annelere yardımcı olacak yazılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
annelere yardımcı olacak yazılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Kasım 2012 Pazartesi

Yeni doğan Bebek


Yeni doğan Bebek

Yeni doğan bebeğiniz, dış dünyaya uyum sağlamak için birkaç haftalık bir süreye ihtiyaç duymaktadır .İlk haftada, ne zaman ne yapacağını önceden kestiremezsiniz. Bazı günler daha aktif, bazen sessiz olacaktır.


Yeni doğan bebek neler yapabilir?

Yeni doğan bebek çok ağlayabilir, huzursuzluk gösterebilir

Solunumu düzensiz olabilir

Aksıra bilir, kusabilir

Sık sık irkilebilir

Bebekler birbirine benzemez, her bebeğin farklı karakter özellikleri vardır. Örneğin, bazı bebekler daha sakin, uyumlu olur, gereksinimlerini kolayca tahmin edebilirsiniz. Bazı bebekler ise zordur, beslenme ve uyku saatleri düzensizdir, sakinleştirmek daha zordur.

********************************************************************************

Emzirme

Kendiniz ve bebeğiniz için sakin, rahat bir yer bulun.

Bebeği, kucağınızda yüzü size dönük olacak şekilde tutun

Meme ucunu bebeğin yanak veya alt dudağına değdirip ağzını açmasını sağlayın ve memeye tutturun

Emerken , sadece meme ucu değil, çevresindeki koyu renkli bölüm de bebeğin ağzı içinde olmalıdır. Aksi halde, emme meme başında çatlaklara yol açar ve canınız yanar.

Emzirme bittiğinde, bebek memeden ayrılmıyorsa, ağzına küçük parmağınızı vererek meme başını bebeğin ağzından çıkarın, böyle yapmazsanız canınız yanabilir.

Her emzirmede, bebeğin önce bir taraftaki sütü bitirmesini sağlayın, daha emmek istiyorsa öteki memeden verin.

Yeni doğan bebek, 24 saatte 8-12 defa, yani 2-3 saatte bir , emmek isteyebilir Ama, korkmayın, bu sıklık giderek azalacaktır!

Emziren annenin meme başlarının temizliği için su kullanması yeterli olacaktır.

Emzirmeler arasında, göğüslerden süt akabilir, meme başlarını kuru tutmak için ped kullanmak gerekecektir

*********************************************************************************

Göğüsler şiş ve ağrılı ise ne yapmak gerekir?

Bebeği daha sık emzirin

Ilık bir duş alın veya göğse ılık havlu uygulayın

Göğüste hassasiyet, kızarıklık varsa, grip olmuş gibi hissediyorsanız, doktorunuzu arayın

*********************************************************************************

Gaz Çıkarma

Bebeğin emerken yuttuğu havayı çıkarması, onu rahatlatacaktır. Emzirmenin ortasında ve sonunda gazını çıkarmak uygun olur, çünkü yuttuğu hava bebeği rahatsız ederek daha fazla emmesine engel olabilir.

Gazını çıkarmak için, bebeği omzunuzun üstüne veya kucağınıza yatırın veya kucağınızda oturtun, usulca sırtına vurun veya sırtını okşayın.

Çoğu bebek, gaz çıkarırken emdiğinin bir kısmını da çıkarabilir. Bu gerçek bir kusma değildir, endişe etmeye gerek yoktur. Sadece kendi giysinizi bir mendille korumanız yeterli olacaktır.

*********************************************************************************

Göbeğin Bakımı

Enfeksiyon gelişimini önlemek için göbek kordonunu temiz tutmak gereklidir. Bunun için; her bez değişiminde, alkol veya doktorunuzun önerdiği başka bir antiseptik solüsyona batırılmış bir kulak temizleme çubuğuyla kordonun özellikle tabanını silmelisiniz. Bu işlem, bebeğin canını yakmaz .

Göbek düşene kadar, bebeğin bezini göbek kordonu dışarıda kalacak şekilde aşağıdan bağlayın. Bebeği suya sokarak banyo yaptırmayın, sadece silin.

*********************************************************************************

Alt Bakımı

Yeni doğan bebeğiniz, günde 6-8 bez ıslatabilir ( Neyse ki bu sıklık sonradan azalacaktır ).

Bazı bebekler günde bir kaka yaparken, bazıları her emme sonrası yapacaktır, her ikisi de normaldir.

İlk günlerde koyu yeşil, siyah renkli olan gaita, sonraki günlerde sarı- yeşil, yumuşak kıvamlı bir şekle dönecektir ( Bebeğin yumuşak ve sulu gaita yapması normaldir, ishal anlamına gelmez ) Mama ile beslenen bebekler daha kıvamlı gaita yaparlar.

Bez kirlenince hemen değiştirerek, bebeğinizin altını iyice temizleyerek pişikleri önlemiş olursunuz.

Altında kızarıklık olursa,temizleyerek havada kurutmaya bırakınız. Doktorunuzun önerdiği çinko oksit içeren kremlerden kullanabilirsiniz.

Kız bebeklerde alt temizliğini mutlaka önden arkaya doğru yapın. İlk birkaç hafta beyaz bir akıntı olabilir, bu normaldir.

Erkek bebeklerde, sünnet derisini geriye çekip temizlemeye çalışmayın.

*********************************************************************************

Giyim


Bebeği mevsim koşullarına göre, kendinizin nasıl bir giysiyle rahat edeceğini düşünerek giydirin.

İnce bir tişörtle gezerken,bebeği kışlık battaniyelere sarmayın! Aşırı giydirme ve sarma bebeği huzursuz eder.

Elleri ve ayakları genellikle soğuk olacağından, bebeğin üşüyüp üşümediğini göğüs veya sırtından kontrol edin.

*********************************************************************************

Güvenlik

Yeni doğan bebek bile hareket eder, asla kanepe, alt değiştirme masası gibi bir yerde yalnız bırakmayın. Yanından ayrılacaksanız, ya yatağına koyun ya da bebeği de götürün.

Geniş kenarlı bir şapkayla bebeği güneşten koruyun.

Bebeğin yanında sigara içmeyin, içilmesine izin vermeyin . Sigara içimine maruz kalan bebeklerde, solunum yolu ve kulak enfeksiyonları sıklığı artmaktadır.

Bebek kucağınızdayken veya emzirirken asla sıcak içecekler içmeyin.

Yatırırken yüzüstü yatırmayın.

Başka bir küçük çocukla bebeği yalnız bırakmayın.

Boğulmanın önüne geçmek için bebek yatağında yastık, büyük oyuncak, plastik poşet türü şeyler bulundurmayın.

Araba yolculuklarında bebeğin yaş ve kilosuna uygun araba koltuğu kullanın. Yeni doğan bebeğin rahat etmesi için, kenarlardan rulo yapılmış havlularla destekleyebilirsiniz.Araba hareket halindeyken, ağlayan bebeği sakinleştirmek veya emzirmek için koltuğundan almayın, gerekirse aracı durdurun. Asla bebeği tek başına arabada bırakmayın.

