlayın.

Kaynamakta olan şerbetin içine bu küçük paketi atın ve şerbeti 15 dakika daha kaynatın.

Kaynaya şerbetin altını kapatın ve soğuduğunda sürahilere doldurarak buzdolabına alın.

Eğer tatlı gelirse biraz soğuk su ile sulandırabilirsiniz.



7 Kasım 2012 Çarşamba

Hamile Kalmak İsteyenlere Önemli Bİlgiler



Hamile Kalmak İsteyenlere Önemli Bilgiler

 Bebek sahibi olamamak ailelerin çağımızdaki en önemli sorunlarından biridir. Bunun için üreme sağlığında ciddi bir sorun olması da şart değil.

Yanlış bir yaşam tarzı, yanlış beslenme ve stresli bir hayat da hormonları “altüst” ettiğinden anne ve baba olma şansı zorlaşabiliyor.Eğer bebek sahibi olmak istiyorsanız hayatınızda bir çok noktaya dikkat etmeniz gerekiyor.

Doktor Kontrolleri Önemli
Doğurganlık çağındaki her kadın 6 ayda bir mutlaka jinekolojik kontrollerini yaptırmalıdır. Doğurganlığı azaltan (polikistik over sendromu, diyabet, çikolata kisti gibi) tüm sağlık sorunlarınızı kontrol ettirmelisiniz. Çünkü çocuk sahibi olmakta güçlük çeken kadınlarda en sık karşılaştığımız ve bizi zorlayan problemler yumurtalık ve rahimden geçirilmiş operasyonlardır. Ama erken tanı bu olasılıkları azaltıyor.

Bebek Dostu Diyet

Uzmanlarca yapılan incelemeler sonucunda beslenme ile doğurganlık arasında çarpıcı bağlantıların olduğu anlaşılmıştır.

Bebek dostu bir diyetin dört temel kuralı şunlardır;

1-İşlenmiş yiyecekler (beyaz ekmek ve pirinç gibi) yerine daha yavaş sindirilen karbonhidratlar (sebze ve tam tahıllar gibi) seçmelisiniz.

2-Trans (hidrojene) yağlardan uzak durmalısınız.

3-Doymuş yağlar yerine doymamış yağları tercih etmelisiniz.

4-Proteini hayvansal ürünler yerine çoğunlukla bitkisel besinlerden almalısınız.

Bu tarz glisemik indeksi düşük besinlerden oluşan bir diyetin kan şekerini dengede tutarak hem diyabeti önlediğini hem de kalp damar sağlığını güçlendirdiği uzun zamandır biliniyor. Bununla beraber doğurganlık üzerinde de etkisi büyüktür. Basit karbonhidratlar gibi kan şekerini aniden yükselten yiyecekler yediğinizde, bedeniniz daha fazla insülin üretir ve bu vücudunuzda daha fazla testesteronun dolaşıma girmesi demektir. Zamanla yumurtlama fonksiyonları da bundan etkilenmeye başlar. Farklı tipte yağ ve proteinler, kandaki glikoz ve insülin değerini etkiler. Bu yüzden bir an önce bol bol meyve ve sebze yeme alışkanlığı kazanma da fayda var. Ayrıca sepeti kırmızı et yerine mümkün olduğunca balık, fındık, yumurta ve fasulye ile doldurmalısınız.

Sağlıklı Kiloda Kal

Konu hamile kalmak olduğunda beden kitle indeksiniz 20 ile 24 arasında olmalıdır. Araştırmacılarca, kısırlık vak'alarının % 12’sinin kilo probleminden kaynaklandığı tahmin ediliyor; fazla kilolu olan ve normalden zayıf olan kadınlar bu açıdan eşit durumdadır. Fazla kilolu olursan regl düzensizliği ve yumurtlama bozukluğu yaşayabilirsiniz. (Ancak kilonun beş ya da 10’unu vermek, bu sorunların düzelmesine yardımcı olabilir) Normalden düşük kiloda olduğun takdirde ise hiç yumurtlamaya bilirsin çünkü yumurtalıklarının çalışmasını sağlayan vücudundaki yağdır.

Doğal Yolları Deneyin

Hamilelikten korunmak sızın  bir yıl süreyle düzenli bir cinsel yaşama rağmen hamile kalınamaması durumunda kısırlıktan(infertilite) söz edilebilir.Bu sure içerisinde hamile kalmak için doğal yollara başvurabilirsiniz.Amerika da özellikle kısırlık yaşayan (infertil) hastalar düşünülerek, doğal yolla hamile kalmaya yardımcı olması amacıyla üretilmiş olan Preseed jel, artık TC. Sağlık Bakanlığı izini ile ülkemizde de bulunmaktadır. Bu jel, içerdiği doğal ARABİNOGALAKTAN bitki şekeri sayesinde spermlere zarar vermeyip, sperm hücrelerine antioksidan desteği sağlayarak güçlendirip, spermlerin yumurtaya doğru olan yolculuğunda önemli ölçüde fayda sağlayarak, doğal yolla hamile kalınmasına yardımcı olan bir üründür. Ürün kadının üreme sisteminde, spermlerin için en uygun ortamı sağlamaktadır. Üretkenlikle ilgili ciddi problemi olmayan çiftler, cinsel ilişki sırasında 6 ay kadar bu ürünü kullanmalarını tavsiye edilmektedir. Çünkü, bu ürün Dünyada ve Türkiye de doğal yolla hamile kalmayı desteklemede güvenle kullanılan tek üründür.Tüp bebek tedavisine geçmeden mutlaka denemelisiniz.

Stresi Azalt

Çocuk sahibi olmak isteyen bir çiftin duymak istemediği bir şey varsa,o da ‘‘Zorlamayın,biraz rahatlayın’’cümlesidir.Fakat stres,bedenine yumurtlama işaretini veren beyin sinyallerini karıştırarak yumurtlamayı engelleyebiliyor.Eğer stresinizi azaltabilirseniz,kendinizi rahat hissettiğiniz aylarda daha rahat bebek sahibi olabilirsiniz.

Doğum Kontrolü Önemli

Aslında doğurganlığı korumanın yolu iyi bir doğum kontrolünden de geçiyor. Hazırlıksız yakalanılan gebeliklerin kürtajı ileride telafisi olmayan güçlüklere neden olabiliyor. Prezervatif veya diyafram gibi bariyer metotları basittir;hamile kalmaya hazır olduğunuzda sadece bunları kullanmayı bırakmanız yeter.Eğer spiral kullanıyorsan çıkarıldığı anda doğurganlığınız normale döner.

