bebeğinizin sağlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bebeğinizin sağlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Kasım 2012 Pazartesi

Yeni doğan Bebek


Yeni doğan Bebek

Yeni doğan bebeğiniz, dış dünyaya uyum sağlamak için birkaç haftalık bir süreye ihtiyaç duymaktadır .İlk haftada, ne zaman ne yapacağını önceden kestiremezsiniz. Bazı günler daha aktif, bazen sessiz olacaktır.


Yeni doğan bebek neler yapabilir?

Yeni doğan bebek çok ağlayabilir, huzursuzluk gösterebilir

Solunumu düzensiz olabilir

Aksıra bilir, kusabilir

Sık sık irkilebilir

Bebekler birbirine benzemez, her bebeğin farklı karakter özellikleri vardır. Örneğin, bazı bebekler daha sakin, uyumlu olur, gereksinimlerini kolayca tahmin edebilirsiniz. Bazı bebekler ise zordur, beslenme ve uyku saatleri düzensizdir, sakinleştirmek daha zordur.

********************************************************************************

Emzirme

Kendiniz ve bebeğiniz için sakin, rahat bir yer bulun.

Bebeği, kucağınızda yüzü size dönük olacak şekilde tutun

Meme ucunu bebeğin yanak veya alt dudağına değdirip ağzını açmasını sağlayın ve memeye tutturun

Emerken , sadece meme ucu değil, çevresindeki koyu renkli bölüm de bebeğin ağzı içinde olmalıdır. Aksi halde, emme meme başında çatlaklara yol açar ve canınız yanar.

Emzirme bittiğinde, bebek memeden ayrılmıyorsa, ağzına küçük parmağınızı vererek meme başını bebeğin ağzından çıkarın, böyle yapmazsanız canınız yanabilir.

Her emzirmede, bebeğin önce bir taraftaki sütü bitirmesini sağlayın, daha emmek istiyorsa öteki memeden verin.

Yeni doğan bebek, 24 saatte 8-12 defa, yani 2-3 saatte bir , emmek isteyebilir Ama, korkmayın, bu sıklık giderek azalacaktır!

Emziren annenin meme başlarının temizliği için su kullanması yeterli olacaktır.

Emzirmeler arasında, göğüslerden süt akabilir, meme başlarını kuru tutmak için ped kullanmak gerekecektir

*********************************************************************************

Göğüsler şiş ve ağrılı ise ne yapmak gerekir?

Bebeği daha sık emzirin

Ilık bir duş alın veya göğse ılık havlu uygulayın

Göğüste hassasiyet, kızarıklık varsa, grip olmuş gibi hissediyorsanız, doktorunuzu arayın

*********************************************************************************

Gaz Çıkarma

Bebeğin emerken yuttuğu havayı çıkarması, onu rahatlatacaktır. Emzirmenin ortasında ve sonunda gazını çıkarmak uygun olur, çünkü yuttuğu hava bebeği rahatsız ederek daha fazla emmesine engel olabilir.

Gazını çıkarmak için, bebeği omzunuzun üstüne veya kucağınıza yatırın veya kucağınızda oturtun, usulca sırtına vurun veya sırtını okşayın.

Çoğu bebek, gaz çıkarırken emdiğinin bir kısmını da çıkarabilir. Bu gerçek bir kusma değildir, endişe etmeye gerek yoktur. Sadece kendi giysinizi bir mendille korumanız yeterli olacaktır.

*********************************************************************************

Göbeğin Bakımı

Enfeksiyon gelişimini önlemek için göbek kordonunu temiz tutmak gereklidir. Bunun için; her bez değişiminde, alkol veya doktorunuzun önerdiği başka bir antiseptik solüsyona batırılmış bir kulak temizleme çubuğuyla kordonun özellikle tabanını silmelisiniz. Bu işlem, bebeğin canını yakmaz .

Göbek düşene kadar, bebeğin bezini göbek kordonu dışarıda kalacak şekilde aşağıdan bağlayın. Bebeği suya sokarak banyo yaptırmayın, sadece silin.

*********************************************************************************

Alt Bakımı

Yeni doğan bebeğiniz, günde 6-8 bez ıslatabilir ( Neyse ki bu sıklık sonradan azalacaktır ).

Bazı bebekler günde bir kaka yaparken, bazıları her emme sonrası yapacaktır, her ikisi de normaldir.

İlk günlerde koyu yeşil, siyah renkli olan gaita, sonraki günlerde sarı- yeşil, yumuşak kıvamlı bir şekle dönecektir ( Bebeğin yumuşak ve sulu gaita yapması normaldir, ishal anlamına gelmez ) Mama ile beslenen bebekler daha kıvamlı gaita yaparlar.

Bez kirlenince hemen değiştirerek, bebeğinizin altını iyice temizleyerek pişikleri önlemiş olursunuz.

Altında kızarıklık olursa,temizleyerek havada kurutmaya bırakınız. Doktorunuzun önerdiği çinko oksit içeren kremlerden kullanabilirsiniz.

Kız bebeklerde alt temizliğini mutlaka önden arkaya doğru yapın. İlk birkaç hafta beyaz bir akıntı olabilir, bu normaldir.

Erkek bebeklerde, sünnet derisini geriye çekip temizlemeye çalışmayın.

*********************************************************************************

Giyim


Bebeği mevsim koşullarına göre, kendinizin nasıl bir giysiyle rahat edeceğini düşünerek giydirin.

İnce bir tişörtle gezerken,bebeği kışlık battaniyelere sarmayın! Aşırı giydirme ve sarma bebeği huzursuz eder.

Elleri ve ayakları genellikle soğuk olacağından, bebeğin üşüyüp üşümediğini göğüs veya sırtından kontrol edin.

*********************************************************************************

Güvenlik

Yeni doğan bebek bile hareket eder, asla kanepe, alt değiştirme masası gibi bir yerde yalnız bırakmayın. Yanından ayrılacaksanız, ya yatağına koyun ya da bebeği de götürün.

Geniş kenarlı bir şapkayla bebeği güneşten koruyun.

Bebeğin yanında sigara içmeyin, içilmesine izin vermeyin . Sigara içimine maruz kalan bebeklerde, solunum yolu ve kulak enfeksiyonları sıklığı artmaktadır.

Bebek kucağınızdayken veya emzirirken asla sıcak içecekler içmeyin.

Yatırırken yüzüstü yatırmayın.

Başka bir küçük çocukla bebeği yalnız bırakmayın.

Boğulmanın önüne geçmek için bebek yatağında yastık, büyük oyuncak, plastik poşet türü şeyler bulundurmayın.

Araba yolculuklarında bebeğin yaş ve kilosuna uygun araba koltuğu kullanın. Yeni doğan bebeğin rahat etmesi için, kenarlardan rulo yapılmış havlularla destekleyebilirsiniz.Araba hareket halindeyken, ağlayan bebeği sakinleştirmek veya emzirmek için koltuğundan almayın, gerekirse aracı durdurun. Asla bebeği tek başına arabada bırakmayın.

*******************************************************************************

Gelişim

Yeni doğanın beş duyusu günden güne gelişmektedir. Başı büyük ve ağırdır, boyun kasları güçsüzdür, desteklenmesi gerekir.

Yeni doğan Bebeğiniz Neler Yapabilir?

Karın üstü yatarken başını kısa süre kaldırabilir.

Oturtulursa başı düşer.

Yaklaşık 20 cmlik bir mesafeyi görebilir.

En çok yüzlere ve parlak, kontrast renklere bakmayı sever.

Şiddetli sesleri duyar ve irkilir.

Sesinizi duymaktan hoşlanır, konuşarak onu sakinleştirebilirsiniz.

Tat ve koku alır, hisseder.

Annesinin kokusunu tanır.

*********************************************************************************

Bebeğe Destek Olmak İçin Siz Neler Yapabilirsiniz?

Bütün bebekler sevgi ve sıcaklığa gereksinim duyar. Onu kucaklayarak şımarttığınız düşünmeyin! Sık sık kucaklayın, sarın, sevginizi gösterin.Gereksinimlerini zamanında karşılayarak temel güven duygusunu geliştirin. Ağlayınca karşılık gören, sıkıntısı giderilen bebek hayata güvenli bir başlangıç yapacak, öz güven geliştirecektir.

Tutarken elinizle başını destekleyin.

Yüzünüzü görebilmesi için bebeği yakın tutun.

Ona parlak, kontrast renkli cisimler gösterin.

Onunla konuşun, ninniler, şarkılar söyleyin.