*******************************************************************************

Gelişim

Yeni doğanın beş duyusu günden güne gelişmektedir. Başı büyük ve ağırdır, boyun kasları güçsüzdür, desteklenmesi gerekir.

Yeni doğan Bebeğiniz Neler Yapabilir?

Karın üstü yatarken başını kısa süre kaldırabilir.

Oturtulursa başı düşer.

Yaklaşık 20 cmlik bir mesafeyi görebilir.

En çok yüzlere ve parlak, kontrast renklere bakmayı sever.

Şiddetli sesleri duyar ve irkilir.

Sesinizi duymaktan hoşlanır, konuşarak onu sakinleştirebilirsiniz.

Tat ve koku alır, hisseder.

Annesinin kokusunu tanır.

*********************************************************************************

Bebeğe Destek Olmak İçin Siz Neler Yapabilirsiniz?

Bütün bebekler sevgi ve sıcaklığa gereksinim duyar. Onu kucaklayarak şımarttığınız düşünmeyin! Sık sık kucaklayın, sarın, sevginizi gösterin.Gereksinimlerini zamanında karşılayarak temel güven duygusunu geliştirin. Ağlayınca karşılık gören, sıkıntısı giderilen bebek hayata güvenli bir başlangıç yapacak, öz güven geliştirecektir.

Tutarken elinizle başını destekleyin.

Yüzünüzü görebilmesi için bebeği yakın tutun.

Ona parlak, kontrast renkli cisimler gösterin.

Onunla konuşun, ninniler, şarkılar söyleyin.

*********************************************************************************

Uyku

Bebeklerin uyku düzenleri farklılık gösterir. İlk aylarda genellikle günde 15-18 saati uykuda geçirecektir.

4 saatte 30 dakika kadar uyanık olabilir.

Gece ve gündüz farkını bilmez ( Anne ve babalar için en kötü haber ! )

Zamanla belli bir uyuma ve uyanma düzeni oluşacak, gündüzleri 1-3 saat kadar, geceleri 3-6 saat kadar uyumaya başlayacaktır.

Bebek uyurken yan veya sırtüstü yatırılmalıdır.

Bebek gece sık uyanacağından, annenin de gece gündüz demeden, bebek uyurken, en azından dinlenmeye çalışması iyi olur. Bebeğin uykusu sırasında ev işlerini halletmeye çalışan anne, gece de uykusuz kalırsa bu tempoya dayanması güç olacaktır.

Gece ve gündüzün farkını anlaması için bebeğe destek olun. Gündüz uyanık olduğunda onunla oynayın, konuşun, uyarı vermeye çalışın.Gece ise mümkün olduğunca sessiz, sakin olun, bebeği fazla uyarmayın, onunla oynamayın.

*********************************************************************************

Ağlama

Ağlama bebeğin sizinle iletişim kurma yoludur, buna üzülmeyin, bebekler ağlar çünkü henüz konuşamazlar!

İlk haftalarda bebekler günde 2-3 saat ağlayabilirler.

Hatta, ilk 6-8 hafta boyunca ağlama giderek artar.

Bazı bebekler uykuya dalmadan önce 10-15 dakika ağlarlar.

Farklı nedenlerle farklı ağlamalar olabilir.Zamanla, bunu ayırt etmeye başlayacaksınız. Ancak her ağlamanın da belli bir nedeni olmayabilir, bazen bebek nedensiz de ağlayabilir.

Bebeğin ağlamasına hemen yanıt verirseniz, sizin yanında olduğunuzu bilecektir.Böyle davranarak bebeği şımartmış olmazsınız.

Yeni doğan bebeğiniz ağlayınca; karnını doyurma, altını değiştirme, kucaklayıp sakinleştirme seçeneklerinin hepsini denediyseniz ve halen ağlıyorsa , bir süre yatağına koyup sakinleşmesini bekleyebilirsiniz. Sakinleşene kadar gözlem altında tutmayı unutmayın. Zamanla hangi ağlama da ne yapmak gerektiği konusunda deneyim kazanıp sizden sonra anne- baba olanlara öğüt vermeye bile başlayacaksınız!

6 Kasım 2012 Salı

Yeni Doğum Yapan Annenin Bakımı, Bebeği Emzirmek


Yeni Doğum Yapan Annenin Bakımı

Yeni doğan Bebeği ilk Emzirme Çabası; ilk başta bazı problemlerle karşılaşsanız da endişelenmeyin; emzirme iyi gittiğinde kendinizi dünyanın en gururlu annesi gibi hissedeceksiniz.

Bebeğinizle birlikte, yeni bir beceri kazanmaya çalıştığınızı unutmayın. Emzirme sanatını mükemmel uygulamanız zaman ve sabır gerektirir
Duygularınız

Doğumu takip eden ilk haftalarda o kadar yorgun ve duygusal olursunuz ki, sıradan problemler karşısında bile ezilebilirsiniz. Bebeğinizi birkaç saatte bir beslemeniz gerekir, bu yüzden onu beslemekten başka bir şey yapmıyormuşsunuz hissine kapılabilirsiniz.

Sabırlı olmaya gayret edin. Bebeğiniz süt emmeyi daha iyi öğrendikçe, öğünlerinin arasındaki süre de uzayacaktır, iki aylık oluncaya kadar dört saatte bir beslenmeye alışacaktır. Bu arada emzirmeye ayrılan saatler bebeğinizi tanımak, onunla derin bağlar kurmak için faydalanacağınız ideal fırsatlardır.
Bebeğin Memeyi reddetmesi

Bebeklerin memeyi reddetmelerinin pek çok nedeni olabilir. Birçoğu da kolayca çözülebilir.

♦ Göğüsleriniz çok fazla şişip dolmuş olabilir, ağrıyıp sertleşebilir. Bu da bebeğinizin memeyi almasını güçleştirir. Bir havluyu ısıtıp göğüslerinizin üzerine koyarak ya da sıcak bir banyo yaparak göğüslerinizi rahatlatabilirsiniz. Biraz süt sağmayı denemeniz de faydalı olabilir.

♦ Sütünüz onun tıkanmasına sebep olacak kadar hızlı geliyor olabilir. Basıncı almak ve sütünüzün akışını yavaşlatmak için göğüslerinizden biraz süt sağabilirsiniz. Devamını Okuyun »

Yeni doğan Bebeğinizi Emzirmek


Emzirmek, bebeğinizle aranızda kuvvetli bir bağ oluşturacak ve sizi derinlemesine tatmin edecek bir deneyimdir. Bununla birlikte onu nasıl emzireceğinizi öğrenmek ikiniz için de pratik gerektirir. Ne kadar çok emzirirseniz, o kadar çabuk alışırsınız.