Doğum kontrol hapı içinde aynı şey geçerli.Hapı bıraktıktan sonra düzensiz regl döngüsü yaşayabilirsin ama son paketi bitirdikten sonra iki hafta içinde yumurtlama başlar.Bir de doğum kontrol hapları kullanan bazı kadınlar bunların ileride kısırlık yapacağını düşünüyorlar. Aslında tam tersine bu haplar yumurtalık kistlerini azaltarak faydalı bile olurlar. Kist oluşumunun azalması demek yumurtalık operasyonlarının da azalması demektir.

Bebek Yapmaya Karar Vermeden Önce Mutlaka Araştırma Yapın





Bebek yapmanın zamanı geldiğini düşünüyor ve bunun için planlamalar yapmaya başladığınız anda buradan bazı tüyolar alabilirsiniz.

Günümüz kadınları iyi bir yaşam sürdürebilmek, kariyer yapmak, ekonomik özgürlüğünü sağlamak gibi nedenlerden dolayı anne olmayı ertelemektedirler.Çiftler hayatın her alanında olduğu gibi bebek sahibi olma konusunda da plan yapmak zorunda kalıyorlar.


Bebek sahibi olma ve annelik duygusunu yaşama zamanını geldiğinin düşünen çiftler mutlaka;

  • kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarından yardım ve destek almalıdırlar
  • sağlık açısından hiçbir sorun olmamasına rağmen gebelik gerçekleşememektedir
  • Yumurtlama zamanı tutturulamıyor ya da 
  • farkında olmadan hamileliği engelleyici hatalar yapılabilmektedir.


Çiftler hem maddi ve hem manevi açıdan kendini hazır hissettiklerinde uzman bir hekim desteği ile hamilik sürecine ilk adımları atmalıdırlar.

Uzmanlar bebek sahibi olmayı düşünen çiftlere; bebek yapmayı gerçekten kendilerini hazır hissetmelerini, onun sorumluluklarına hazırlıkta olmaları konusunda özellikle bilgilendiriyorlar.

Bir Kadın Hamileliğe Kaç ay Önceden hazırlanmalı : 

Uzmanlar bebek sahibi olmayı planlayan anne adaylarının; doğum kontrol hapı kullanıyorlar ise en az üç(3) ay önceden kesmelerini ve aynı zaman da kontrollü cinsel ilişki öneriyorlar. Anne adayları aynı zamanda hamilik döneminden üç(3) ay öncesinden FOLİK ASİT kullanımına başlamalı gebeliğin ilk üç (3) ayında devam edecek şekilde kullanımını sağlamalıdırlar. Böylece bebeğin sinir sisteminde olası bir problem olma ihtimalini \%80 oranında azaltmayı başarabilirler. Uzmanlar, anne adayında sinir sistemi ile ilgili bir sağlık problemi var ise FOLİK ASİT kullanma oranının biraz daha yüksek tutulması gerektiğini belirtiyorlar. Örneğin sağlıklı bir anne adayında oran 0,4mg iken sağlık problemi yaşamış anne adayında bu oran 4 mg olarak kullanılmasını tavsiye ediliyor. İlk bebeği bu şekilde doğan anne adaylarının diğer bebekte de aynı sağlık sorunu ile karşılaşma olasılığı ilk bebeğine göre \%5 daha fazladır.

Her anne adayı için sağlıklı bir gebelik öncesi ve gebelik süresi süreci geçirmeleri hem annenin sağlığı hem de bebeğin sağlığı için uzman hekim desteği almaları mutlaka gereklidir.


Yumurtlama dönemini faktörü

Yumurtlama döneminin hamile kalmak için en önemli faktörlerden biri olduğunu belirten uzmanlar,özellikle planlı bir hamilelik düşünen bayanların bu günlere dikkat etmeleri gerektiğini belirtiyorlar. Adet kanamaları 28 günde bir , düzenli geçiren kadınlar için yumurtlama tarihi adet başlangıcından 14 gün sonradır. Kadının en fertil (gebeliğe en elverişli) günleri yumurtlamanın olduğu gün ve bundan önceki üç gündür.

Vücut ısınızı kontrol ederek de yumurtlama zamanınızı tespit edebilirsiniz.Normal vücut ısınız yumurtlamadan 24 saat önce yarım derece düşer , yumurtladıktan sonra tekrar normale döner. Yalnız dikkat etmeniz gereken bir nokta var vücut ısısı hastalıklar yüzünden de düşebilir. Bu yüzden sadece bu tekniğe güvenmekten kaçının.


Hamileliğe hazırlık için neler yapmalı :

Bebek sahibi olmaya karar veren anne adayları ilk olarak Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanına muayene olmalıdır. Jinekolojik muayene ile beraber smear testi mutlaka yapılmalıdır.(Smear testi rahim ağzı enfeksiyonu ve rahim kanserlerinin tespiti için yapılmaktadır.) Hamilelik öncesi anne adayına doktorunun gözetimi altında anemi (kansızlık), enfeksiyon hastalıklarının taraması, Hepatit B,C, HIV ve kızamıkçık testlerinin yapılması gerekmektedir. Anne adayında anemi (kansızlık), kızamıkçık testlerinin sonuçlarına anemisi (kansızlık) seviyesi düşük ise hamilelik öncesi normal seviyeye getirilmeli, kızamıkçık bağışıklığı yok ise kızamıkçık aşısı yapılmalıdır. Hamilelik döneminden altı(6) ay öncesinden planlanmalı, hamilelik sürecinde kızamıkçık geçirildiği takdirde bebekte ağır sakatlıklara yol açabilir. Uzmanlar bu durumda gebelik sürecinin sonlandırılması gerektiğini belirtmektedirler.

Bebek sahibi olmak isteyen anne adayları sağlıklı bir hamilelik süreci geçirmeleri için sigara, alkol gibi alışkanlıkları bırakmalı, ağır ve stresli iş ortamlarından uzaklaşmalıdırlar.