*********************************************************************************

Uyku

Bebeklerin uyku düzenleri farklılık gösterir. İlk aylarda genellikle günde 15-18 saati uykuda geçirecektir.

4 saatte 30 dakika kadar uyanık olabilir.

Gece ve gündüz farkını bilmez ( Anne ve babalar için en kötü haber ! )

Zamanla belli bir uyuma ve uyanma düzeni oluşacak, gündüzleri 1-3 saat kadar, geceleri 3-6 saat kadar uyumaya başlayacaktır.

Bebek uyurken yan veya sırtüstü yatırılmalıdır.

Bebek gece sık uyanacağından, annenin de gece gündüz demeden, bebek uyurken, en azından dinlenmeye çalışması iyi olur. Bebeğin uykusu sırasında ev işlerini halletmeye çalışan anne, gece de uykusuz kalırsa bu tempoya dayanması güç olacaktır.

Gece ve gündüzün farkını anlaması için bebeğe destek olun. Gündüz uyanık olduğunda onunla oynayın, konuşun, uyarı vermeye çalışın.Gece ise mümkün olduğunca sessiz, sakin olun, bebeği fazla uyarmayın, onunla oynamayın.

*********************************************************************************

Ağlama

Ağlama bebeğin sizinle iletişim kurma yoludur, buna üzülmeyin, bebekler ağlar çünkü henüz konuşamazlar!

İlk haftalarda bebekler günde 2-3 saat ağlayabilirler.

Hatta, ilk 6-8 hafta boyunca ağlama giderek artar.

Bazı bebekler uykuya dalmadan önce 10-15 dakika ağlarlar.

Farklı nedenlerle farklı ağlamalar olabilir.Zamanla, bunu ayırt etmeye başlayacaksınız. Ancak her ağlamanın da belli bir nedeni olmayabilir, bazen bebek nedensiz de ağlayabilir.

Bebeğin ağlamasına hemen yanıt verirseniz, sizin yanında olduğunuzu bilecektir.Böyle davranarak bebeği şımartmış olmazsınız.

Yeni doğan bebeğiniz ağlayınca; karnını doyurma, altını değiştirme, kucaklayıp sakinleştirme seçeneklerinin hepsini denediyseniz ve halen ağlıyorsa , bir süre yatağına koyup sakinleşmesini bekleyebilirsiniz. Sakinleşene kadar gözlem altında tutmayı unutmayın. Zamanla hangi ağlama da ne yapmak gerektiği konusunda deneyim kazanıp sizden sonra anne- baba olanlara öğüt vermeye bile başlayacaksınız!

7 Kasım 2012 Çarşamba

Hamileyken Sigarayı Bırakmanızın Bebeğiniz İçin Önemi



 Sigaranın hamilelikteki etkileri nelerdir?Hamilelik sırasında sigara içtiğinizde bebeğinize giden ve büyümesi için gereksinim duyduğu kan, oksijen ve besin maddelerinde azalmaya neden olursunuz.

Sigara içmeniz durumunda bebeğinizin düşük doğum ağırlığı ile doğma riskini yaklaşık 2 kat arttırırsınız. 1998 yılında ABD'de hamilelikleri süresince sigara kullanan annelerden doğan bebeklerin \\%12'si düşük doğum ağrılığı ile dünyaya gelmiştir.

Yaşına göre düşük doğum ağrılıklı dünyaya gelen bebekler doğum sonrası bazı sağlık problemleri açısından yüksek risk taşırlar. Bunların en önemlileri serabral palsi (felç), zeka geriliği ve hatta ölüm riskidir.

Öte yandan sigara içilmesi erken doğum riskini de \\%30 oranında arttırır. Bununla birlikte gebeliğin 16. haftasında sigarayı bırakan bir anne adayının bebeğinin düşük doğum ağrılıklı olma riski hiç sigara kullanmayan bir anne adayı ile aynı düzeye iner. Yani sigarayı bırakmak için hiçbir zaman geç değildir.

Erken doğum riskinin yanı sıra sigara bazı doğumsal anomalilerin görülme riskini de arttırmaktadır. Yeni yapılan bir çalışmada hamileliğin ilk 3 ayı boyunca sigara içen kadınların bebeklerinde daha fazla yarık damağa rastlandığı bildirilmiştir.

Sigaranın hamilelikteki olumsuz etkileri bunlarla sınırlı değildir. Hamilelikte ortaya çıkabilen bazı problemler sigara içen kadınlarda daha fazla görülür. Örneğin sigara içen kadınların düşük yapma olasılığı içmeyenlere göre daha fazladır. Benzer şekilde plasenta previa ya da plasentanın erken ayrılması durumu da sigara kullanan kadınlarda 2 kat fazla karşılaşılan bir durumdur. Plasentanın erken ayrılması durumunda hem anne adayının hem de bebeğin hayatı ciddi oranda tehlikeye girer.

Sigaranın gebelikteki belki de en korkutucu etkisi ölüm doğum riskinde yarattığı artıştır. Hamilelikleri süresince sigara içen kadınların bebeklerinin herhangi bir dönemde anne karnında hayatını kaybetme şansı sigara içmeyenlere göre çok daha fazladır.

Doğum sonrası etkileri
Sigara ve tütün ürünlerinin olumsuz etkileri sadece hamilelik ile sınırlı değildir. Hamileliğiniz boyunca sigara içmiş, ve herhangi bir sorun yaşamadan bebeğinizi dünyaya getirmiş olmanız bundan sonra sorun yaşamayacağımızın garantisi değildir çünkü hamileliği süresince sigara içen kadınlardan doğan bebeklerde "ani bebek ölümü sendromu" görülme riski yaklaşık 2 kat artmaktadır. Ani bebek ölümü sendromu bulunabilen herhangi bir neden olmaksızın bebeğin hayatını kaybetmesidir.Doğum sonrası bebeğin bulunduğu ortamda sigara içilmesi de ani bebek ölümü sendromu riskini arttırmakla birlikte bebeğin sigara dumanına anne karnındayken maruz kalması daha büyük risk yaratmaktadır.

Ani ölüm dışında bu bebeklerde doğum sonrası astım gibi bazı kronik sağlık problemlerine de daha fazla rastlanmaktadır. Anneleri hamilelikleri süresince sigara içen çocukların okul performansları da yaşıtlarına göre daha düşük olmaktadır. Bu çocuklarda matematik başta olmak üzere öğrenme bozuklukları izlenmektedir.Yine benzer şekilde bu çocuklarda davranış bozuklukları ve anti sosyal davranışlara da daha sık rastlanmaktadır.

Sigaranın etkilerini özetleyecek olursak

  •     Sigara düşük riskini arttırır
  •     Sigara yarık damak gibi bazı doğumsal anomalilerin görülme riskini arttırır.
  •     Sigara erken doğum riskini arttır
  •     Sigara plasenta previa ve abrubtio plasenta riskini arttırır.
  •     Sigara düşük doğum ağrılığı görülme oranlarını \\%30 arttırır
  •     Sigara anne karnında bebek ölüm riskini arttırır.
  •     Sigara çocukta ileri dönemlerde astım ve benzeri kronik hastalıkların görülme riskini arttırır
  •     Sigara çocuğun ileri ki yaşamında öğrenme yeteneğinde azalmaya neden olur.
  •     Sigara çocuğun hiper aktif olmasına neden olabilir.
  •     Sigara çocukta davranış bozukluğu görülme riskini arttırır.
  •     Sigara çocuğunuzun da ileride sigara bağımlısı olma riskini arttırır.


Yapılan çalışmalar günde içilen sigara sayısı ile risk arasında doğru bir ilişki olduğunu göstermektedir. Yani na kadar çok sigara içerseniz yukarıdaki problemlerle karşılaşma riskiniz o kadar artmaktadır. Ancak bir günde içtiğiniz sigara sayısını azaltmanız riski azaltmakla birlikte tamamen bırakmadığınız sürece sıfıra indirmez. Sigara kullanımının güvenli bir sayısı yoktur. Günde 3-5 tane sigaranın zararı olmaz demek mümkün değildir ancak doğal olarak karşı karşıya kalacağınız risk daha az olacaktır. İdeal olan hamile kalmadan önce sigaraya veda etmektir.