İyi Bir Başlangıç Yapın

Siz onu emzirirken bebeğiniz, size yakın olmaktan, sizin sıcaklığınızı, teninizin temasını hissetmekten ve kalbinizin sesini dinlemekten mutluluk duyar.

Emzirmek bebeğinize iyi gelir, çünkü sütünüz ona verilebilecek en faydalı gıdaları sunar. Anne sütü gelişen bebeğinizin ihtiyacı olan tüm gıdaları, gereken miktarlarda alabilmesi için biçilmiş kaftandır. Anne sütü aynı zamanda içerdiği antikorlar sayesinde bebeğinizi enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı da korur. Astım, egzama gibi alerjiyle ilintili durumlara ve solunum problemlerine karşı da ayrıca koruyucudur.
İşe Koyulmak

Başlangıçta göğüsleriniz kolostrum adı verilen duru, altın sarısı bir sıvı üretir. Kolostrum bebeğinizin sindirim sisteminin çalışmaya başlamasını sağlar ve onu enfeksiyonlara karşı korur. Birkaç gün sonra ise göğüslerinizden süt gelmeye başlayacaktır.

♦ Rahat bir pozisyon seçin: Bebeğinizi oturarak ya da uzanarak besleyebilirsiniz. Bebeğinizin başını, gövdesini ve poposunu, ayrıca kendi sırtınızı ve kollarınızı desteklemek için ise yastıklardan faydalanabilirsiniz.
Onu beslenmeye hazırlamak

Bebeğinizin yanağını ya da ağzının yakınlarını parmağınızla okşamanız, onun beslenmeye hazır bir şekilde ağzını kocaman açmasını sağlayacaktır.
Bebeğin Memeyi Alması

Bebeğinizin memeyi doğru bir biçimde almasına yardımcı olmak, başarılı bir emzirmenin anahtarıdır. Yanağını parmağınızla okşayarak, ağzını kocaman açmasını sağlayın. Göğüs ucunuzu damağına doğru hedefleyerek, onu yönlendirin. Ağzını dolduracak pozisyonu bulduğunda, dudaklarını sıkıca kapatıp oraya kenetlenecektir.

Göğüs ucunuzun tamamını, areolanın (göğüs ucunuzu çevreleyen koyu renk halka) ise büyük bir kısmını ağzına alacaktır. Aksi takdirde, göğüs ucunuzu çekerek acıtabilir. Eğer bebeğinizin pozisyonundan emin değilseniz, göğsünüzü ondan alarak tekrar deneyin.


Beslenme hareketi
Bebeğiniz göğüs ucunuzu damacıyla sıkıştırıp emerek göğsünüzden süt çeker.


Rahat bir pozisyon bulmak
Emzirirken sizin için en rahat pozisyonu kendiniz bulacaksınız. Bazı anneler, bebeklerini yastıklara yatırarak emzirmenin, bebeği memeye yaklaştırma açısından kolaylık sağladığını düşünüyor. Bir duvara ya da sandalyeye yaslanmak da sırtınızı desteklemenize yardımcı olur. Devamını Okuyun »


Yeni doğan Bebeğinizi Tanıyın!
Bebeğiniz minicik ve narin görünmesine rağmen sandığınızdan çok daha dayanıklı ve sağlamdır. Onu incitmeden kucaklamayı öğrenmeniz ve bu konuda kendinize güvenmeniz, onunla yakın fiziksel temas kurmaktan keyif almanıza yardımcı olur. Bu da, bebeğinizi tanımaya başlamanızın en etkili yoludur.


İlk Günler; 
Onu kanımızda taşıdığınız aylar boyunca, meraklanıp onun için kaygılandınız. îştc sonunda o artık sizin kollarınızda.
Onunla geçireceğiniz ilk günler, siz ve eşiniz için duygu dolu günler olacaktır. Çok farklı, yoğun duygular yaşayabilirsiniz. Örneğin:

♦ dünyaya getirdiğiniz minik insana karşı inanılmaz bir hayranlık ve gurur duygusu.

♦ doğum süreci ve uykusuz gecelerin neden olduğu ezici bir tükenmişlik duygusu

♦bebeğinizin ağladığında, kendiniz ağlıyormuşsunuz gibi hissetmenize sebep olacak kadar yoğun bir yakınlık duygusu.

♦ vücudunuzda oluşan hormonsal değişimler yüzünden aklınızın karışması ve ağlama isteği.

Yeni doğan bebeğinizi tanımaya başladıkça, duygularınız da oturmaya başlar. Bebeğinizi tanımanın, onunla bağ kurmanın en keyif verici yollarından biri de fiziksel temastır. Ona dokunun, kucaklayın, okşayın, tenini teninizde hissedin.
Onu tutmak ve ona dokunmak

Bebeğinize daima, sakin ve sessizce  yaklaşın. Ona dokunmadan önce, sesiniz veya göz temasınızla varlığınızı hissettirin. Yeni doğmuş bebeğinizi kucaklarken göstereceğiniz nezaket ve özen, sevginizi ona iletir ve o kollarınıza gömülmeye bayılır.

Başını çok az kontrol edebilir, onu tutarken ensesinden desteklemezseniz, başı geriye doğru rahatsız bir biçimde düşer. Böylesi bir durumda bebeğiniz kendisini düşecekmiş gibi hisseder ve bütün vücudu korkudan sarsılır. Buna sıçrama ya da Moro Refleksi denir. Bebeğinizi kucaklarken, başını olması gerektiği gibi desteklerseniz, kendisini emin ellerde ve güvende hisseder. Bebeğinizin başını asla sallayıp sarsmayınız.

♦ Bebeğinizi alırken bir elinizi ensesine ve başının altına kaydırıp diğer elinizle de poposundan destekleyerek nazikçe kendinize doğru kaldırmalısınız. Ya da bir kolunuzla sırtını ve ensesini destekleyip başını avcunuzun içine yerleştirebilir, diğer elinizle sırtından tutup kaldırabilirsiniz.

♦ Onu taşırken ya bir kolunuzun kavisine yatırıp diğeriyle sırtını ve  poposunu destekleyin ya da bir elinizle başını ve sırtını destekleyerek, başı omzunuzda olacak şekilde nazikçe göğsünüzde tutun. Ku konuda kendinize  güvenmeye başladıktan sonra, henüz  minikken onu tek elle bile taşıyabilirsiniz.

Yeni doğan bebeğinizi nasıl tutmalısınız?

Bu büyük baba, bir elini ensesinin ve başının altına kaydırarak, diğer eliyle de sırtının altından ve poposundan tutarak torununu alıyor ve yavaşça kendisine doğru kaldırıyor. Bebeği karyolasına yatırırken, bir eliyle bebeğin başını desteklediğinden emin olarak, diğeriyle de vücudunun alt kısmını tutuyor.
Çiçeği Burnunda Babalar

Babalar için ebeveyn olmak, annelerin kin den farklı olsa da, onlarınki kadar yoğun ve duygusal bir deneyimdir.