Planlı Gebelik İçin Doğal Yolları Deneyebilirsiniz

Hamilelikten korunmak sızın  bir yıl süreyle düzenli bir cinsel yaşama rağmen hamile kalınamaması durumunda kısırlıktan (infertilite) söz edilebilir. Bu süre içerisinde hamile kalmak için doğal yollara başvurabilirsiniz. Amerika da özellikle kısırlık yaşayan (infertil) hastalar düşünülerek, doğal yolla hamile kalmaya yardımcı olması amacıyla üretilmiş olan Preseed jel , artık TC. Sağlık Bakanlığı izini ile ülkemizde de bulunmaktadır. Bu jel, içerdiği doğal ARABİNOGALAKTAN bitki şekeri sayesinde spermlere zarar vermeyip, sperm hücrelerine antioksidan desteği sağlayarak güçlendirip, spermlerin yumurtaya doğru olan yolculuğunda önemli ölçüde fayda sağlayarak, doğal yolla hamile kalınmasına yardımcı olan bir üründür. Ürün kadının üreme sisteminde, spermlerin için en uygun ortamı sağlamaktadır. Üretkenlikle ilgili ciddi problemi olmayan çiftler, cinsel ilişki sırasında 6 ay kadar bu ürünü kullanmalarını tavsiye edilmektedir. Çünkü, bu ürün Dünyada ve Türkiye de doğal yolla hamile kalmayı desteklemede güvenle kullanılan tek üründür.Tüp bebek tedavisine geçmeden mutlaka denemelisiniz.

Hamileyken Sigarayı Bırakmanızın Bebeğiniz İçin Önemi



 Sigaranın hamilelikteki etkileri nelerdir?Hamilelik sırasında sigara içtiğinizde bebeğinize giden ve büyümesi için gereksinim duyduğu kan, oksijen ve besin maddelerinde azalmaya neden olursunuz.

Sigara içmeniz durumunda bebeğinizin düşük doğum ağırlığı ile doğma riskini yaklaşık 2 kat arttırırsınız. 1998 yılında ABD'de hamilelikleri süresince sigara kullanan annelerden doğan bebeklerin \\%12'si düşük doğum ağrılığı ile dünyaya gelmiştir.

Yaşına göre düşük doğum ağrılıklı dünyaya gelen bebekler doğum sonrası bazı sağlık problemleri açısından yüksek risk taşırlar. Bunların en önemlileri serabral palsi (felç), zeka geriliği ve hatta ölüm riskidir.

Öte yandan sigara içilmesi erken doğum riskini de \\%30 oranında arttırır. Bununla birlikte gebeliğin 16. haftasında sigarayı bırakan bir anne adayının bebeğinin düşük doğum ağrılıklı olma riski hiç sigara kullanmayan bir anne adayı ile aynı düzeye iner. Yani sigarayı bırakmak için hiçbir zaman geç değildir.

Erken doğum riskinin yanı sıra sigara bazı doğumsal anomalilerin görülme riskini de arttırmaktadır. Yeni yapılan bir çalışmada hamileliğin ilk 3 ayı boyunca sigara içen kadınların bebeklerinde daha fazla yarık damağa rastlandığı bildirilmiştir.

Sigaranın hamilelikteki olumsuz etkileri bunlarla sınırlı değildir. Hamilelikte ortaya çıkabilen bazı problemler sigara içen kadınlarda daha fazla görülür. Örneğin sigara içen kadınların düşük yapma olasılığı içmeyenlere göre daha fazladır. Benzer şekilde plasenta previa ya da plasentanın erken ayrılması durumu da sigara kullanan kadınlarda 2 kat fazla karşılaşılan bir durumdur. Plasentanın erken ayrılması durumunda hem anne adayının hem de bebeğin hayatı ciddi oranda tehlikeye girer.

Sigaranın gebelikteki belki de en korkutucu etkisi ölüm doğum riskinde yarattığı artıştır. Hamilelikleri süresince sigara içen kadınların bebeklerinin herhangi bir dönemde anne karnında hayatını kaybetme şansı sigara içmeyenlere göre çok daha fazladır.

Doğum sonrası etkileri
Sigara ve tütün ürünlerinin olumsuz etkileri sadece hamilelik ile sınırlı değildir. Hamileliğiniz boyunca sigara içmiş, ve herhangi bir sorun yaşamadan bebeğinizi dünyaya getirmiş olmanız bundan sonra sorun yaşamayacağımızın garantisi değildir çünkü hamileliği süresince sigara içen kadınlardan doğan bebeklerde "ani bebek ölümü sendromu" görülme riski yaklaşık 2 kat artmaktadır. Ani bebek ölümü sendromu bulunabilen herhangi bir neden olmaksızın bebeğin hayatını kaybetmesidir.Doğum sonrası bebeğin bulunduğu ortamda sigara içilmesi de ani bebek ölümü sendromu riskini arttırmakla birlikte bebeğin sigara dumanına anne karnındayken maruz kalması daha büyük risk yaratmaktadır.

Ani ölüm dışında bu bebeklerde doğum sonrası astım gibi bazı kronik sağlık problemlerine de daha fazla rastlanmaktadır. Anneleri hamilelikleri süresince sigara içen çocukların okul performansları da yaşıtlarına göre daha düşük olmaktadır. Bu çocuklarda matematik başta olmak üzere öğrenme bozuklukları izlenmektedir.Yine benzer şekilde bu çocuklarda davranış bozuklukları ve anti sosyal davranışlara da daha sık rastlanmaktadır.

Sigaranın etkilerini özetleyecek olursak

  •     Sigara düşük riskini arttırır
  •     Sigara yarık damak gibi bazı doğumsal anomalilerin görülme riskini arttırır.
  •     Sigara erken doğum riskini arttır
  •     Sigara plasenta previa ve abrubtio plasenta riskini arttırır.
  •     Sigara düşük doğum ağrılığı görülme oranlarını \\%30 arttırır
  •     Sigara anne karnında bebek ölüm riskini arttırır.
  •     Sigara çocukta ileri dönemlerde astım ve benzeri kronik hastalıkların görülme riskini arttırır
  •     Sigara çocuğun ileri ki yaşamında öğrenme yeteneğinde azalmaya neden olur.
  •     Sigara çocuğun hiper aktif olmasına neden olabilir.
  •     Sigara çocukta davranış bozukluğu görülme riskini arttırır.
  •     Sigara çocuğunuzun da ileride sigara bağımlısı olma riskini arttırır.