İşte hamileyken sigarayı bırakmanız için 10 neden

  • Sigarayı bıraktığınızda bebeğiniz de bırakmış olacaktır
  • Bebeğiniz doğduğunda yaklaşık 200 gram daha ağır olacaktır
  • Bebeğinizin doğum sonrası hastanede kalış süresi daha kısalacaktır
  • Hamileliğiniz daha rahat geçecektir.
  • Hamileliğiniz daha sağlıklı geçecektir.
  • Bebeğinizin karnınızda ya da doğumdan sonra ölme riski azalacaktır
  • Doğum sonrası bebeğinizde astım ve alerji gibi hastalıkların görülme riski azalacaktır.
  • Sütünüz daha sağlıklı olacaktır
  • Hastalık riskiniz azalacağından çocuğunuzun büyümesini daha keyifli izleyebileceksiniz
  • Sigaraya vereceğiniz parayı bebeğiniz için harcaya bileceksiniz.


*********************************************************************************


Sigara kullanımının gebelikte düşüklere sebep olabileceği gibi fetusun sağlığını ciddi olarak tehlikeye sokuyor. 

Gebelikte sigara kullanımının tansiyon yükselmesi ve diyabetten bile daha tehlikeli olduğu belirtilmektedir, "Çünkü onların tedavi şansı vardır, ama sigaranın tehlikelerinden bebeği korumanın bir yolu yoktur" dedi. "Aslında bebeğinize sigarayı bırakarak çok büyük bir hediye verebilirsiniz" , yapılan birçok çalışmada, sigara kullanımının gebelikte düşüklere sebep olabileceği ve fetusun sağlığını ciddi olarak tehlikeye sokacağını ifade etti.

Pasif içiciliğin de sigara içmekle eşit tehlikede olduğunun bilmelisiniz ve baba adayının evde aşırı sigara içmesinin de gebelik kaybına yol açabileceğini ifade ederek baba adayını da uyarmalısınız. 

"Gebelikte sigara kullanımının gebelik sırasında zararlı etkileri arasında bebeğin su kesesinin erken açılması, bebeğin eşinin; yani plasentanın yanlış yerleşmesi, erken ayrılması, dış gebelik, gebelikte gelişen hipertansiyon gibi hayatı tahdit eden birçok ciddi problem de bulunmaktadır.

Gebelikte sigara kullanımının doğumdan sonraki etkileri arasında, düşük doğum ağrılığı olan daha zayıf bebeklere 2 kat fazla rastlanır. Gebelikte sigara kullanımını sürdüren annelerin bebeklerinde, beşik ölümü ya da ani bebek ölümü sendromu daha yüksek oranda görülür. Yine araştırmalar sigara içen annelerin bebeklerinin daha huzursuz olduğunu göstermektedir."

"Gebelikte sigara kullanımı, bebeğin beynini de etkilemektedir" Sigara dumanının dört binden fazla kimyasal içerdiğini ve bunların içinde kurşun, siyanür ve 60 a yakın kanser yapıcı kimyasalın da bulunduğunu vurgulayarak,
 "Sigara içtiğinizde sizin kanınıza geçen bu kimyasallar, bebeğinizin dolaşımına da geçmektedir.
Nikotin ve karbonmonoksit, bebeğin oksijen almasını zorlaştırarak, bebeğin başına gelen tüm kötü şeylerden sorumlu tutulmaktadır"

"Sigara, ölü bebekler, erken doğumlar, kalp başta olmak üzere doğumsal yapısal anomalilerden de sorumlu tutulmaktadır. Gebelikte içilen her bir sigara, karnınızdaki bebeğe ve size artmış risk olarak geri dönmektedir.

Bu annelerin bebeklerinin, akciğerleri daha az gelişmiştir ve bu bebeklerde ileride astım ve akciğer problemleri gelişme olasılığı daha fazladır. Gebelikte sigara kullanımı, bebeğin beynini de etkilemektedir ve aslında bebeğe ömür boyu zararlar vermektedir.

Günde 3-5 tane sigaranın zararı olmaz demek mümkün değildir, ancak daha az sigara içtiğinizde doğal olarak karşı karşıya kalacağınız risk daha az olacaktır. İdeal olan, hamile kalmadan önce sigaraya veda etmektir." Bebeği bekleyen tehlikelerin bilinmesi halinde bile sigarayı bırakmanın kolay olmadığını, bu yüzden de profesyonel destek alınması gerektiğini söyleyebiliriz.


*******************************************************************************


Bu noktada anne-babaların çok daha dikkatli olması gerekiyor. Sadece kendilerine değil “canım” dedikleri çocuklarına da zarar veriyorlar. Sigara hamilelik döneminde başlayarak çocuklara ciddi zarar veriyor. İşte sigara ve zararları:

Hamilelik dönemindeki sigaranın etkileri

•    Erken doğum eylemine neden olur.
•    Sigara bebeğe giden kandaki oksijen ve besin maddelerinde azalmaya neden olarak, anne karnında
 bebeğin gelişiminin geri kalmasına neden olmasıdır.
•    Bebeğin anne rahminde ani ölümüne neden olabilir.
•    Tansiyon yükselmesi, idrarda protein çıkması, vücutta aşırı ödem, görme bulanıklığı ile giden gebelik zehirlenmesi tablosunu yaratabilir. Anne ve bebek hayatı için risk söz konusudur.
•    Doğum sonrası bebeğin solunum sıkıntısı olabilir. Prematüre dediğimiz erken doğan bebeklerde akciğerlerin gelişmemesi sonucu ölümcül olabilen solunum sıkıntısı sigara içilen gebeliklerde daha sık gözlenmektedir.
•     Loğusalık döneminde süt miktarının azalmasına neden olmaktadır.
•     Yine loğusalık döneminde sütün C vitamini seviyesinde ve besleyici etkisinin azalmasında rol oynamaktadır.


Doğum sonrası etkileri

•    Doğum sonrası sigara dumanına maruz kalan bebeklerde SIDS ( ani bebek ölümü sendromu ) görülebilme riski daha yüksektir.
•    Sigara dumanına maruz kalan çocuklarda kulak enfeksiyonları ve astım gelişme riski daha fazladır.
•    Küçük yaşta sigara dumanına maruz kalan çocukların, yaşamlarının ileri ki yıllarında kalp rahatsızlığı ve akciğer kanseri gibi ciddi hastalılara yakalanma riskleri daha çoktur.
•    Annesi veya babası sigara içen bebeklerde kolik görülme sıklığı daha yüksektir.
•    Sigara içilen ortamlarda büyüyen çocukların, solunum yolu enfeksiyonları ve alerjik kökenli rahatsızlıklar sebebiyle doktora gitme sıklıkları daha fazladır.

Bırakmanız için öneriler

1- KARAR VERİN:
Sigarayı bıraktıktan sonra karşılaşabileceğiniz sorunların sizi korkutmasına izin vermeyin. Sizin için geçerli olan sebepleri bulun ve bu kararı vermekte gecikmeyin.

2- BİR TARİH BELİRLEYİN:
Sigarayı yardımsız bırakmaya karar verdiyseniz, bunu yapmak için bir tarih belirleyin. Bu tarihi yakınlarınıza duyurun ve bu konuda size destek vermelerini isteyin.Sigarayı bırakmaya karar verdiğiniz tarih geldiğinde,kesinlikle yeni bir tarihe ertelemeyin.

3- DOĞRU BESLENME:
Sigarayı bırakan kişinin tat ve koku alma duyuları daha iyi çalışmaya başlar. Bu yüzden öğünlerde yenen miktar artış gösterebilir. Yediğiniz miktarı kontrol altında tutmaya özen gösterin.

4- YETERLİ UYKU VE EGZERSİZ:
Yeterince uyumaya ve dinlenmeye dikkat edin. Düzenli olarak ve kolayca uygulayabileceğiniz bir egzersiz programına başlayın. (Günlük veya gün aşırı yaklaşık bir saat yürüyüş)

5- KENDİNİZİ OYALAYIN:
Canınız aşırı derecede sigara içmek istediğinde, başka bir aktivite ile meşgul olun. Yudum yudum su için. Derin ve yavaş nefes alarak rahatlamaya çalışın. Kuru yemiş, şeker gibi gıdalara yönelerek sigaradan uzak durmaya çalışmayın.

6- HOBİLER EDİNİN:
Günlük hayatın getirdiği stresi azaltmak için hobi edinmek gibi yeni alternatifler yaratın. (Egzersiz, spor vb.) Sigarayı bırakan kişilerin ortak özelliği, sigara içmenin yerine keyif aldıkları başka bir aktivite koyabilmeleridir.

7- UZMANA DANIŞIN:
Eğer, sigarayı bırakmak için yardıma ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız, örneğin ‘nikotin yoksunluk belirtileri’ denilen gerginlik, konsantrasyon güçlüğü, asabiyet, çöküntü, huzursuzluk gibi sorunları yoğun yaşıyorsanız, yenilgiyi kabul etmeden mutlaka bize danışın.