Çiçeği burnunda babalar bebekleri için müthiş bir sorumluluk duygusu ve onu tehlikelerden koruma kaygısının yanı sıra, derin bir şefkat de hissederler. Bazen kendilerini dışlanmış hissedebilir veya bebeğe gösterilen ilgi karşısında kıskançlığa kapılabilirler.

Yeni doğmuş bebekleriyle vakit geçirmeleri, yaptıkları yalnızca onu yatıştırmak, giydirmek, altını değiştirmek, kucaklamak veya okşamak bile Olsa, taze babalar için çok önemlidir. Bu durum onların doğal kaygılarının yatışmasını sağlar, bebekleriyle yakınlık ve içtenlik duymaya başlarlar.


Bebeğinizi giydirmek

Minicik bir bebeği rahatsız etmeden giydirmek resmen sanattır. Fakat çabucak bunun ustası olacaksınız. Acele etmemeye gayret ederek, onunla yatıştırıcı bir tonda konuşun. Siz sakin davranırsanız, o da kendisini rahat hissedecektir.

♦ Bebeğinizi düz bir zemine yaydığınız yumuşak bir havlu üzerine yatırın. Bebeğinizi asla yalnız başına bırakmayın, özellikle de giydirdiğiniz alan yerden yüksekte ise. Kolayca giydirip çıkarabileceğiniz giysileri tercih edin.

♦ Giysisinin yakasını, bebeğinizin başından nazikçe geçirmeden önce, iyice esneterek açın.

♦ Bebeğinizin kolunu giysilere sokmak yerine giysisinin kolunu elinize geçirerek bebeğinizin koluna ulaştıktan sonra, giysiyi geri çekin.

5 Kasım 2012 Pazartesi

Çalışan Anneler İçin Faydalı Bilgiler


Çalışan annelerin ortak sıkıntılarından biri de çocuklarının beslenmesidir.  Çalışan anneler bebeklerine yeterince zaman ayıramadıklarını üzüntüsünü akşam eve gidinceye kadar içlerinde taşır.

Çalışan anne, bütün gün bebeğinden ayrı kalmanın vicdan azabıyla, çocuğuna bazı konularda özellikle de beslenme konusunda oldukça ısrarlı ve stresli davranabiliyor. Gün boyu aile büyükleri ya da bakıcısı tarafından bakımıyla ilgilenilen bebek ise, annesi eve gelince kendini bir yemek savaşının ortasında bulabiliyor.

Eğer çocuğa zorla yemek yedirmeye çalışırsanız bunun kaçınılmaz sonucuna hazırlıklı olmalısınız.

Unutmayın ki “Her zaman bebek kazanır“…

Bebek beslenmesinde en sık yapılan üç hata ise şunlardır:

- Bebek tombul olmalı
- Son lokmaya kadar yemeli
- Sık sık yemeli

Biz biliyoruz ki “Tüm anneler (özellikle de Türk anneler) tombul, gürbüz bebeklere sahip olmak ister. Birbirleriyle de en çok bebeklerinin yemediği, az yediği, iştahsız olduğu üzerine konuşurlar. Özellikle de çalışan anneler eve geldiklerinde bebeklerinin yemek yemesi konusunda ısrarcı davranıp, sürekli olarak yemesiyle uğraşmaktadır. Tüm bunların sonunda da bebekler ya da çocuklar doktora götürülüp, ‘çocuğum kusmaya başladı’ denir”.

Suçluluk duygusu ile karışık sofrada yaşanan bu problemleri, birkaç çözüm önerisi ve bazı pratik püf noktalarını bilerek aşabilirsiniz. Vereceğimiz bilgilerin hepsi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı sayın Dr. Sibel Kılıçaslan tarafından kontrol edilmiş ve onaylanmıştır. İçiniz rahat olsun

Bebek için en iyisi tabi ki “Anne Sütü”:
En baştan başlayalım. Hepimizin de bildiği gibi bebekler için en ideal ve sağlıklı besin anne sütüdür. Doğumdan sonra ilk altı ay boyunca anne sütü bebeğin bütün besinsel ihtiyaçlarını karşılar. Bu nedenle ilk altı ay bebeğe sadece anne sütü verilmelidir. İş yerlerinden bu süre boyunca uzak kalamayacak anneler, pompa kullanarak bebeklerinin onlar evde yokken de sağlıklı beslenmesini sağlayabilirler.

Peki sağılmış anne sütü ne kadar süreyle saklanabilir?
Bu, sütün hangi koşulda saklandığına bağlıdır. Anne sütü; oda sıcaklığında 4-6 saat, buzdolabının alt kısmında 24 saat, derin dondurucuda ise 6 ay güvenle saklanabilir. Bu süreden sonra mutlaka dökülmeli ve bebek için yenisi sağıl malıdır  Bu arada bir hatırlatma, sütü sakladığınız biberonun ucunda emziği olmadan, biberonun özel kapağı ile kapatarak dolaba koymalısınız.

Donmuş süt nasıl eritilir ve ısıtılır?
Donmuş süt öncelikle buzdolabının alt kısmına alınır. Burada buzları eridikten sonra oda ısısına konup 1 saat kadar bekletilir. Ardından sıcak su dolu kapta bekletilerek, bebeğin içebileceği ısıya gelmesi sağlanır.
Önemli Not: Anne sütü ve yemek derin dondurucudan alındıktan sonra asla direk sıcak suya oturtulmaz, proteinler denatüre olur yani çoğunluğu parçalara ayrılır ve etkinliğini yitirir.

ÇALIŞAN ANNENİN İŞTAHSIZ ÇOCUĞU !
Her evde zaman zaman görülen bir sorun olsa da, çocukların iştahsızlığı çalışan anneler için büyük bir sorun olabilir. Bütün gün boyunca annesinden ayrı kalan çocuk, özlemini gidermek için yemek yemeği unutabilir. Bu durumda ilk yapılması gereken iştahsızlığın nedeninin öğrenilmesidir. Çocuğunuzla ilgilenen kişiden çocuğun gün boyunca tükettiği besinlerin miktarlarını ve çeşitlerini not etmesini ve yemek yerken sergilediği davranışları gözlemlemesini isteyin. Elde edeceğiniz bilgiler size sorunun ne olduğuna dair ipuçları verecektir. Gün boyu abur-cubur tüketen, ayaküstü atıştıran, yemeklerden önce şekerli besinler tüketen çocuklar genelde iştahsız olur. Eve geldikten sonra çocuğa önce yemek vermek yerine önce biraz oyun oynamayı onu sakinleştirecek faaliyetler bulmayı deneyin. Siz yemek hazırlarken yanınızda şarkı söyleyebilir, resim yapabilir hatta size yardım bile edebilir. Mesela izin verin salatayı “salata kurutma kabında” o kurutsun. Bu işi birlikte yaparsanız hem kapağın açılıp salatanın etrafa saçılmasını engeller hem de onunla temasta bulunarak onu rahatlatabilirsiniz.