Yapılan çalışmalar günde içilen sigara sayısı ile risk arasında doğru bir ilişki olduğunu göstermektedir. Yani na kadar çok sigara içerseniz yukarıdaki problemlerle karşılaşma riskiniz o kadar artmaktadır. Ancak bir günde içtiğiniz sigara sayısını azaltmanız riski azaltmakla birlikte tamamen bırakmadığınız sürece sıfıra indirmez. Sigara kullanımının güvenli bir sayısı yoktur. Günde 3-5 tane sigaranın zararı olmaz demek mümkün değildir ancak doğal olarak karşı karşıya kalacağınız risk daha az olacaktır. İdeal olan hamile kalmadan önce sigaraya veda etmektir.

İşte hamileyken sigarayı bırakmanız için 10 neden

  • Sigarayı bıraktığınızda bebeğiniz de bırakmış olacaktır
  • Bebeğiniz doğduğunda yaklaşık 200 gram daha ağır olacaktır
  • Bebeğinizin doğum sonrası hastanede kalış süresi daha kısalacaktır
  • Hamileliğiniz daha rahat geçecektir.
  • Hamileliğiniz daha sağlıklı geçecektir.
  • Bebeğinizin karnınızda ya da doğumdan sonra ölme riski azalacaktır
  • Doğum sonrası bebeğinizde astım ve alerji gibi hastalıkların görülme riski azalacaktır.
  • Sütünüz daha sağlıklı olacaktır
  • Hastalık riskiniz azalacağından çocuğunuzun büyümesini daha keyifli izleyebileceksiniz
  • Sigaraya vereceğiniz parayı bebeğiniz için harcaya bileceksiniz.


*********************************************************************************


Sigara kullanımının gebelikte düşüklere sebep olabileceği gibi fetusun sağlığını ciddi olarak tehlikeye sokuyor. 

Gebelikte sigara kullanımının tansiyon yükselmesi ve diyabetten bile daha tehlikeli olduğu belirtilmektedir, "Çünkü onların tedavi şansı vardır, ama sigaranın tehlikelerinden bebeği korumanın bir yolu yoktur" dedi. "Aslında bebeğinize sigarayı bırakarak çok büyük bir hediye verebilirsiniz" , yapılan birçok çalışmada, sigara kullanımının gebelikte düşüklere sebep olabileceği ve fetusun sağlığını ciddi olarak tehlikeye sokacağını ifade etti.

Pasif içiciliğin de sigara içmekle eşit tehlikede olduğunun bilmelisiniz ve baba adayının evde aşırı sigara içmesinin de gebelik kaybına yol açabileceğini ifade ederek baba adayını da uyarmalısınız. 

"Gebelikte sigara kullanımının gebelik sırasında zararlı etkileri arasında bebeğin su kesesinin erken açılması, bebeğin eşinin; yani plasentanın yanlış yerleşmesi, erken ayrılması, dış gebelik, gebelikte gelişen hipertansiyon gibi hayatı tahdit eden birçok ciddi problem de bulunmaktadır.

Gebelikte sigara kullanımının doğumdan sonraki etkileri arasında, düşük doğum ağrılığı olan daha zayıf bebeklere 2 kat fazla rastlanır. Gebelikte sigara kullanımını sürdüren annelerin bebeklerinde, beşik ölümü ya da ani bebek ölümü sendromu daha yüksek oranda görülür. Yine araştırmalar sigara içen annelerin bebeklerinin daha huzursuz olduğunu göstermektedir."

"Gebelikte sigara kullanımı, bebeğin beynini de etkilemektedir" Sigara dumanının dört binden fazla kimyasal içerdiğini ve bunların içinde kurşun, siyanür ve 60 a yakın kanser yapıcı kimyasalın da bulunduğunu vurgulayarak,
 "Sigara içtiğinizde sizin kanınıza geçen bu kimyasallar, bebeğinizin dolaşımına da geçmektedir.
Nikotin ve karbonmonoksit, bebeğin oksijen almasını zorlaştırarak, bebeğin başına gelen tüm kötü şeylerden sorumlu tutulmaktadır"

"Sigara, ölü bebekler, erken doğumlar, kalp başta olmak üzere doğumsal yapısal anomalilerden de sorumlu tutulmaktadır. Gebelikte içilen her bir sigara, karnınızdaki bebeğe ve size artmış risk olarak geri dönmektedir.

Bu annelerin bebeklerinin, akciğerleri daha az gelişmiştir ve bu bebeklerde ileride astım ve akciğer problemleri gelişme olasılığı daha fazladır. Gebelikte sigara kullanımı, bebeğin beynini de etkilemektedir ve aslında bebeğe ömür boyu zararlar vermektedir.

Günde 3-5 tane sigaranın zararı olmaz demek mümkün değildir, ancak daha az sigara içtiğinizde doğal olarak karşı karşıya kalacağınız risk daha az olacaktır. İdeal olan, hamile kalmadan önce sigaraya veda etmektir." Bebeği bekleyen tehlikelerin bilinmesi halinde bile sigarayı bırakmanın kolay olmadığını, bu yüzden de profesyonel destek alınması gerektiğini söyleyebiliriz.


*******************************************************************************


Bu noktada anne-babaların çok daha dikkatli olması gerekiyor. Sadece kendilerine değil “canım” dedikleri çocuklarına da zarar veriyorlar. Sigara hamilelik döneminde başlayarak çocuklara ciddi zarar veriyor. İşte sigara ve zararları:

Hamilelik dönemindeki sigaranın etkileri

•    Erken doğum eylemine neden olur.
•    Sigara bebeğe giden kandaki oksijen ve besin maddelerinde azalmaya neden olarak, anne karnında
 bebeğin gelişiminin geri kalmasına neden olmasıdır.
•    Bebeğin anne rahminde ani ölümüne neden olabilir.
•    Tansiyon yükselmesi, idrarda protein çıkması, vücutta aşırı ödem, görme bulanıklığı ile giden gebelik zehirlenmesi tablosunu yaratabilir. Anne ve bebek hayatı için risk söz konusudur.
•    Doğum sonrası bebeğin solunum sıkıntısı olabilir. Prematüre dediğimiz erken doğan bebeklerde akciğerlerin gelişmemesi sonucu ölümcül olabilen solunum sıkıntısı sigara içilen gebeliklerde daha sık gözlenmektedir.
•     Loğusalık döneminde süt miktarının azalmasına neden olmaktadır.
•     Yine loğusalık döneminde sütün C vitamini seviyesinde ve besleyici etkisinin azalmasında rol oynamaktadır.