8- ÇEVRENİZDEN YARDIM İSTEYİN:
Sigarayı bırakmaya çalışanların, eşi ya da yakın bir arkadaşının desteğini alması çok önemlidir.
Eğer eşiniz ya da yakın arkadaşınız da tiryaki ise ve sigarayı bırakmak istemiyorsa, en azından bir süre yanınızda sigara içmeyerek ve sizin ulaşabileceğiniz yerlerde sigara bulundurmayarak size destek olmalıdır.

9- AZALTARAK BIRAKMAYIN:
Sigarayı azaltarak bırakmaya çalışmak, süreci başarısızlıkla sonuçlandırır.
Sigarayı bıraktığınızda, “Bir nefesten bir şey olmaz” düşüncesinden uzaklaşın. Tek nefes sigara içmek bile sizi sigara tiryakiliğine geri götürür.

10- SİGARAYI ÇAĞRIŞTIRAN HER ŞEYİ ORTADAN KALDIRIN:
Evinizdeki ve iş yerinizdeki bütün sigaralardan kurtulun. Çakmak, kül tablası, kibrit gibi sigara ile ilgili tüm eşyaları çöpe atın. Unutmayın, artık bu eşyalar size hiç lazım olmayacak. Sigarayı bırakmak için geçerli olan sebepleri tekrar hatırlayın. Sigara içilen ortamlardan ve içen insanlardan uzak durun.

11- SİGARA İÇME İSTEĞİ YOĞUNLAŞTIĞINDA DİKKAT!
Aklınız sigaraya takıldığında, o anda yapmakta olduğunuz işi bırakıp ortamdan kısa süre uzaklaşın.Örneğin kısa bir yürüyüş yapın ya da yapmanız gereken başka bir işe yönelin. Bu yoğun isteğin kısa sürdüğünü ve araya başka bir aktivite koyduğunuzda, azaldığını göreceksiniz.





6 Kasım 2012 Salı

Yeni Doğum Yapan Annenin Bakımı, Bebeği Emzirmek


Yeni Doğum Yapan Annenin Bakımı

Yeni doğan Bebeği ilk Emzirme Çabası; ilk başta bazı problemlerle karşılaşsanız da endişelenmeyin; emzirme iyi gittiğinde kendinizi dünyanın en gururlu annesi gibi hissedeceksiniz.

Bebeğinizle birlikte, yeni bir beceri kazanmaya çalıştığınızı unutmayın. Emzirme sanatını mükemmel uygulamanız zaman ve sabır gerektirir
Duygularınız

Doğumu takip eden ilk haftalarda o kadar yorgun ve duygusal olursunuz ki, sıradan problemler karşısında bile ezilebilirsiniz. Bebeğinizi birkaç saatte bir beslemeniz gerekir, bu yüzden onu beslemekten başka bir şey yapmıyormuşsunuz hissine kapılabilirsiniz.

Sabırlı olmaya gayret edin. Bebeğiniz süt emmeyi daha iyi öğrendikçe, öğünlerinin arasındaki süre de uzayacaktır, iki aylık oluncaya kadar dört saatte bir beslenmeye alışacaktır. Bu arada emzirmeye ayrılan saatler bebeğinizi tanımak, onunla derin bağlar kurmak için faydalanacağınız ideal fırsatlardır.
Bebeğin Memeyi reddetmesi

Bebeklerin memeyi reddetmelerinin pek çok nedeni olabilir. Birçoğu da kolayca çözülebilir.

♦ Göğüsleriniz çok fazla şişip dolmuş olabilir, ağrıyıp sertleşebilir. Bu da bebeğinizin memeyi almasını güçleştirir. Bir havluyu ısıtıp göğüslerinizin üzerine koyarak ya da sıcak bir banyo yaparak göğüslerinizi rahatlatabilirsiniz. Biraz süt sağmayı denemeniz de faydalı olabilir.

♦ Sütünüz onun tıkanmasına sebep olacak kadar hızlı geliyor olabilir. Basıncı almak ve sütünüzün akışını yavaşlatmak için göğüslerinizden biraz süt sağabilirsiniz. Devamını Okuyun »

Yeni doğan Bebeğinizi Emzirmek


Emzirmek, bebeğinizle aranızda kuvvetli bir bağ oluşturacak ve sizi derinlemesine tatmin edecek bir deneyimdir. Bununla birlikte onu nasıl emzireceğinizi öğrenmek ikiniz için de pratik gerektirir. Ne kadar çok emzirirseniz, o kadar çabuk alışırsınız.


İyi Bir Başlangıç Yapın

Siz onu emzirirken bebeğiniz, size yakın olmaktan, sizin sıcaklığınızı, teninizin temasını hissetmekten ve kalbinizin sesini dinlemekten mutluluk duyar.

Emzirmek bebeğinize iyi gelir, çünkü sütünüz ona verilebilecek en faydalı gıdaları sunar. Anne sütü gelişen bebeğinizin ihtiyacı olan tüm gıdaları, gereken miktarlarda alabilmesi için biçilmiş kaftandır. Anne sütü aynı zamanda içerdiği antikorlar sayesinde bebeğinizi enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı da korur. Astım, egzama gibi alerjiyle ilintili durumlara ve solunum problemlerine karşı da ayrıca koruyucudur.
İşe Koyulmak

Başlangıçta göğüsleriniz kolostrum adı verilen duru, altın sarısı bir sıvı üretir. Kolostrum bebeğinizin sindirim sisteminin çalışmaya başlamasını sağlar ve onu enfeksiyonlara karşı korur. Birkaç gün sonra ise göğüslerinizden süt gelmeye başlayacaktır.

♦ Rahat bir pozisyon seçin: Bebeğinizi oturarak ya da uzanarak besleyebilirsiniz. Bebeğinizin başını, gövdesini ve poposunu, ayrıca kendi sırtınızı ve kollarınızı desteklemek için ise yastıklardan faydalanabilirsiniz.
Onu beslenmeye hazırlamak

Bebeğinizin yanağını ya da ağzının yakınlarını parmağınızla okşamanız, onun beslenmeye hazır bir şekilde ağzını kocaman açmasını sağlayacaktır.
Bebeğin Memeyi Alması

Bebeğinizin memeyi doğru bir biçimde almasına yardımcı olmak, başarılı bir emzirmenin anahtarıdır. Yanağını parmağınızla okşayarak, ağzını kocaman açmasını sağlayın. Göğüs ucunuzu damağına doğru hedefleyerek, onu yönlendirin. Ağzını dolduracak pozisyonu bulduğunda, dudaklarını sıkıca kapatıp oraya kenetlenecektir.

Göğüs ucunuzun tamamını, areolanın (göğüs ucunuzu çevreleyen koyu renk halka) ise büyük bir kısmını ağzına alacaktır. Aksi takdirde, göğüs ucunuzu çekerek acıtabilir. Eğer bebeğinizin pozisyonundan emin değilseniz, göğsünüzü ondan alarak tekrar deneyin.


Beslenme hareketi
Bebeğiniz göğüs ucunuzu damacıyla sıkıştırıp emerek göğsünüzden süt çeker.


Rahat bir pozisyon bulmak
Emzirirken sizin için en rahat pozisyonu kendiniz bulacaksınız. Bazı anneler, bebeklerini yastıklara yatırarak emzirmenin, bebeği memeye yaklaştırma açısından kolaylık sağladığını düşünüyor. Bir duvara ya da sandalyeye yaslanmak da sırtınızı desteklemenize yardımcı olur. Devamını Okuyun »


Yeni doğan Bebeğinizi Tanıyın!
Bebeğiniz minicik ve narin görünmesine rağmen sandığınızdan çok daha dayanıklı ve sağlamdır. Onu incitmeden kucaklamayı öğrenmeniz ve bu konuda kendinize güvenmeniz, onunla yakın fiziksel temas kurmaktan keyif almanıza yardımcı olur. Bu da, bebeğinizi tanımaya başlamanızın en etkili yoludur.


İlk Günler; 
Onu kanımızda taşıdığınız aylar boyunca, meraklanıp onun için kaygılandınız. îştc sonunda o artık sizin kollarınızda.
Onunla geçireceğiniz ilk günler, siz ve eşiniz için duygu dolu günler olacaktır. Çok farklı, yoğun duygular yaşayabilirsiniz. Örneğin:

♦ dünyaya getirdiğiniz minik insana karşı inanılmaz bir hayranlık ve gurur duygusu.

♦ doğum süreci ve uykusuz gecelerin neden olduğu ezici bir tükenmişlik duygusu

♦bebeğinizin ağladığında, kendiniz ağlıyormuşsunuz gibi hissetmenize sebep olacak kadar yoğun bir yakınlık duygusu.