Önce siz doğru beslenin!
Çocukların ilk rol modellerinin sizler olduğunu unutmamalısınız. Çocuklar özellikle beslenme konusunda aile bireylerini örnek alır. Hiç sebze yemeyen, ayaküstü atıştıran ve düzenli beslenmeyen biri iseniz, çocuğunuzdan beslenme konusunda harikalar yaratmasını bekleyemezsiniz. Gün boyunca sizden uzakta kaldığı için akşamları sizi çok dikkatli gözlemleyecek ve yaptıklarınızı yapmaya çalışacak olan çocuğunuzun sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmasını istiyorsanız, başta siz ona örnek olun.

Aile sofraları çalışan anneler için daha önemlidir!
Aile sofraları, tüm gün ailesinden uzak kalan çocukların, aile özlemlerini gidermesi, onlarla sohbet etme imkânı yakalaması ve doğru beslenme alışkanlıkları kazanması açısından son derece önemlidir. Akşam yemeklerinin saatlerinin belli olması ve bütün aile bireyleri ile sofrada yemek yenmesi gerekir. Aile sofraları ile ilgili diğer önemli nokta ise, sofrada tartışmamaya dikkat edilmesidir. Çocukla sofrada yemek ile ilgili yapılacak tartışmalar, onu daha fazla yemeye zorlama ya da başka çocuklarla kıyaslama hem yemeğe, hem de size karşı direnç oluşturmasına neden olur.

Sofraya olan ilgisini çekin…
Akşam eve geldiğinizde çocuğunuzun bütün ilgisi size kayıyor ve yemek ile ilgilenmiyorsa sofraya olan ilgisini çekmeye çalışın. Çocuklar için üretilmiş çatal ve kaşıklar, süslü kağıt peçeteler kullanın. Yemekleri tabağa ilgisini çekecek şekilde yerleştirin. Örneğin meyvelerden bir bebek yapın.

Yemeğin ödül olmadığını unutmayın…
Beslenme, bir ödül değil yaşamımızı devam ettirmemiz için gerekli olan ve hayat kalitemizi etkileyen bir olgudur. Çalışan annelerin çocuklarının beslenmesi ile ilgili en sık yaptığı hata beslenmede ödüllendirmeye gitmek ya da besini ödül olarak görmektir. Çocuğundan uzak kalmanın kimi zaman yarattığı endişe ve suçluluk duygusu annelerin çocuklarına sürekli yiyecek bir şeyler satın almasına veya onları restoranlara götürmeleri ile sonuçlanabilir.
Fakat bu çeşit bir beslenme tarzı çocuğun sağlıksız kilo almasına ve yanlış beslenme alışkanlıkları kazanmasına neden olur. Unutmayın ki, çocuğunuzu mutlu eden en büyük boy cips, en büyük boy menü veya en gösterişli çikolata değil, sizinle kaliteli zaman geçirmesidir.

Mutfağa yeteri kadar vakit ayıramıyorsanız…
Çalışan annelerin bir sorunu da iş yaşamında yaşadığı yoğunluk nedeni ile mutfaklarına yeteri kadar ilgi gösterememeleridir. Fakat işe yarar bir mutfak planı bu sorunu ortadan kaldırır.

Alışveriş listenizi mutfakta göz önünde bir yere asın. Yemek hazırlarken biten ve almanız gereken her ürünü üzerine not edin.
Alışveriş sırasında bir daha ki alışveriş zamanınıza kadar yetecek miktarda ürün satın almaya özen gösterin.
Alışveriş sırasında olası acil durumlar için kullanabileceğiniz donmuş sebze ve balıklardan alın.
Hafta sonu, haftanın ilk günleri için yetecek miktarda yemek yapın. Yemek ısıtmak için ise tüketilecek kadar miktarda alıp, geri kalanını dolaptan çıkarmayın. Bu şekilde yemeği hiç ısıtmadan 2 gün muhafaza edebilecekken, ısıtılmış yemeği 24 saat içinde dökmeniz gerekir.
İşten geç çıktığınızda ve yemek yapmak için süreniz sınırlı olduğunda ızgara et, salata, ayran ve ekmekten oluşan hafif ve hızlı bir menüden yardım alın.
Yemek yapmak için çok geç kaldığınızda menemen, ayran ve ekmekten oluşan bir menü kurtarıcınız olacaktır.
Çocukların ve sizin haftada 2–3 kez balık tüketmesi gerekir. Evde balık yapma şansınız yoksa yemek yapmaya vaktiniz kalmadığı günlerde ailecek dışarıda ızgara balık yemeye gidebilirsiniz ya da sipariş edebilirsiniz. Şimdilerde dondurulmuş balıklar da çocuklar ve aileler tarafından oldukça sık tercih ediliyor. Eğer vaktiniz yoksa bu tip ürünleri rahatlıkla tüketebilirsiniz. Hem çabuk ve hem de çocuklar için oldukça sağlıklı bir öğün olacaktır.
Çocuk henüz aile mutfağındaki yemekleri tüketme yaşına gelmemişse; hafta sonu ona 1 hafta yetecek kadar yemek pişirebilir, kaynatılmış ve iyi kurulanmış kapaklı küçük cam kavanozlara (tek seferde tüketebileceği kadar) doldurup, yemekler soğuduktan sonra derin dondurucuda muhafaza edebilirsiniz. Sabah ilk iş olarak (siz ya da bebekle ilgilenen kişi) dondurucudan 1 adet kavanozu buzdolabının alt rafına koyarak yemeğin sağlıklı bir şekilde eriyip ısıtılmaya hazır hale gelmesini sağlayabilirsiniz.

Emzirme Dönemi


Anne sütü; zamanında doğan, metal depoları anneden yeterli oranda alan her yeni doğan bebeğin normal gelişmesine yetecek besin ögeleri gereksinmesinin tümünü karşılayan, ilk 6 ay tek başına yeterli olan yeni doğan ve süt çocukları için en uygun, doğal bir besindir. Bu nedenle emzirme döneminde beslenme, üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Annenin günlük tükettiği besinlerin çeşit ve miktarı, vücut depo düzeyi, psikolojik durumu gibi etmenler süt miktarını ve kalitesini etkilemektedir. Emzirme dönemi; günlük enerji, alınması gereken sıvı, protein, vitamin, mineral, temel ve eser element ihtiyaçlarının arttığı bir dönemdir. Emziren annenin salgıladığı sütteki enerjinin önemli bir kısmı yediklerinden sağlanır. Buna bağlı olarak bu dönemde annenin kişisel farklılıklarına (kilo, boy, fiziksel aktivite durumu vb) göre enerji ihtiyacı artmaktadır.

Annenin kendi dokularının korunması, sütle bebeğe geçen proteinin bebeğin doku oluşumu için kullanılması amacıyla annenin yeterli ve kaliteli protein tüketmesi gereklidir. Her gün 1 adet yumurta ve 100-150 gr yağsız et (tavuk, balık, hindi vb.) veya 1 porsiyon kuru baklagil yemeği tüketilmesi önerilmektedir. Balık tüketiminin haftada ortalama 2 kez olmasına önem gösterilmelidir.