Doğum sonrası etkileri

•    Doğum sonrası sigara dumanına maruz kalan bebeklerde SIDS ( ani bebek ölümü sendromu ) görülebilme riski daha yüksektir.
•    Sigara dumanına maruz kalan çocuklarda kulak enfeksiyonları ve astım gelişme riski daha fazladır.
•    Küçük yaşta sigara dumanına maruz kalan çocukların, yaşamlarının ileri ki yıllarında kalp rahatsızlığı ve akciğer kanseri gibi ciddi hastalılara yakalanma riskleri daha çoktur.
•    Annesi veya babası sigara içen bebeklerde kolik görülme sıklığı daha yüksektir.
•    Sigara içilen ortamlarda büyüyen çocukların, solunum yolu enfeksiyonları ve alerjik kökenli rahatsızlıklar sebebiyle doktora gitme sıklıkları daha fazladır.

Bırakmanız için öneriler

1- KARAR VERİN:
Sigarayı bıraktıktan sonra karşılaşabileceğiniz sorunların sizi korkutmasına izin vermeyin. Sizin için geçerli olan sebepleri bulun ve bu kararı vermekte gecikmeyin.

2- BİR TARİH BELİRLEYİN:
Sigarayı yardımsız bırakmaya karar verdiyseniz, bunu yapmak için bir tarih belirleyin. Bu tarihi yakınlarınıza duyurun ve bu konuda size destek vermelerini isteyin.Sigarayı bırakmaya karar verdiğiniz tarih geldiğinde,kesinlikle yeni bir tarihe ertelemeyin.

3- DOĞRU BESLENME:
Sigarayı bırakan kişinin tat ve koku alma duyuları daha iyi çalışmaya başlar. Bu yüzden öğünlerde yenen miktar artış gösterebilir. Yediğiniz miktarı kontrol altında tutmaya özen gösterin.

4- YETERLİ UYKU VE EGZERSİZ:
Yeterince uyumaya ve dinlenmeye dikkat edin. Düzenli olarak ve kolayca uygulayabileceğiniz bir egzersiz programına başlayın. (Günlük veya gün aşırı yaklaşık bir saat yürüyüş)

5- KENDİNİZİ OYALAYIN:
Canınız aşırı derecede sigara içmek istediğinde, başka bir aktivite ile meşgul olun. Yudum yudum su için. Derin ve yavaş nefes alarak rahatlamaya çalışın. Kuru yemiş, şeker gibi gıdalara yönelerek sigaradan uzak durmaya çalışmayın.

6- HOBİLER EDİNİN:
Günlük hayatın getirdiği stresi azaltmak için hobi edinmek gibi yeni alternatifler yaratın. (Egzersiz, spor vb.) Sigarayı bırakan kişilerin ortak özelliği, sigara içmenin yerine keyif aldıkları başka bir aktivite koyabilmeleridir.

7- UZMANA DANIŞIN:
Eğer, sigarayı bırakmak için yardıma ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız, örneğin ‘nikotin yoksunluk belirtileri’ denilen gerginlik, konsantrasyon güçlüğü, asabiyet, çöküntü, huzursuzluk gibi sorunları yoğun yaşıyorsanız, yenilgiyi kabul etmeden mutlaka bize danışın.

8- ÇEVRENİZDEN YARDIM İSTEYİN:
Sigarayı bırakmaya çalışanların, eşi ya da yakın bir arkadaşının desteğini alması çok önemlidir.
Eğer eşiniz ya da yakın arkadaşınız da tiryaki ise ve sigarayı bırakmak istemiyorsa, en azından bir süre yanınızda sigara içmeyerek ve sizin ulaşabileceğiniz yerlerde sigara bulundurmayarak size destek olmalıdır.

9- AZALTARAK BIRAKMAYIN:
Sigarayı azaltarak bırakmaya çalışmak, süreci başarısızlıkla sonuçlandırır.
Sigarayı bıraktığınızda, “Bir nefesten bir şey olmaz” düşüncesinden uzaklaşın. Tek nefes sigara içmek bile sizi sigara tiryakiliğine geri götürür.

10- SİGARAYI ÇAĞRIŞTIRAN HER ŞEYİ ORTADAN KALDIRIN:
Evinizdeki ve iş yerinizdeki bütün sigaralardan kurtulun. Çakmak, kül tablası, kibrit gibi sigara ile ilgili tüm eşyaları çöpe atın. Unutmayın, artık bu eşyalar size hiç lazım olmayacak. Sigarayı bırakmak için geçerli olan sebepleri tekrar hatırlayın. Sigara içilen ortamlardan ve içen insanlardan uzak durun.

11- SİGARA İÇME İSTEĞİ YOĞUNLAŞTIĞINDA DİKKAT!
Aklınız sigaraya takıldığında, o anda yapmakta olduğunuz işi bırakıp ortamdan kısa süre uzaklaşın.Örneğin kısa bir yürüyüş yapın ya da yapmanız gereken başka bir işe yönelin. Bu yoğun isteğin kısa sürdüğünü ve araya başka bir aktivite koyduğunuzda, azaldığını göreceksiniz.





6 Kasım 2012 Salı

Yeni Doğum Yapan Annenin Bakımı, Bebeği Emzirmek


Yeni Doğum Yapan Annenin Bakımı

Yeni doğan Bebeği ilk Emzirme Çabası; ilk başta bazı problemlerle karşılaşsanız da endişelenmeyin; emzirme iyi gittiğinde kendinizi dünyanın en gururlu annesi gibi hissedeceksiniz.

Bebeğinizle birlikte, yeni bir beceri kazanmaya çalıştığınızı unutmayın. Emzirme sanatını mükemmel uygulamanız zaman ve sabır gerektirir
Duygularınız

Doğumu takip eden ilk haftalarda o kadar yorgun ve duygusal olursunuz ki, sıradan problemler karşısında bile ezilebilirsiniz. Bebeğinizi birkaç saatte bir beslemeniz gerekir, bu yüzden onu beslemekten başka bir şey yapmıyormuşsunuz hissine kapılabilirsiniz.