♦ vücudunuzda oluşan hormonsal değişimler yüzünden aklınızın karışması ve ağlama isteği.

Yeni doğan bebeğinizi tanımaya başladıkça, duygularınız da oturmaya başlar. Bebeğinizi tanımanın, onunla bağ kurmanın en keyif verici yollarından biri de fiziksel temastır. Ona dokunun, kucaklayın, okşayın, tenini teninizde hissedin.
Onu tutmak ve ona dokunmak

Bebeğinize daima, sakin ve sessizce  yaklaşın. Ona dokunmadan önce, sesiniz veya göz temasınızla varlığınızı hissettirin. Yeni doğmuş bebeğinizi kucaklarken göstereceğiniz nezaket ve özen, sevginizi ona iletir ve o kollarınıza gömülmeye bayılır.

Başını çok az kontrol edebilir, onu tutarken ensesinden desteklemezseniz, başı geriye doğru rahatsız bir biçimde düşer. Böylesi bir durumda bebeğiniz kendisini düşecekmiş gibi hisseder ve bütün vücudu korkudan sarsılır. Buna sıçrama ya da Moro Refleksi denir. Bebeğinizi kucaklarken, başını olması gerektiği gibi desteklerseniz, kendisini emin ellerde ve güvende hisseder. Bebeğinizin başını asla sallayıp sarsmayınız.

♦ Bebeğinizi alırken bir elinizi ensesine ve başının altına kaydırıp diğer elinizle de poposundan destekleyerek nazikçe kendinize doğru kaldırmalısınız. Ya da bir kolunuzla sırtını ve ensesini destekleyip başını avcunuzun içine yerleştirebilir, diğer elinizle sırtından tutup kaldırabilirsiniz.

♦ Onu taşırken ya bir kolunuzun kavisine yatırıp diğeriyle sırtını ve  poposunu destekleyin ya da bir elinizle başını ve sırtını destekleyerek, başı omzunuzda olacak şekilde nazikçe göğsünüzde tutun. Ku konuda kendinize  güvenmeye başladıktan sonra, henüz  minikken onu tek elle bile taşıyabilirsiniz.

Yeni doğan bebeğinizi nasıl tutmalısınız?

Bu büyük baba, bir elini ensesinin ve başının altına kaydırarak, diğer eliyle de sırtının altından ve poposundan tutarak torununu alıyor ve yavaşça kendisine doğru kaldırıyor. Bebeği karyolasına yatırırken, bir eliyle bebeğin başını desteklediğinden emin olarak, diğeriyle de vücudunun alt kısmını tutuyor.
Çiçeği Burnunda Babalar

Babalar için ebeveyn olmak, annelerin kin den farklı olsa da, onlarınki kadar yoğun ve duygusal bir deneyimdir.

Çiçeği burnunda babalar bebekleri için müthiş bir sorumluluk duygusu ve onu tehlikelerden koruma kaygısının yanı sıra, derin bir şefkat de hissederler. Bazen kendilerini dışlanmış hissedebilir veya bebeğe gösterilen ilgi karşısında kıskançlığa kapılabilirler.

Yeni doğmuş bebekleriyle vakit geçirmeleri, yaptıkları yalnızca onu yatıştırmak, giydirmek, altını değiştirmek, kucaklamak veya okşamak bile Olsa, taze babalar için çok önemlidir. Bu durum onların doğal kaygılarının yatışmasını sağlar, bebekleriyle yakınlık ve içtenlik duymaya başlarlar.


Bebeğinizi giydirmek

Minicik bir bebeği rahatsız etmeden giydirmek resmen sanattır. Fakat çabucak bunun ustası olacaksınız. Acele etmemeye gayret ederek, onunla yatıştırıcı bir tonda konuşun. Siz sakin davranırsanız, o da kendisini rahat hissedecektir.

♦ Bebeğinizi düz bir zemine yaydığınız yumuşak bir havlu üzerine yatırın. Bebeğinizi asla yalnız başına bırakmayın, özellikle de giydirdiğiniz alan yerden yüksekte ise. Kolayca giydirip çıkarabileceğiniz giysileri tercih edin.

♦ Giysisinin yakasını, bebeğinizin başından nazikçe geçirmeden önce, iyice esneterek açın.

♦ Bebeğinizin kolunu giysilere sokmak yerine giysisinin kolunu elinize geçirerek bebeğinizin koluna ulaştıktan sonra, giysiyi geri çekin.

Bebeğinizin Biberon Temizliği ve Maması


Biberon Temizliği ve Mama Hazırlanması

Biberonda mama hazırlarken her zaman üreticinin talimatlarına uyun. Toz mama ve su oranı bebeğinize en uygun besleyicilik düzeyinde olabilmesi için dikkatle hesaplanmıştır. Bir veya bir grup biberonu aynı anda hazırlayabilirsiniz. Önceden hazırlamış olduğunuz mamayı kullanacağınız zamana kadar buzdolabında tutabilirsiniz (24 saat sonra Hala tüketilmemiş ise atın).

♦ İhtiyacınız olan her şeyi bir arada tutun: Bunlar, biberonlar, emzik ve kapaklar, plastik bir bıçak, hazır mama kutusundan çıkan ölçek, huni, sürahi gibi eşyalar olabilir.

♦ Yeni kaynatılıp soğutulmuş su kullanın (Biberon veya biberon grubunu hazırlarken her defasında su kaynatasını yeniden doldurun). Doğru su miktarını sterilize etmiş olduğunuz biberonun içine koyun.

♦ Kutudan çıkan ölçeği belirtilen miktarda hazır mama tozuyla silme doldurabilmek için bir bıçak yardımıyla sıyırın.

♦ Hazır mama tozunu suya ekleyin.

♦ Biberonun emziğini takın ve mama tozu suyun içinde tamamen çözülünceye kadar çalkalayın. Hazırlandığı zaman Hala sıcak olduğu durumlarda, buzdolabının içinde gerilere doğru (kapağa değil) yerleştirerek çabucak ısıtın.


Biberon Temizliği

Bebeğinizin hasta olmasını önlemek için, süt kalıntılarının oluşturabileceği bakterileri yok etmek üzere, biberonları kullandıktan sonra, her defasında yıkayıp dezenfekte etmelisiniz. Suyla çalkaladıktan sonra, biberonları ve biberon emziklerini ayrı ayrı yıkayınız. Biberonun içinde süt kalıntısı olmadığından emin olabilmek için, yıkarken fırça kullanınız. Emziği ters çevirerek tıkalı olup olmadığını kontrol ediniz. Temiz suyla tekrar duruladıktan sonra, şişeyi ve emziği aşağıdaki yöntemlerden birini kullanarak dezenfekte ediniz:


Biberonla Beslenme

Bebeğinizi herhangi bir sebeple anne sütüyle besle yemediğiniz için biberon kullanmak zorundaysanız günümüzün hazır mamalarının anne sütüne olabildiğince yakın üretildiğini bilmeniz sizi rahatlatacaktır. Bir düzen kurar ve güvenliği aklınızdan çıkarmazsanız, bebeğinizi biberonla beslemek de en az emzirmek kadar keyifli bir deneyim haline gelecektir. Bebeğinizi biberonla besleme bebek bakımı nın en önemli adımlarındandır.
Sevgiyle Beslenme

Bebeğiniz biberonun dan beslenirken, onu kucağınızda tutup gözlerinin içine bakarak, ona sakinleştirici sözler söylemeniz, birbirinize yakınlaşıp bağlanmanıza yardımcı olur.
Biberonla beslenmeyi sevgiyi yaşamak için bir fırsata dönüştürün:

♦ Yakın olun. Bebeğinizi biberonla beslerken, tişörtünüzü açarak ya da yukarı kaldırarak onu göğsünüzün yakınında tutarsanız, kurduğunuz bu tensel temastan keyif alabilirsiniz.

♦ Onu ağzına dayanmış bir biberonla asla yalnız bırakmayın. Böyle bir davranış bebeğinizin boğulmasına sebep olabilir. Ayrıca bebeğiniz, beslenmeye ihtiyaç duyduğu kadar, sizin şefkatinize de ihtiyaç duyar.

♦ Doyduğu zaman durmasını bilin. Bebeğiniz ne zaman duracağını bilir. Onu biberonunu bitirmeye zorlamayın.
Biberonla besleme teknikleri

♦ Sütü bebeğinize vermeden önce ısıtın. Biberonu sıcak musluk suyu altında tutabilir ya da sıcak su dolu bir tasa oturtabilirsiniz. Mikrodalga fırın kullanmayın. Isıttığınız mamadan birkaç damla bileğinizin içine damlatarak, çok sıcak değil ama ılık olduğunu kontrol edin.

