bebek bakımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bebek bakımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Aralık 2012 Pazar

Zeytin Yağlı Türlü Yemeği Tarifi


Zeytin Yağlı Türlü Yemeği Tarifi

Malzemeler;

  • 2 patlıcan
  • 2 patates
  • 2 kabak
  • 1 soğan
  • 2 diş sarımsak
  • 2 sivri biber
  • 1 domates
  • 1 kaşık salça
  • yarım çay bardağı zeytinyağ
  • karabiber, kimyon, tuz



patlıcan, patates, kabak, soğan, domates ve biberi doğrayın yağ içinde soğanı kavurun, üzerine sarımsak ve biberi katın kavurun ardından salçayı katın kavurun, üzerine domatesi ekleyip kavurun. patlıcan, patates ve kabakları da ekleyip karıştırın. üzerine 2 bardak sıcak su, karabiber, kimyon ve tuzu ekleyin tuzunu ayarlayın, kapağı kapatın. ağır ateşte patatesler yumuşayıncaya kadar pişirin.


Zeytin yağlı türlü yemeği tarifi hazır. Afiyet olsun.

7 Kasım 2012 Çarşamba

Bebek Yapmaya Karar Vermeden Önce Mutlaka Araştırma Yapın





Bebek yapmanın zamanı geldiğini düşünüyor ve bunun için planlamalar yapmaya başladığınız anda buradan bazı tüyolar alabilirsiniz.

Günümüz kadınları iyi bir yaşam sürdürebilmek, kariyer yapmak, ekonomik özgürlüğünü sağlamak gibi nedenlerden dolayı anne olmayı ertelemektedirler.Çiftler hayatın her alanında olduğu gibi bebek sahibi olma konusunda da plan yapmak zorunda kalıyorlar.


Bebek sahibi olma ve annelik duygusunu yaşama zamanını geldiğinin düşünen çiftler mutlaka;

  • kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarından yardım ve destek almalıdırlar
  • sağlık açısından hiçbir sorun olmamasına rağmen gebelik gerçekleşememektedir
  • Yumurtlama zamanı tutturulamıyor ya da 
  • farkında olmadan hamileliği engelleyici hatalar yapılabilmektedir.


Çiftler hem maddi ve hem manevi açıdan kendini hazır hissettiklerinde uzman bir hekim desteği ile hamilik sürecine ilk adımları atmalıdırlar.

Uzmanlar bebek sahibi olmayı düşünen çiftlere; bebek yapmayı gerçekten kendilerini hazır hissetmelerini, onun sorumluluklarına hazırlıkta olmaları konusunda özellikle bilgilendiriyorlar.

Bir Kadın Hamileliğe Kaç ay Önceden hazırlanmalı : 

Uzmanlar bebek sahibi olmayı planlayan anne adaylarının; doğum kontrol hapı kullanıyorlar ise en az üç(3) ay önceden kesmelerini ve aynı zaman da kontrollü cinsel ilişki öneriyorlar. Anne adayları aynı zamanda hamilik döneminden üç(3) ay öncesinden FOLİK ASİT kullanımına başlamalı gebeliğin ilk üç (3) ayında devam edecek şekilde kullanımını sağlamalıdırlar. Böylece bebeğin sinir sisteminde olası bir problem olma ihtimalini \%80 oranında azaltmayı başarabilirler. Uzmanlar, anne adayında sinir sistemi ile ilgili bir sağlık problemi var ise FOLİK ASİT kullanma oranının biraz daha yüksek tutulması gerektiğini belirtiyorlar. Örneğin sağlıklı bir anne adayında oran 0,4mg iken sağlık problemi yaşamış anne adayında bu oran 4 mg olarak kullanılmasını tavsiye ediliyor. İlk bebeği bu şekilde doğan anne adaylarının diğer bebekte de aynı sağlık sorunu ile karşılaşma olasılığı ilk bebeğine göre \%5 daha fazladır.

Her anne adayı için sağlıklı bir gebelik öncesi ve gebelik süresi süreci geçirmeleri hem annenin sağlığı hem de bebeğin sağlığı için uzman hekim desteği almaları mutlaka gereklidir.


Yumurtlama dönemini faktörü

Yumurtlama döneminin hamile kalmak için en önemli faktörlerden biri olduğunu belirten uzmanlar,özellikle planlı bir hamilelik düşünen bayanların bu günlere dikkat etmeleri gerektiğini belirtiyorlar. Adet kanamaları 28 günde bir , düzenli geçiren kadınlar için yumurtlama tarihi adet başlangıcından 14 gün sonradır. Kadının en fertil (gebeliğe en elverişli) günleri yumurtlamanın olduğu gün ve bundan önceki üç gündür.