Sabırlı olmaya gayret edin. Bebeğiniz süt emmeyi daha iyi öğrendikçe, öğünlerinin arasındaki süre de uzayacaktır, iki aylık oluncaya kadar dört saatte bir beslenmeye alışacaktır. Bu arada emzirmeye ayrılan saatler bebeğinizi tanımak, onunla derin bağlar kurmak için faydalanacağınız ideal fırsatlardır.
Bebeğin Memeyi reddetmesi

Bebeklerin memeyi reddetmelerinin pek çok nedeni olabilir. Birçoğu da kolayca çözülebilir.

♦ Göğüsleriniz çok fazla şişip dolmuş olabilir, ağrıyıp sertleşebilir. Bu da bebeğinizin memeyi almasını güçleştirir. Bir havluyu ısıtıp göğüslerinizin üzerine koyarak ya da sıcak bir banyo yaparak göğüslerinizi rahatlatabilirsiniz. Biraz süt sağmayı denemeniz de faydalı olabilir.

♦ Sütünüz onun tıkanmasına sebep olacak kadar hızlı geliyor olabilir. Basıncı almak ve sütünüzün akışını yavaşlatmak için göğüslerinizden biraz süt sağabilirsiniz. Devamını Okuyun »

Yeni doğan Bebeğinizi Emzirmek


Emzirmek, bebeğinizle aranızda kuvvetli bir bağ oluşturacak ve sizi derinlemesine tatmin edecek bir deneyimdir. Bununla birlikte onu nasıl emzireceğinizi öğrenmek ikiniz için de pratik gerektirir. Ne kadar çok emzirirseniz, o kadar çabuk alışırsınız.


İyi Bir Başlangıç Yapın

Siz onu emzirirken bebeğiniz, size yakın olmaktan, sizin sıcaklığınızı, teninizin temasını hissetmekten ve kalbinizin sesini dinlemekten mutluluk duyar.

Emzirmek bebeğinize iyi gelir, çünkü sütünüz ona verilebilecek en faydalı gıdaları sunar. Anne sütü gelişen bebeğinizin ihtiyacı olan tüm gıdaları, gereken miktarlarda alabilmesi için biçilmiş kaftandır. Anne sütü aynı zamanda içerdiği antikorlar sayesinde bebeğinizi enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı da korur. Astım, egzama gibi alerjiyle ilintili durumlara ve solunum problemlerine karşı da ayrıca koruyucudur.
İşe Koyulmak

Başlangıçta göğüsleriniz kolostrum adı verilen duru, altın sarısı bir sıvı üretir. Kolostrum bebeğinizin sindirim sisteminin çalışmaya başlamasını sağlar ve onu enfeksiyonlara karşı korur. Birkaç gün sonra ise göğüslerinizden süt gelmeye başlayacaktır.

♦ Rahat bir pozisyon seçin: Bebeğinizi oturarak ya da uzanarak besleyebilirsiniz. Bebeğinizin başını, gövdesini ve poposunu, ayrıca kendi sırtınızı ve kollarınızı desteklemek için ise yastıklardan faydalanabilirsiniz.
Onu beslenmeye hazırlamak

Bebeğinizin yanağını ya da ağzının yakınlarını parmağınızla okşamanız, onun beslenmeye hazır bir şekilde ağzını kocaman açmasını sağlayacaktır.
Bebeğin Memeyi Alması

Bebeğinizin memeyi doğru bir biçimde almasına yardımcı olmak, başarılı bir emzirmenin anahtarıdır. Yanağını parmağınızla okşayarak, ağzını kocaman açmasını sağlayın. Göğüs ucunuzu damağına doğru hedefleyerek, onu yönlendirin. Ağzını dolduracak pozisyonu bulduğunda, dudaklarını sıkıca kapatıp oraya kenetlenecektir.

Göğüs ucunuzun tamamını, areolanın (göğüs ucunuzu çevreleyen koyu renk halka) ise büyük bir kısmını ağzına alacaktır. Aksi takdirde, göğüs ucunuzu çekerek acıtabilir. Eğer bebeğinizin pozisyonundan emin değilseniz, göğsünüzü ondan alarak tekrar deneyin.


Beslenme hareketi
Bebeğiniz göğüs ucunuzu damacıyla sıkıştırıp emerek göğsünüzden süt çeker.


Rahat bir pozisyon bulmak
Emzirirken sizin için en rahat pozisyonu kendiniz bulacaksınız. Bazı anneler, bebeklerini yastıklara yatırarak emzirmenin, bebeği memeye yaklaştırma açısından kolaylık sağladığını düşünüyor. Bir duvara ya da sandalyeye yaslanmak da sırtınızı desteklemenize yardımcı olur. Devamını Okuyun »


Yeni doğan Bebeğinizi Tanıyın!
Bebeğiniz minicik ve narin görünmesine rağmen sandığınızdan çok daha dayanıklı ve sağlamdır. Onu incitmeden kucaklamayı öğrenmeniz ve bu konuda kendinize güvenmeniz, onunla yakın fiziksel temas kurmaktan keyif almanıza yardımcı olur. Bu da, bebeğinizi tanımaya başlamanızın en etkili yoludur.


İlk Günler; 
Onu kanımızda taşıdığınız aylar boyunca, meraklanıp onun için kaygılandınız. îştc sonunda o artık sizin kollarınızda.
Onunla geçireceğiniz ilk günler, siz ve eşiniz için duygu dolu günler olacaktır. Çok farklı, yoğun duygular yaşayabilirsiniz. Örneğin:

♦ dünyaya getirdiğiniz minik insana karşı inanılmaz bir hayranlık ve gurur duygusu.

♦ doğum süreci ve uykusuz gecelerin neden olduğu ezici bir tükenmişlik duygusu

♦bebeğinizin ağladığında, kendiniz ağlıyormuşsunuz gibi hissetmenize sebep olacak kadar yoğun bir yakınlık duygusu.

♦ vücudunuzda oluşan hormonsal değişimler yüzünden aklınızın karışması ve ağlama isteği.

Yeni doğan bebeğinizi tanımaya başladıkça, duygularınız da oturmaya başlar. Bebeğinizi tanımanın, onunla bağ kurmanın en keyif verici yollarından biri de fiziksel temastır. Ona dokunun, kucaklayın, okşayın, tenini teninizde hissedin.
Onu tutmak ve ona dokunmak

Bebeğinize daima, sakin ve sessizce  yaklaşın. Ona dokunmadan önce, sesiniz veya göz temasınızla varlığınızı hissettirin. Yeni doğmuş bebeğinizi kucaklarken göstereceğiniz nezaket ve özen, sevginizi ona iletir ve o kollarınıza gömülmeye bayılır.