♦ Biberonu, emziği sütle dolacak şekilde eğik tutun ki, bebeğiniz hava yutmasın.

♦ Bebeğinizi kollarınızda hafifçe eğik tutun. Eğer düz yatarsa, sütü yutmakta zorlanabilir veya tıkanabilir.

♦ Doyduğu zaman onu kaldırın. Yuttuğu havayı çıkarabilmesine yardımcı olmak için, omzunuza kovarak veya kucağınıza oturtarak sırtına tatlı tatlı vurun.,
Onu günde kaç kez beslemeli?

Bebeğinizi ister emzirin ister biberonla besleyin, yapmanız gereken her aç göründüğünde ona memenizi ya da biberonu sunmak ve kaç kez yediğini dert etmemektir. Hazır mamayla beslenen bebek, anne sütüyle beslenen bebekten daha uzun süre tok kalacaktır.

Onu her üç-dört saatte bir besleyebilirsiniz. Yine de bazı bebekler, daha az miktarda ama daha sık beslenmek de isteyebilirler.


Kendi sütünüz

Bebek doğduktan sonra birkaç gün için dahi olsa sadece anne sütü ile  beslemek bile, ona iyi bir başlangıç yapma imkanı sağlar. Vücudunuzun ürettiği ilk süt  olan “kolostrum”u alan
bebeğiniz, hayatının ilk 72 saati  boyunca onu enfeksiyonlara karşı koruyacak olan önemli besinlerle donatılmıştır.

Emzir seniz de, emzir-meseniz de doğum yaptıktan iki-üç gün sonra göğüsleriniz sütle dolar. Bu durum sizi rahatsız edebilir ama, kalıcı değildir. Eğer emzirmez-seniz sütünüz birkaç gün içinde kesilir.

Bu süre içinde rahatsızlığınızı azaltmak için yapabilecekleriniz şunlardır:

♦ sıcak duş alabilir veya göğüslerinizi sıcak suyla ıslata bilirsiniz.
♦ basıncı azaltmak için göğüslerinizi sıkarak birkaç damla süt çıkarabilirsiniz.
♦ göğüslerinizin üzerine buz torbası kovabilirsiniz.
♦ üzerinize tam uyan destekleyici bir sutyen giyebilirsiniz.


Meme ve biberon

Sütünüz düzenli olarak geliyorsa ve bulunduğunuz koşullar uygunsa biberon kullanmak yerine kendi göğsünüzden emzirmeyi tercih edin. Bu aranızda güçlü bir bağ kurulmasını sağlayacaktır. Bazı anneler zorunlu kaldıkları için bebeklerini hazır mamayla tanıştırmayı isteyebilirler. Meme ve biberonla beslemeyi bir arada yürütmek istemenizin de birçok sebebi
olabilir:

♦ İşe dönmeyi planlıyorsanız, siz  yokken bebeği besleyecek bir bakıcıya  İhtiyaç duyabilirsiniz.
Biberon kullanmak eşinizin de bebeğinizi beslemeye yardımcı olabilmesi anlamına gelir.

♦ Süt kanalınız tıkalı olabilir veya göğüs uçlarınız acıması nedeniyle bir süre göğsünüzü dinlendirmek isteyebilirsiniz.

Emzirmekte olduğunuz bebeğinizi biberonla tanıştırmak için uygun zaman 6. haftadan sonrasıdır. Bu dönemde göğüslerinizin süt salgılama düzeni oturmuş olur; bebeğiniz de ‘göğüs ucu karmaşasından daha az sıkıntı çeker. Göğüs uçları ve biberon emzikleri farklı emme teknikleri gerektirir. Memeyi bırakmak için üç ayı fazla geçirmeyin. Daha büyük bir bebeği biberona alıştırmak zor olabilir çünkü daha büyük bebeklerin çoğu yumuşak sıcak bir göğsü kauçuk bir emziğe tercih ederler.

Bazı anneler hazırlık gerektirmediği için sabahları emzirmeyi tercih ederler. Akşamları bebeğe banyo yaptırdıktan sonra ve onu uyutmadan önce emzirmek sizi birbirinize yaklaştırır. biberonla beslemek genellikle gün içinde daha işlevsel olur. Başka bir seçenek ise, meme ve biberonu sıra ile vermektir.

Biberona geçtiğiniz zaman, önceleri, yeni emzirme düzeninize uyum sağlayıncaya kadar göğüslerinizde doluluk hissedebilirsiniz. Bu uyum aşamalı olarak gerçekleşir ve birkaç gün sonra kendinizi daha rahat hissedersiniz.

Bebeğinizin Cildi İçin


                                                                                                        Bebeğinizin Cilt Bakımı

Yeni doğmuş bebeğinizin cildi esnek ve yumuşak görünür ama aynı zamanda çok hassastır ve özel ilgi ister. Bebeğinizin cildine bakım yapmak (günlük temizliğinin ya da bebek masajının bir parçası olarak) her ikiniz için de faydalı olacaktır.

Bebeğinizin cildi epeyce narindir ve bir çocuğun ya da yetişkininkinden farklı olarak kolayca zarar görebilir. Kurumaya ve tahriş olmaya
eğilimlidir.

Ayrıca gözenekleri henüz etkili bir biçimde çalışmadığından, kolayca sivilcelerinden  Bunlar bebeğinizin güzelliğini bozmakla birlikte, çoğunlukla zararsız olup tedavi gerektirmezler.
Bebeğinizin cildinde görülebilecekler

Birçok yeni doğmuş bebeğin ilk günlerde veya haftalarda sivilceleri veya döküntüleri vardır.

Milia (Yeni doğan egzaması): Bunlar, genellikle yüzde, özellikle burun ve çenede görülen minik, beyaz sivilcelerdir. Kaşıntılı olmadıklarından bebeğinizi rahatsız etmezler. Ter bezlerinin gelişimlerini tam olarak tamamlamamaları sonucu oluşurlar. Zaman içinde kaybolurlar ve tedavi gerektirmezler.

İsilik: Eğer bebeğinizin cildi çok fazla ısınırsa, yüzünde ve vücudunun üst kısmında küçük kırmızı lekeler çıkabilir. Odanın sıcaklığını kontrol edin ve bebeğinizin üzerine çok fazla battaniye örtmediğiniz den emin olun.

Yeni doğan ürtikeri (Kurdeşen): Bebeğinizin vücudunun çeşitli yerlerinde görülen, ortalarında beyaz uçları olan kırmızı döküntüleridir  Bunlar da, zaman içinde tedavi gerektirmeksizin geçmelerine rağmen, bazen daha ciddi sivilcelerle karıştırıla bilirler. Bu yüzden bunları doktorunuza ya da bir sağlık uzmanına gösterin.

Soyulma: İlk günlerde, bebeğinizin cildinin -özellikle de avuç içleri, ayak tabanları ve ayak bileklerinin- hafifçe soyulduğunu görebilirsiniz. Bu gayet normaldir. Özellikle de bebeğiniz biraz geç doğduysa. Birkaç gün içinde bu soyulmalar da yok olacaktır.

Konak: İki haftalıktan bir yaşa kadar bazı bebeklerin kafa derilerinde minik
Ona bakmak ve bağlanmak

Bebeğinizin cildinin bakımını yapmak, ikinize de birbirinize dokunmanın keyfini yaşatacak ve birbirinizle derin duygusal bağlar kurmanıza
yardımcı olacaktır.

Kabukçuklar oluşur. Bunlar kaşlara ve kulak arkalarına da yayılabilirler. Geceleri az bir miktar bebek yağıyla cildine masaj yapmanız kabukları yumuşatacaktır. Ertesi sabah
bebeğinizin saçını, yumuşak bir bebek şampuanıyla yıkamanız, kabukların büyük bir kısmının ortadan kaybolmasını sağlar.

♦ Bez bölgesinde pişik: İdrardaki amonyak veya diğer kimyasalların bebeğinizin cildini tahriş etmeleri sonucu oluşur. Hassasiyet gözlediğiniz andan itibaren, poposunu ince bir koruyucu krem tabakasıyla kapladığınız dan emin olun

♦ Cilt kuruması: Bebeğinizin cildinin çok fazla kurumasını önlemek için ev ortamınızdaki nemin ve sıcaklığın çok az ya da fazla olup olmadığından emin olun ve dışarı çıktığınız zaman bebeğinizi rüzgardan koruyun. Eğer cildi çok fazla kuruyorsa, o zaman özel olarak üretilmiş nemlendirici kremleri Devamını Okuyun »

Yani Doğan Bebekle İlgili Bazı Bilgiler


YENİ DOĞAN BEBEĞİN BANYOSU NASIL YAPTIRILIR

Yeni doğan bir bebeği yıkamak ilk başlarda karmaşık gelebilir. Eğer yanınızda tecrübeli biri varsa, bebeğin ilk temizliğini ve banyosunu bu kişiyle birlikte yapmanız size tecrübe ve güven kazandıracaktır.