Emzirme döneminde tüketilen yağ miktarı kadar çeşidi de önemlidir. Anne doymuş (margarin, tereyağı gibi katı) yağlardan kaçınmalı, doymamış (zeytinyağı, kanola, fındık, mısır özü, soya, ay çiçek gibi sıvı) yağları tercih etmelidir. Ayrıca çok fazla yağ içeren (pasta, kaymak, krema, mayonez gibi) besinler tüketmemeli, yemekler ızgara, buğulama, haşlama, buharda ve fırında pişirme yöntemleri ile hazırlanmalıdır.

Emzirme döneminde kalsiyum ihtiyacı artmaktadır. Yeterli kalsiyum alamayan annelerde kemiklerde yumuşama şeklinde beliren osteomalasi sık görülür. Artan kalsiyum ihtiyacının karşılanması amacıyla kalsiyum yönünden zengin olan süt, yoğurt ve peynir belirtilen miktarlarda ve düzenli olarak tüketilmelidir. Bu dönem de kalsiyumdan zenginleştirilmiş süt ve ürünleri de tüketilebilir. Hatta doymuş (kötü) yağ alımını azaltmak adına süt ve türevlerinin yarım yağlı hatta yağsız (light) alternatiflerinin tercih edilmesi daha sağlıklı olacaktır.

Özellikle hamilelik ve emzirme dönemlerinde sık karşılaşılan bir sorun da demir eksikliğidir. Emzirme döneminde vücudun demire olan ihtiyacı artar. Anne sütüyle bebeğe geçen demir bebeğin demir depolarının dolması ve kan yapımında kullanılması açısından önemlidir. Buna bağlı olarak bu dönemde anneler demir içeren besinleri düzenli tüketmelidirler. Et ve et ürünleri, yumurta, yağlı tohumlar, kuru baklagiller, kuru meyveler, demir içeriği yüksek besinlerdir, günlük beslenmede düzenli tüketilmesinde yarar vardır. Ayrıca demirin emilimini azaltan çay, kahve ve gazlı içecekler yemeklerle birlikte içilmemeli, demirin emiliminin artırılması için ise C vitamini içeriği zengin besinler portakal, mandalina, domates, maydanoz, yeşilbiber gibi besinlerle beraber tüketilmelidir.

Emzirme döneminde ihtiyaç duyulan vitaminlerin karşılanması için düzenli ve dengeli beslenilmeli, vitamin ve mineral yönünden zengin olan sebze ve meyveler diyette her öğün olmalıdır. Vitamin tabletleri tek başına insan vücudunun tüm vitamin ve mineral ihtiyacını karşılamaktan uzaktır, dengeli ve yeterli bir beslenme programına ek olarak alınabilirler. Ek vitamin-mineral tabletleri doktora danışılmadan alınmamalıdır.

Emzirme döneminde süt oluşumu sırasında sıvıya ihtiyaç artmaktadır. Artan sıvı ihtiyacının karşılanması amacıyla her gün 10-12 bardak (2.5-3 lt) su içilmelidir. Salam, sosis, sucuk, hazır çorbalar gibi gıda katkı maddesi içeren hazır besinler mümkün olduğu kadar az tüketilmelidir. Çay, kahve yerine ıhlamur, papatya, kuşburnu gibi bitki çayları içilmelidir. Fazla tüketilen çay, kahve ve gazlı içeceklerden bebeğin sütüne geçen kafein bebeğin sağlığını olumsuz yönde etkiler, yemeklerle beraber içildiğinde demir emilimini azaltmaktadır. Ayrıca iyotlu tuz kullanılması son derece önemlidir.

Sigara ve alkol kullanılmamalıdır. Hazır meyve suları ve gazlı içecekler yerine %100 veya taze sıkılmış meyve suları, ayran, limonata, aşırıya kaçmadan bitki ve meyve çayları tercih edilmelidir. Yenilen kuru baklagiller, lahana, turp gibi besinler bazı bebeklerde gaz sıkıntısı yapabilir. Eğer bebekte böyle bir durum gözlemlenirse bu besinlerden uzak durulmalıdır. Ancak herhangi bir sıkıntı yaşanmıyorsa haftada 2 kere kuru baklagil yemeği yenilmelidir.

Hamilelik Deyince Akla İlk Gelen Aşermek


Bazı uzmanlar yiyecek aş ermelerinin ‘vücudun bilgeliğini’ yansıttığına inanır; vücudun ihtiyaç duyduğu besin ögelerinin sinyalini verdiğiniz düşünürler. Bir yiyeceği çok istediğinizde, kendinize gem vurmayın ama ılımlı olmaya gayret edin.

Akşam yemeğinizi yediniz hatta kendinizi Hala tok hissediyorsunuz, evdeki herkes uyuyor ve siz güzel bir film izliyorsunuz. Buraya kadar her şey normal ancak bir anda canınız çikolata çekti. Bütün hafta oldukça sağlıklı beslendiğiniz veya tatlı yemekten kaçındığınız aklınıza geldi ancak bu durum isteğinizde bir değişiklik yaratmadı. Her geçen saniye çikolataya daha çok aş eriyorsunuz  Direnmeniz boşuna, birkaç dakika sonra kendinizi elinizde bir paket çikolatayla televizyon karşısında bulabilirsiniz. Paketin sonuna geldiğinizde suçluluk, pişmanlık duymanız olasıdır.
Bazı uzmanlar yiyecek aş ermelerinin ‘vücudun bilgeliğini’ yansıttığına inanır; vücudun ihtiyaç duyduğu besin ögelerinin sinyalini verdiğiniz düşünürler. Örneğin, çikolata aş ermek  vücudun daha fazla antioksidana ihtiyaç duyması olabilir. Bununla birlikte aslında bir kase dolusu kırmızı üzüm, çikolataya oranla daha yüksek antioksidan sağlar ancak çoğumuz üzüm yerine çikolatayı tercih ederiz.

Psikolojik mi fizyolojik mi?
Aş ermenin psikolojik mi fizyolojik mi olduğuna dair çok uzun zamandır araştırma yapılmakta ancak her iki durumunda etkili olabildiği görülmektedir. Örneğin, küçükken hasta olduğumuzda annemizin yapmış olduğu tavuk suyu çorba bizi iyileştirmeye yeter. Büyüyünce de hasta olduğumuzda psikolojik olarak anne eli değmiş tavuk suyuna çorbanın işe yaracağını düşünürüz. Her yiyeceğe aş erebiliriz ancak genelde bunlar pek de besleyici olmayan yiyeceklerdir ve bu durumlarda psikolojik faktörler muhtemelen fiziksel ihtiyaçlardan daha etkilidir.