Başını çok az kontrol edebilir, onu tutarken ensesinden desteklemezseniz, başı geriye doğru rahatsız bir biçimde düşer. Böylesi bir durumda bebeğiniz kendisini düşecekmiş gibi hisseder ve bütün vücudu korkudan sarsılır. Buna sıçrama ya da Moro Refleksi denir. Bebeğinizi kucaklarken, başını olması gerektiği gibi desteklerseniz, kendisini emin ellerde ve güvende hisseder. Bebeğinizin başını asla sallayıp sarsmayınız.

♦ Bebeğinizi alırken bir elinizi ensesine ve başının altına kaydırıp diğer elinizle de poposundan destekleyerek nazikçe kendinize doğru kaldırmalısınız. Ya da bir kolunuzla sırtını ve ensesini destekleyip başını avcunuzun içine yerleştirebilir, diğer elinizle sırtından tutup kaldırabilirsiniz.

♦ Onu taşırken ya bir kolunuzun kavisine yatırıp diğeriyle sırtını ve  poposunu destekleyin ya da bir elinizle başını ve sırtını destekleyerek, başı omzunuzda olacak şekilde nazikçe göğsünüzde tutun. Ku konuda kendinize  güvenmeye başladıktan sonra, henüz  minikken onu tek elle bile taşıyabilirsiniz.

Yeni doğan bebeğinizi nasıl tutmalısınız?

Bu büyük baba, bir elini ensesinin ve başının altına kaydırarak, diğer eliyle de sırtının altından ve poposundan tutarak torununu alıyor ve yavaşça kendisine doğru kaldırıyor. Bebeği karyolasına yatırırken, bir eliyle bebeğin başını desteklediğinden emin olarak, diğeriyle de vücudunun alt kısmını tutuyor.
Çiçeği Burnunda Babalar

Babalar için ebeveyn olmak, annelerin kin den farklı olsa da, onlarınki kadar yoğun ve duygusal bir deneyimdir.

Çiçeği burnunda babalar bebekleri için müthiş bir sorumluluk duygusu ve onu tehlikelerden koruma kaygısının yanı sıra, derin bir şefkat de hissederler. Bazen kendilerini dışlanmış hissedebilir veya bebeğe gösterilen ilgi karşısında kıskançlığa kapılabilirler.

Yeni doğmuş bebekleriyle vakit geçirmeleri, yaptıkları yalnızca onu yatıştırmak, giydirmek, altını değiştirmek, kucaklamak veya okşamak bile Olsa, taze babalar için çok önemlidir. Bu durum onların doğal kaygılarının yatışmasını sağlar, bebekleriyle yakınlık ve içtenlik duymaya başlarlar.


Bebeğinizi giydirmek

Minicik bir bebeği rahatsız etmeden giydirmek resmen sanattır. Fakat çabucak bunun ustası olacaksınız. Acele etmemeye gayret ederek, onunla yatıştırıcı bir tonda konuşun. Siz sakin davranırsanız, o da kendisini rahat hissedecektir.

♦ Bebeğinizi düz bir zemine yaydığınız yumuşak bir havlu üzerine yatırın. Bebeğinizi asla yalnız başına bırakmayın, özellikle de giydirdiğiniz alan yerden yüksekte ise. Kolayca giydirip çıkarabileceğiniz giysileri tercih edin.

♦ Giysisinin yakasını, bebeğinizin başından nazikçe geçirmeden önce, iyice esneterek açın.

♦ Bebeğinizin kolunu giysilere sokmak yerine giysisinin kolunu elinize geçirerek bebeğinizin koluna ulaştıktan sonra, giysiyi geri çekin.

Bebeğinizin Biberon Temizliği ve Maması


Biberon Temizliği ve Mama Hazırlanması

Biberonda mama hazırlarken her zaman üreticinin talimatlarına uyun. Toz mama ve su oranı bebeğinize en uygun besleyicilik düzeyinde olabilmesi için dikkatle hesaplanmıştır. Bir veya bir grup biberonu aynı anda hazırlayabilirsiniz. Önceden hazırlamış olduğunuz mamayı kullanacağınız zamana kadar buzdolabında tutabilirsiniz (24 saat sonra Hala tüketilmemiş ise atın).

♦ İhtiyacınız olan her şeyi bir arada tutun: Bunlar, biberonlar, emzik ve kapaklar, plastik bir bıçak, hazır mama kutusundan çıkan ölçek, huni, sürahi gibi eşyalar olabilir.

♦ Yeni kaynatılıp soğutulmuş su kullanın (Biberon veya biberon grubunu hazırlarken her defasında su kaynatasını yeniden doldurun). Doğru su miktarını sterilize etmiş olduğunuz biberonun içine koyun.

♦ Kutudan çıkan ölçeği belirtilen miktarda hazır mama tozuyla silme doldurabilmek için bir bıçak yardımıyla sıyırın.

♦ Hazır mama tozunu suya ekleyin.

♦ Biberonun emziğini takın ve mama tozu suyun içinde tamamen çözülünceye kadar çalkalayın. Hazırlandığı zaman Hala sıcak olduğu durumlarda, buzdolabının içinde gerilere doğru (kapağa değil) yerleştirerek çabucak ısıtın.