Yeni doğmuş bebeğinizi karnı çok aç veya çok tok değilken banyo yaptırabilirsiniz. Banyo bebeğinizin rahatlamasına ve gevşemesine yardımcı olur. Halk arasında bilindiği gibi banyonun bebeğin gelişmesine bir katkısı yoktur. Sadece sağlıklı bir bebeğin temizliğe ihtiyacı vardır.

Başlangıçta birkaç gün arayla yaptırdığınız banyo bebeğinizin suya yavaş yavaş alışmasını sağlar. Bebeğinizin göbek bağı düştükten sonra küvet banyosunu rahatlıkla yaptırabilirsiniz. Bebeğinizi canını acıtmadan, onunla konuşarak, suyun sıcaklığını iyi ayarlayarak banyo yaptırmayı başarabilirseniz, bu olay hem sizin için hem de bebeğiniz için oldukça keyifli bir hal alacaktır. Çoğu bebek suyu sever fakat bazıları bizlerin yaptığı hatalar yüzünden suyun içine girdiğinde avazı çıktığı kadar bağırabilir. Eğer bebeğiniz banyo yapmayı seviyorsa, üşüteceğinden de korkmuyorsanız onu her gün banyo yaptırabilirsiniz. Yoksa haftada 2-3 gün banyo yapması yeterlidir. Derisi kuru olan ve deri çatlaklarına eğilimi olan bebekleri her gün banyo yaptırmamak gerekir.

BANYO YAPTIRIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN KURALLAR


  •  Yeni doğan bebekler küçük bir küvette veya leğende yıkanmalıdır.
  •  Bebeğinizin banyosunu yaptırırken stressiz olduğunuz bir zaman seçilmelidir.
  •  Banyo yaptıracağınız yerin sıcaklığı 23-25 derece arasında olmalıdır.
  •  Banyoyu ısıtmanız mümkün değilse, taşınabilir küveti ya da leğeni evinizin en uygun köşesine götürüp, bebeğinizi orada yıkamalısınız.
  •  Bebeğinizi yıkamaya başlamadan önce küvetine ya da leğenine su doldurup, suyun sıcaklığını dirseğinizle kontrol edin. Dirseğiniz sıcaklığa dayanabiliyorsa bebeğinizin yıkanacağı suyun hazır olduğunu gösterir.
  •  Bebeğinizi yıkarken onunla konuşun, gülümseyin. Banyoyu sevip sevmemesi size bağlıdır. Kollarını ve bacaklarını çırpmasına izin verin. Ağzına ve burnuna su kaçırmamaya özen gösterin.
  •  Bebeğinizi banyoda çok uzun süre tutmayın. Küçük bebekler vücut ısılarını ayarlayamadıkları için hemen üşütebilir. 3 ile 5 dakika arasında bebeğinizi banyodan çıkarmaya dikkat edin.
  •  Banyo suyunun sıcaklığı yaklaşık 37 derece olmalıdır.
  •  Bebeği huylandır mamak için önce vücudu, sonra başı yıkanabilir.
  •  İlk haftalarda bebekler derilerindeki doğal yağa ihtiyaç duydukları için vücutlarını yıkarken sabun kullanmayın. Yaklaşık 1 ay sonra sabun kullanmaya başlayabilirsiniz.
  •  Yeni doğan bebeklerin vücudu kaygan olduğu için düşürmemeye dikkat edin. Fakat çok fazla titizlenmeye gerek olmadığını da hatırlatmak gerekir. Çünkü bebekler çok hassas oldukları gibi, travmalara büyüklerden daha dayanıklıdırlar.
  •  Sık banyo yapmak bebeğin iklim şartlarına uyum sağlamasını kolaylaştırır. Seyrek banyo yapan çocuklar, daha fazla terleyip, daha sık hasta olurlar.
  •  Unutmayın ki bebeğinizi ne şekilde banyo yaptıracağınız konusunda zamanla tecrübelerinizle birlikte teknikler geliştireceksiniz. Size en rahat ve en uygun olan bir şekilde bebeğinizi yıkayacaksınız. Bunun için bir kural yoktur. Sadece yukarıda yazılı olan püf noktalarına dikkat etmek gerekir.


BEBEĞİNİZİ YIKARKEN ALINMASI GEREKEN GÜVENLİK ÖNLEMLERİ

  •  Büyüklerin küvetinde banyo yaptırıyorsanız, kaymaması için lastik minder koymayı asla ihmal etmeyin.
  •  Küvetin suyunu ayarlarken bebeğiniz küvette olduğu halde kaynar suyu açmayın, ayrı bir yerde suyu ılıklaştırın.
  •  Bebeğinizi banyoda 1 saniye bile olsa yalnız bırakmayın. Telefon veya kapı çalarsa cevap vermeyin.



BEBEĞİN TIRNAKLARI NE ZAMAN KESİLMELİDİR?

Hareketleri oldukça hızlı olan bebeklerin tırnaklarını kesmek ustalık isteyen bir iştir. Yeni doğmuş bebeğinizin tırnakları uzunsa hemen kesilmelidir. Tırnak kesmenin bebeğiniz için hiçbir sakıncası yoktur. Sadece çok dikkatli hareket etmek gerekir.

Bebeğinizi yıkadıktan sonra, tırnakları yumuşadığında kesmek daha kolaydır. Bu işlemi yaparken etini kesmekten korkuyorsanız, bebeğinizin uyuduğunda tırnaklarını kesmeyi deneyin. Özellikle de yarı uyur ya da tam uyur pozisyondayken tırnak kesmeye başlarsanız, daha başarılı olursunuz.
Yuvarlak uçlu, bebekler için özel yapılmış küçük tırnak makasları kullanmak gerekir. El tırnakları yuvarlak, ayak tırnakları düz kesilmelidir.

YENİ DOĞAN BEBEKLER NASIL GİYDİRİLMELİ?

Bebeğinizin bulunduğu odanın sıcaklığı 24-25 derece olmalıdır. Yeni doğan bebekler ilk günlerde kilo kaybettikleri için üşümeye biraz daha meyilli olabilirler. 5 ve 6. aylarda bebeklerde kansızlık görülebilir. Penye bir badi, tulum, üzerine bir yelek, süveter ya da ince bir hırka giydirmek çoğu zaman yeterlidir.

Uyurken üzerine bir battaniye örtülebilir. 24-25 derecelik bir oda sıcaklığında bebeği sarıp sarmalamak ona rahatsızlık vererek, terletir. Yaz aylarında doğan bebekler çıplak olabilirler fakat ayaklarını ve ellerini sıcak tutmak çok önemlidir.

BEBEKLER NEDEN BAŞLARINDAN FAZLA ISI KAYBEDER?

Yetişkinlerde baş 10/7 oranında, bebeklerde ise ¼ oranındadır. Yani bebeklerin başı vücutlarına göre daha büyüktür. Vücudu sarıp sarmalarken, kafa her zaman dışarıda kalır.

Bu durum, yüzeysel olarak kafanın daha büyük ve açıkta olmasıyla ilgili bir şeydir. Kafanın dokusundan kaynaklanan bir problem yoktur. Bir şapka giydirilirse sorun ortadan kalkar.

5 Kasım 2012 Pazartesi

Doğum Çantasında Mutlaka Olması Gerekenler


Merhaba,

Hamileliğinizin son dönemlerine yaklaşırken evinizin kolay ulaşılabileceği bir köşesinde hazır olarak bulundurmanız gereken çok önemli bir çanta içeriğini sizlerle paylaşıyorum.

Doğum çantasına neler koymalıyım ya da doğuma giderken hastane çantamda neler olmalı? Bu oldukça önemli bir konudur. İşte size bu konuda bilinmesi gerekenler ve öneriler…

Anne adayı hastane çantasını hazırlarken doğum yapacağı mevsime  göre giysi koymalıdır. Ayrıca doğum yapacağı hastane ile konuşarak bilgi almalı, anne ve bebek için verecekleri malzeme ve gereçleri öğrenmelidir. Böylece anne adayı çantasını gereksiz eşyalarla doldurmuş olmaz (ki genelde tıkabasa doldurulur). Doğum çantanız ihtiyacınız olan her şeyin elinizin altında olmasını sağlayacağından anne adayları için çok önemlidir. Erken doğum ihtimalini de göz önünde bulundurarak normal doğum takvimine birkaç ay kala hazır olması çok iyi olacaktır. Anne adayı bu çanta sayesinde kendisini daha rahat hissedecek ve psikolojik dayanıklılığı artacaktır.