Ilımlı olun
Peki kaçamak yapıp kendinizi suçlu hissederseniz ne olur? Çok sıkı diyetler uygulamak veya diyetteyseniz bazı grupları kısıtlamak aş ermenin tavan yapmasına neden olur ve kendinizi kısır bir döngünün içinde bulabilirsiniz. Bazıları başarılı olabilir ancak genelde kaçınma daha da güçlü bir istekle sonlanır. Aş erilen yiyecek ciddi bir sağlık riski oluşturmadığı sürece (yüksek tansiyonu olan birinin tuzlu yiyecekler aş ermesi gibi) bu isteği gidermek ancak bunu ılımlı bir şekilde yapmak daha iyidir. Bazen yüksek kalorili ve yağlı yiyeceklerden minik miktarlarda tüketmek kendinizi kontrol etmenize yardımcı olabilir. Daha sağlıklı bir yaklaşımsa, aş ermeyi sezerek önceden tatmin etmektir. Örneğin bir kadın menstrüasyon öncesi her zaman tatlı aş eriyorsa bunu kan glikoz seviyelerini yükselten nişastalı besin tüketimini artırarak azaltabilir. Doğal şekerler açısından zengin olan meyvelerden tüketmek de tatlı ihtiyacını karşılayabilir.

Eğer çikolata erişemiyorsanız elinizin altında bitter çikolata bulundurun. Bitter çikolatadaki fito kimyasallar, kalp hastalıklarını önleyici etki gösterir. Çikolata paketlerindeki etiketleri okumayı unutmayın, kakao oranı yüksek olanları seçmeye özen gösterin.

Aşırı istekle başa çıkmanın yolları
* Yiyecek aş ermeleri genelde kısa sürelidir. 20 dakika dayanabilirseniz, bu isteğinizin geçtiğini görebilirsiniz.
* Aş erme durumunda diğer alternatiflere yönelin. Cips yerine yağsız patlamış mısır olabilir. Sert ve gevrek bir şeyler mi canınız çekiyor? O zaman meyve kurularını deneyin. Tatlı mı istiyorsunuz? Elmayı fırınlayıp üzerine tarçın eklemeye ne dersiniz?
* Ara öğünlerinizi planlayarak aş ermeleri önleyebilirsiniz, çalışma masanızın çekmecesinde, arabanızda ve çantanızda mutlaka sağlıklı atıştırmalıklar taşıyın.
* Aş ermelerinizi not edin. Örneğin günün hangi saatlerinde yiyeceklere aşeriyor-sunuz, ne kadar uzun sürüyor ve nasıl başa çıkıyorsunuz? Aşermeleriniz hakkında notlar tutmak, ilerideki günler için size ışık tutacaktır ve kontrol edilebilirliği sağlayacaktır.

Bebeğin İhtiyacı Olan Her Şey! Doğum Öncesi ve Sonrası


Bebeğiniz için alışverişe başlarken her gördüğünüzü almak yerine en çok kullanacaklarınızı göz önünde bulundurmalısınız.

Özellikle ilk yıl bebeğiniz çok hızlı büyüyeceğinden bir bakmışsınız ki yıl içinde kıyafetlerinden birçoğunu sadece bir ya da iki kez giymiş, bir daha giydirmek istediğinizde de kıyafetler küçük kalmış. Bu duruma düşmemek için gelin önerilerimize bir göz atın:

Bebeğiniz dünyaya gelmeden önce almanız gereken temel belli başlı kıyafetleri şu şekilde sıralayabiliriz;

Fanila: 
Fanila mutlaka bebeğinizin dolabında olmalı. Göbek bağı düştükten sonra bodyler den de giydirebilirsiniz. Hem bebeğinizin bezini de sabitleyeceği için belki daha rahat kullanabilirsiniz. İlk başta 3’lü paketlerden bir tane bulundurabilirsiniz, memnun kalırsanız ekleme yapmak kolay.

Önlük:
Önlüksüz bir dolap düşünülemez. Hem gündüz hem gece kullanacağınız için yedekli olmak da fayda var.

Eldiven:
 Az ama öz birkaç tane olmalı. Bebekler kendilerini tırmalarlar  bu durum hemen hemen her bebekte görülür. Bunu önlemek için de bebeğinize dilerseniz eldiven giydirebilirsiniz, şart değil tabii ki.Tulum: Anneler özellikle de kış aylarında ise tek parça kıyafetleri bebekleri daha sıcak tuttuğu düşüncesiyle daha çok tercih ederler. Rengarenk tulumlar alabilirsiniz, değişimler esnasında elinizin altında olacak kadar almanız ilk etapta yeterli olur, hediye olarak da çok tercih edildiklerinden fazla almayın.

Çorap patik:
Oldukça kullanışlı olduklarından elinizin altında 2 ya da 3 tane çorap patik olması yeterli olacaktır. Bebeğinizin çoraplarının üzerine giydirebileceğiniz için fazla sayıda almanıza gerek yok, bebeğinizin ayakları çabuk büyüyeceğinden küçük kalma olasılıkları yüksek.

Bere- şapka- yelek:
Bunlar için vazgeçilmez demek hiç de yanlış olmayacaktır. Uykudan uyanan bebeğiniz için yelek oldukça kullanışlıdır, bereyi hem evde hem dışarıda aynı şapka gibi rahatlıkla kullanabilirsiniz. Yaz ve kış hiç fark etmez sadece kışın yün yazın pamuklu olmalarına dikkat etmelisiniz.

Tüm bunların dışında zaman içerisinde mevsimine göre ve ihtiyaçlarınız doğrultusunda bebeğinize birçok kıyafet alacaksınız hiç şüphesiz. Önemli olan kullanışlı olmaları ve bebeğinizin rahat etmesi.

Doğum Lekelerine Evde Yapabileceğiniz Pratik Maske Tarifleri

Bir armudun kabuğunu soyup, yumuşak tarafıyla yavaşça ovarak cildinize masaj yapmanızın lekelere iyi geleceği belirtiliyor.


Doğum Sonrası Çatlaklar İçin Maske 

Badem Yağı, Kakao Yağı, Kayısı yağı, Kantaron Yağı, Zeytin Yağ, Çörek otu Yağı .. Birebir ölçülerle karıştırın. Ve uygulayın.
Not: Doğum çatlakları daha çok ilk 1 yıl içinde tedavi edilmelidir. 

Gebelik sırasında çatlak oluşumunu engellemek için özellikle yemek sonrası karnınıza sürün.

Cilt Çatlakları İçin Maske 

Kakao yağı, Gliserin yağı, Keten yağı birebir oranda karıştır. Çatlayan kuruyan bölgelere uygula…

Badem yağı, Saf Zeytin yağı, Çörek otu yağı birebir oranda karıştır. Çatlayan kuruyan bölgelere uygula…


Kantaron yağı, Kayısı yağı, Melisa yağı birebir oranda karıştır. Çatlayan kuruyan bölgelere uygula…

Gebelikte Yüz Maskesi 

-Sabah akşam, hatmi suyuyla ya da bu bitkinin yaprak ve çiçeği demlenmesiyle yıkayın (bir fincana üç tutam)
-Ak huş ağacı öz suyuyla emdirilerek pamuk ve benzeri şeylerle kompres yapın.
-Geceleri ezilmiş çilekle yerel kompresler de faydalıdır.