Biberon Temizliği

Bebeğinizin hasta olmasını önlemek için, süt kalıntılarının oluşturabileceği bakterileri yok etmek üzere, biberonları kullandıktan sonra, her defasında yıkayıp dezenfekte etmelisiniz. Suyla çalkaladıktan sonra, biberonları ve biberon emziklerini ayrı ayrı yıkayınız. Biberonun içinde süt kalıntısı olmadığından emin olabilmek için, yıkarken fırça kullanınız. Emziği ters çevirerek tıkalı olup olmadığını kontrol ediniz. Temiz suyla tekrar duruladıktan sonra, şişeyi ve emziği aşağıdaki yöntemlerden birini kullanarak dezenfekte ediniz:


Biberonla Beslenme

Bebeğinizi herhangi bir sebeple anne sütüyle besle yemediğiniz için biberon kullanmak zorundaysanız günümüzün hazır mamalarının anne sütüne olabildiğince yakın üretildiğini bilmeniz sizi rahatlatacaktır. Bir düzen kurar ve güvenliği aklınızdan çıkarmazsanız, bebeğinizi biberonla beslemek de en az emzirmek kadar keyifli bir deneyim haline gelecektir. Bebeğinizi biberonla besleme bebek bakımı nın en önemli adımlarındandır.
Sevgiyle Beslenme

Bebeğiniz biberonun dan beslenirken, onu kucağınızda tutup gözlerinin içine bakarak, ona sakinleştirici sözler söylemeniz, birbirinize yakınlaşıp bağlanmanıza yardımcı olur.
Biberonla beslenmeyi sevgiyi yaşamak için bir fırsata dönüştürün:

♦ Yakın olun. Bebeğinizi biberonla beslerken, tişörtünüzü açarak ya da yukarı kaldırarak onu göğsünüzün yakınında tutarsanız, kurduğunuz bu tensel temastan keyif alabilirsiniz.

♦ Onu ağzına dayanmış bir biberonla asla yalnız bırakmayın. Böyle bir davranış bebeğinizin boğulmasına sebep olabilir. Ayrıca bebeğiniz, beslenmeye ihtiyaç duyduğu kadar, sizin şefkatinize de ihtiyaç duyar.

♦ Doyduğu zaman durmasını bilin. Bebeğiniz ne zaman duracağını bilir. Onu biberonunu bitirmeye zorlamayın.
Biberonla besleme teknikleri

♦ Sütü bebeğinize vermeden önce ısıtın. Biberonu sıcak musluk suyu altında tutabilir ya da sıcak su dolu bir tasa oturtabilirsiniz. Mikrodalga fırın kullanmayın. Isıttığınız mamadan birkaç damla bileğinizin içine damlatarak, çok sıcak değil ama ılık olduğunu kontrol edin.

♦ Biberonu, emziği sütle dolacak şekilde eğik tutun ki, bebeğiniz hava yutmasın.

♦ Bebeğinizi kollarınızda hafifçe eğik tutun. Eğer düz yatarsa, sütü yutmakta zorlanabilir veya tıkanabilir.

♦ Doyduğu zaman onu kaldırın. Yuttuğu havayı çıkarabilmesine yardımcı olmak için, omzunuza kovarak veya kucağınıza oturtarak sırtına tatlı tatlı vurun.,
Onu günde kaç kez beslemeli?

Bebeğinizi ister emzirin ister biberonla besleyin, yapmanız gereken her aç göründüğünde ona memenizi ya da biberonu sunmak ve kaç kez yediğini dert etmemektir. Hazır mamayla beslenen bebek, anne sütüyle beslenen bebekten daha uzun süre tok kalacaktır.

Onu her üç-dört saatte bir besleyebilirsiniz. Yine de bazı bebekler, daha az miktarda ama daha sık beslenmek de isteyebilirler.


Kendi sütünüz

Bebek doğduktan sonra birkaç gün için dahi olsa sadece anne sütü ile  beslemek bile, ona iyi bir başlangıç yapma imkanı sağlar. Vücudunuzun ürettiği ilk süt  olan “kolostrum”u alan
bebeğiniz, hayatının ilk 72 saati  boyunca onu enfeksiyonlara karşı koruyacak olan önemli besinlerle donatılmıştır.

Emzir seniz de, emzir-meseniz de doğum yaptıktan iki-üç gün sonra göğüsleriniz sütle dolar. Bu durum sizi rahatsız edebilir ama, kalıcı değildir. Eğer emzirmez-seniz sütünüz birkaç gün içinde kesilir.

Bu süre içinde rahatsızlığınızı azaltmak için yapabilecekleriniz şunlardır:

♦ sıcak duş alabilir veya göğüslerinizi sıcak suyla ıslata bilirsiniz.
♦ basıncı azaltmak için göğüslerinizi sıkarak birkaç damla süt çıkarabilirsiniz.
♦ göğüslerinizin üzerine buz torbası kovabilirsiniz.
♦ üzerinize tam uyan destekleyici bir sutyen giyebilirsiniz.


Meme ve biberon

Sütünüz düzenli olarak geliyorsa ve bulunduğunuz koşullar uygunsa biberon kullanmak yerine kendi göğsünüzden emzirmeyi tercih edin. Bu aranızda güçlü bir bağ kurulmasını sağlayacaktır. Bazı anneler zorunlu kaldıkları için bebeklerini hazır mamayla tanıştırmayı isteyebilirler. Meme ve biberonla beslemeyi bir arada yürütmek istemenizin de birçok sebebi
olabilir:

♦ İşe dönmeyi planlıyorsanız, siz  yokken bebeği besleyecek bir bakıcıya  İhtiyaç duyabilirsiniz.
Biberon kullanmak eşinizin de bebeğinizi beslemeye yardımcı olabilmesi anlamına gelir.

♦ Süt kanalınız tıkalı olabilir veya göğüs uçlarınız acıması nedeniyle bir süre göğsünüzü dinlendirmek isteyebilirsiniz.

Emzirmekte olduğunuz bebeğinizi biberonla tanıştırmak için uygun zaman 6. haftadan sonrasıdır. Bu dönemde göğüslerinizin süt salgılama düzeni oturmuş olur; bebeğiniz de ‘göğüs ucu karmaşasından daha az sıkıntı çeker. Göğüs uçları ve biberon emzikleri farklı emme teknikleri gerektirir. Memeyi bırakmak için üç ayı fazla geçirmeyin. Daha büyük bir bebeği biberona alıştırmak zor olabilir çünkü daha büyük bebeklerin çoğu yumuşak sıcak bir göğsü kauçuk bir emziğe tercih ederler.

Bazı anneler hazırlık gerektirmediği için sabahları emzirmeyi tercih ederler. Akşamları bebeğe banyo yaptırdıktan sonra ve onu uyutmadan önce emzirmek sizi birbirinize yaklaştırır. biberonla beslemek genellikle gün içinde daha işlevsel olur. Başka bir seçenek ise, meme ve biberonu sıra ile vermektir.

Biberona geçtiğiniz zaman, önceleri, yeni emzirme düzeninize uyum sağlayıncaya kadar göğüslerinizde doluluk hissedebilirsiniz. Bu uyum aşamalı olarak gerçekleşir ve birkaç gün sonra kendinizi daha rahat hissedersiniz.