Doğum Çantasına  Anne Adayı İçin Konulması Gerekenler :


  • Hamilelik ve doğum takip kartınız ve doktor kontrollerinizin bulunduğu dosyanız, son yaptırdığınız kan ve idrar tahlilleriniz, sigorta kartınız, sağlık karneniz.
  • Yakınlarınızın telefon numaraları
  • Nakit para
  • 3 adet önden açılan gecelik
  • 1 adet sabahlık
  • Deodorant, diş macunu ve fırçası, tarak, şampuan, sabun, ıslak temizleme mendilleri, kulak pamuğu vb kişisel eşyalarınız
  • Saçlarınızı rahatça toplayabileceğiniz toka ya da bant, kırmızı taç 
  • 3-4 adet özellikle önden kopcalı emzirme sütyeni ve pedleri
  • Meme uçları için krem, göğüs kalkanı
  • Göğüs pompası (özellikle meme başı olmayan hanımlar için)
  • İhtiyacı kadar pamuklu ve tek kullanımlık iç çamaşırları
  • 1 paket hijyenik kadın pedi
  • 1-2 adet atlet
  • Kağıt peçete ve havlu
  • Eve dönerken giyebileceğiniz rahat kıyafetler
  • Ayağınızı sıcak tutacak kalın çoraplar
  • İçinde rahat ettiğiniz kolay giyilebilen alçak topuklu, kaymayan bir çift terlik
  • Sizi dinlendirip rahatlatacak sevdiğiniz kitap, dergi, mp3 çalar, teyp, radyo, cd vb.
  • Hastaneye giderken yolda rahat etmenizi sağlayacak yastık

Doğum Çantasına  Bebeğiniz İçin Konulması Gerekenler :


  • 2 tane badi (Mevsime göre kısa veya uzun kollu)
  • 2 tane tulum
  • 2 tane çorap
  • 2 tane ağız mendili
  • 2 tane pijama altı
  • 2 tane şapka ve eldiven
  • 2 takım kıyafet (zıbın takımı, pijama takımı, patiği, başlığı vs)
  • Yelek ve hırka
  • Battaniye
  • 3–4 tane bebek bezi
  • Araba koltuğu/ana kucağı veya portbebe
  • Havlu, ıslak mendil
  • 2 tane önlük
  • 2 tane yelek
  • Bebe şampuanı
  • Saç Fırçası
  • Kirli çamaşır torbası
  • Bebek yatağı için çarşaf

Emzirme Dönemi


Anne sütü; zamanında doğan, metal depoları anneden yeterli oranda alan her yeni doğan bebeğin normal gelişmesine yetecek besin ögeleri gereksinmesinin tümünü karşılayan, ilk 6 ay tek başına yeterli olan yeni doğan ve süt çocukları için en uygun, doğal bir besindir. Bu nedenle emzirme döneminde beslenme, üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Annenin günlük tükettiği besinlerin çeşit ve miktarı, vücut depo düzeyi, psikolojik durumu gibi etmenler süt miktarını ve kalitesini etkilemektedir. Emzirme dönemi; günlük enerji, alınması gereken sıvı, protein, vitamin, mineral, temel ve eser element ihtiyaçlarının arttığı bir dönemdir. Emziren annenin salgıladığı sütteki enerjinin önemli bir kısmı yediklerinden sağlanır. Buna bağlı olarak bu dönemde annenin kişisel farklılıklarına (kilo, boy, fiziksel aktivite durumu vb) göre enerji ihtiyacı artmaktadır.

Annenin kendi dokularının korunması, sütle bebeğe geçen proteinin bebeğin doku oluşumu için kullanılması amacıyla annenin yeterli ve kaliteli protein tüketmesi gereklidir. Her gün 1 adet yumurta ve 100-150 gr yağsız et (tavuk, balık, hindi vb.) veya 1 porsiyon kuru baklagil yemeği tüketilmesi önerilmektedir. Balık tüketiminin haftada ortalama 2 kez olmasına önem gösterilmelidir.

Emzirme döneminde tüketilen yağ miktarı kadar çeşidi de önemlidir. Anne doymuş (margarin, tereyağı gibi katı) yağlardan kaçınmalı, doymamış (zeytinyağı, kanola, fındık, mısır özü, soya, ay çiçek gibi sıvı) yağları tercih etmelidir. Ayrıca çok fazla yağ içeren (pasta, kaymak, krema, mayonez gibi) besinler tüketmemeli, yemekler ızgara, buğulama, haşlama, buharda ve fırında pişirme yöntemleri ile hazırlanmalıdır.

Emzirme döneminde kalsiyum ihtiyacı artmaktadır. Yeterli kalsiyum alamayan annelerde kemiklerde yumuşama şeklinde beliren osteomalasi sık görülür. Artan kalsiyum ihtiyacının karşılanması amacıyla kalsiyum yönünden zengin olan süt, yoğurt ve peynir belirtilen miktarlarda ve düzenli olarak tüketilmelidir. Bu dönem de kalsiyumdan zenginleştirilmiş süt ve ürünleri de tüketilebilir. Hatta doymuş (kötü) yağ alımını azaltmak adına süt ve türevlerinin yarım yağlı hatta yağsız (light) alternatiflerinin tercih edilmesi daha sağlıklı olacaktır.

Özellikle hamilelik ve emzirme dönemlerinde sık karşılaşılan bir sorun da demir eksikliğidir. Emzirme döneminde vücudun demire olan ihtiyacı artar. Anne sütüyle bebeğe geçen demir bebeğin demir depolarının dolması ve kan yapımında kullanılması açısından önemlidir. Buna bağlı olarak bu dönemde anneler demir içeren besinleri düzenli tüketmelidirler. Et ve et ürünleri, yumurta, yağlı tohumlar, kuru baklagiller, kuru meyveler, demir içeriği yüksek besinlerdir, günlük beslenmede düzenli tüketilmesinde yarar vardır. Ayrıca demirin emilimini azaltan çay, kahve ve gazlı içecekler yemeklerle birlikte içilmemeli, demirin emiliminin artırılması için ise C vitamini içeriği zengin besinler portakal, mandalina, domates, maydanoz, yeşilbiber gibi besinlerle beraber tüketilmelidir.

Emzirme döneminde ihtiyaç duyulan vitaminlerin karşılanması için düzenli ve dengeli beslenilmeli, vitamin ve mineral yönünden zengin olan sebze ve meyveler diyette her öğün olmalıdır. Vitamin tabletleri tek başına insan vücudunun tüm vitamin ve mineral ihtiyacını karşılamaktan uzaktır, dengeli ve yeterli bir beslenme programına ek olarak alınabilirler. Ek vitamin-mineral tabletleri doktora danışılmadan alınmamalıdır.

Emzirme döneminde süt oluşumu sırasında sıvıya ihtiyaç artmaktadır. Artan sıvı ihtiyacının karşılanması amacıyla her gün 10-12 bardak (2.5-3 lt) su içilmelidir. Salam, sosis, sucuk, hazır çorbalar gibi gıda katkı maddesi içeren hazır besinler mümkün olduğu kadar az tüketilmelidir. Çay, kahve yerine ıhlamur, papatya, kuşburnu gibi bitki çayları içilmelidir. Fazla tüketilen çay, kahve ve gazlı içeceklerden bebeğin sütüne geçen kafein bebeğin sağlığını olumsuz yönde etkiler, yemeklerle beraber içildiğinde demir emilimini azaltmaktadır. Ayrıca iyotlu tuz kullanılması son derece önemlidir.

Sigara ve alkol kullanılmamalıdır. Hazır meyve suları ve gazlı içecekler yerine %100 veya taze sıkılmış meyve suları, ayran, limonata, aşırıya kaçmadan bitki ve meyve çayları tercih edilmelidir. Yenilen kuru baklagiller, lahana, turp gibi besinler bazı bebeklerde gaz sıkıntısı yapabilir. Eğer bebekte böyle bir durum gözlemlenirse bu besinlerden uzak durulmalıdır. Ancak herhangi bir sıkıntı yaşanmıyorsa haftada 2 kere kuru baklagil yemeği yenilmelidir.