Doğum Lekeleri İçin Maske 

Kullanılacak Malzemeler: 
-Bir çay kaşığı tarçın
-Bir çay kaşığı zencefil
-1 yumurta akı

Bir çay kaşığı tarçın, bir çay kaşığı zencefil ve bir yumurta akı temiz bir kapta iyice karıştırılır. Lekeli bölgelere her gün uygulanabilir.


Doğum Sonrası Lekeleri İçin Maske 

Bir çay kaşığı tarçın, bir çay kaşığı zencefil ve bir yumurta akı temiz bir kapta iyice karıştırılır. Lekeli bölgelere her gün uygulanabilir.

Cilt Çatlakları İçin Maske 

Kakao yağı, Gliserin yağı, Keten yağı birebir oranda karıştır. Çatlayan kuruyan bölgelere uygula…
Badem yağı, Saf Zeytin yağı, Çörek otu yağı birebir oranda karıştır. Çatlayan kuruyan bölgelere uygula…

Hamile Hanımların Karın Çatlamasını Önlemek İçin Maske 

Elma Yağı Ve Badem yağını eşit miktarda karıştırıp her gün hafifçe sürün.
Eşit miktarda badem yağı, havuç yağı, buğday özü yağı, kakao yağını karıştırıp üzerine 1 limon kabuğunu rendeleyin. Karışımı vücudunuza uygulayın.
Çilek yağı ve susam yağını eşit miktarda karıştırıp her gün karın bölgesine uygulayın.

4 Kasım 2012 Pazar

Bebeklerde Gaz Sancısının Nedenleri Ve Çözümleri


BEBEKTE GAZ SANCILARI

Gaz sancıları olmasaydı; bebekleri büyütmek, sanırım, çok daha kolay ve keyif verici olurdu. Saatlerce süren, bitip bitip tekrar başlayan, yırtınırcasına ağlayan bebeklerin bu durumuna dayanabilmek, hele hele gencecik, deneyimsiz bir anne için çok zor olsa gerektir. Ancak annelerin unutmaması gereken bir nokta da; bugüne kadar gaz sancısı nedeniyle zarar görmüş bir bebeğin görülmemiş olmasıdır. Burada hemen söylemem gerekir ki; bebeklik dönemindeki ağlamaların hepsinin nedeni de gaz sancıları değildir.

Bunlar ;

  • Açlık 
  • Diş çıkarma 
  • Kulak ağrısı 
  • İshal 
  • Başka sebeplerle oluşan barsak spazmları
  • İdrar yolu enfeksiyonları 
  • Popo (anüs) çevresindeki yara ve çatlaklar 
  • Pişik 
  • Pamukçuk 
  • Gizli veya belirgin fıtıklar 
  • Ağız ve dişeti sorunları 
  • Vücudun herhangi bir yerindeki kırıklar 
  • Bazı sinirsel hastalıklara eşlik eden ağlama tipleri... 
  • Bunları ayırt etmek için mutlaka çocuk hekiminize danışmanız gereklidir. 


Gaz sancıları;
zarar verici olmayan, belli bir süre ile sınırlı fizyolojik bir olay olduğuna göre belirgin bir tedavisinin olması da beklenemez. Bu durumda kesin tedavi etmekten çok gazı azaltıcı bir takım önlemler ve davranış biçimleri içine girmemiz gerekmektedir:

Öncelikle bebeğin gaz sancısı dışındaki herhangi bir sebepten dolayı ağlamadığını tespit etmemiz gereklidir. En çok karıştığı durum olan açlık'tan ağlayıp ağlamadığını saptamak kolaydır. Anne sütünü verdiğinizde susuyorsa sebep açlıktır. Yok eğer susmuyorsa her ağladığında inatla anne sütü veya mama veriliyorsa, sırf bu yüzden gaz sancısı daha da artabilir. Sık sık ve düzensiz beslenen çocukların gaz sancıları daha da artabilir. Hele hele erken dönemde başlanan ek gıdalar bu tabloyu iyice dramatikleştirir.

Bebeklere şekerli su verilmesi, emziklerin bala veya pekmeze batırılarak verilmesi, çok erken aylarda nişastalı gıdalara başlanması, meyva ve meyva sularının gereğinden çok verilmesi veya meyvaların olgunlaşmamış olması da gazı artırır.

Gereğinden fazla su içirilen veya tam tersi yeterince su verilmeyen bebeklerde de gaz fazla olur.

Uzun süre açıkta kalan yiyecekler (özellikle süt ve sütlü yiyecekler), iyi temizlenmemiş şişe-kaşık ve emzikler, uzun süre kapağı kapatılmamış şuruplar (vitaminler, antibiyotikler, ateş düşürücü-ağrı kesiciler) de basit mikrobik kirlenmeler nedeniyle gaz yapabilirler.

Altının uzun süre ıslak bırakılması, bulunduğu ortamın aşırı sıcak veya soğuk olması, uzun süre aynı konumda yatırılması da gazı artırabilir.

Bebeğin kundaklanması, hareket kaabiliyetini sınırlayan kuşaklarla sarılması da gazı artırabilir.

Annenin beslenmesinin gaz oluşumundaki rolü sanıldığı kadar belirgin değildir.

Anne ve babanın sakin, hoşgörülü ve sevecen olması çok önemlidir.

GAZLI BEBEKTE NELER YAPILABİLİR? 


  • Anne ve babanın sakin olması, bebeğe şefkatle ve güvenle yaklaşması 
  • Aşırı sıcak veya soğuk ortam oluşturulmamalı, 
  • Dar ve sıkıcı veya üst üste giysiler giydirilmemeli, 
  • Besinler hazırlanırken hijyen (temizlik) kurallarına uyulmalı, 
  • Bebekler hep aynı pozisyonda yatırılmamalı, yan olarak veya karın üstü yatırılmalı (karın üstü yatırılırken bir kişinin bebeğin yanından ayrılmaması gerekiyor), 
  • Karnına ve ayaklarına ılık bezler konulmalı, 
  • Her beslenmeden sonra en az yarım saat ve en az iki kere "Gark" edene kadar gazı çıkartılmalı, 
  • Bebeğe okşayarak ve severek güzel sözler söylenmeli, 
  • Sinirsiz olduğu bir zamanda bebeğe uygun masaj yapılmalı, 
  • Gereğinden fazla emdirilmemeli, gereksiz yere ek besinler verilmemeli, 
  • Rezene çayı ve anason verilebilir. 
  • Doktorunuza görünmeli ve onun önerilerine uymalısınız