Vücut ısınızı kontrol ederek de yumurtlama zamanınızı tespit edebilirsiniz.Normal vücut ısınız yumurtlamadan 24 saat önce yarım derece düşer , yumurtladıktan sonra tekrar normale döner. Yalnız dikkat etmeniz gereken bir nokta var vücut ısısı hastalıklar yüzünden de düşebilir. Bu yüzden sadece bu tekniğe güvenmekten kaçının.


Hamileliğe hazırlık için neler yapmalı :

Bebek sahibi olmaya karar veren anne adayları ilk olarak Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanına muayene olmalıdır. Jinekolojik muayene ile beraber smear testi mutlaka yapılmalıdır.(Smear testi rahim ağzı enfeksiyonu ve rahim kanserlerinin tespiti için yapılmaktadır.) Hamilelik öncesi anne adayına doktorunun gözetimi altında anemi (kansızlık), enfeksiyon hastalıklarının taraması, Hepatit B,C, HIV ve kızamıkçık testlerinin yapılması gerekmektedir. Anne adayında anemi (kansızlık), kızamıkçık testlerinin sonuçlarına anemisi (kansızlık) seviyesi düşük ise hamilelik öncesi normal seviyeye getirilmeli, kızamıkçık bağışıklığı yok ise kızamıkçık aşısı yapılmalıdır. Hamilelik döneminden altı(6) ay öncesinden planlanmalı, hamilelik sürecinde kızamıkçık geçirildiği takdirde bebekte ağır sakatlıklara yol açabilir. Uzmanlar bu durumda gebelik sürecinin sonlandırılması gerektiğini belirtmektedirler.

Bebek sahibi olmak isteyen anne adayları sağlıklı bir hamilelik süreci geçirmeleri için sigara, alkol gibi alışkanlıkları bırakmalı, ağır ve stresli iş ortamlarından uzaklaşmalıdırlar.


Planlı Gebelik İçin Doğal Yolları Deneyebilirsiniz

Hamilelikten korunmak sızın  bir yıl süreyle düzenli bir cinsel yaşama rağmen hamile kalınamaması durumunda kısırlıktan (infertilite) söz edilebilir. Bu süre içerisinde hamile kalmak için doğal yollara başvurabilirsiniz. Amerika da özellikle kısırlık yaşayan (infertil) hastalar düşünülerek, doğal yolla hamile kalmaya yardımcı olması amacıyla üretilmiş olan Preseed jel , artık TC. Sağlık Bakanlığı izini ile ülkemizde de bulunmaktadır. Bu jel, içerdiği doğal ARABİNOGALAKTAN bitki şekeri sayesinde spermlere zarar vermeyip, sperm hücrelerine antioksidan desteği sağlayarak güçlendirip, spermlerin yumurtaya doğru olan yolculuğunda önemli ölçüde fayda sağlayarak, doğal yolla hamile kalınmasına yardımcı olan bir üründür. Ürün kadının üreme sisteminde, spermlerin için en uygun ortamı sağlamaktadır. Üretkenlikle ilgili ciddi problemi olmayan çiftler, cinsel ilişki sırasında 6 ay kadar bu ürünü kullanmalarını tavsiye edilmektedir. Çünkü, bu ürün Dünyada ve Türkiye de doğal yolla hamile kalmayı desteklemede güvenle kullanılan tek üründür.Tüp bebek tedavisine geçmeden mutlaka denemelisiniz.

Hamileyken Sigarayı Bırakmanızın Bebeğiniz İçin Önemi



 Sigaranın hamilelikteki etkileri nelerdir?Hamilelik sırasında sigara içtiğinizde bebeğinize giden ve büyümesi için gereksinim duyduğu kan, oksijen ve besin maddelerinde azalmaya neden olursunuz.

Sigara içmeniz durumunda bebeğinizin düşük doğum ağırlığı ile doğma riskini yaklaşık 2 kat arttırırsınız. 1998 yılında ABD'de hamilelikleri süresince sigara kullanan annelerden doğan bebeklerin \\%12'si düşük doğum ağrılığı ile dünyaya gelmiştir.

Yaşına göre düşük doğum ağrılıklı dünyaya gelen bebekler doğum sonrası bazı sağlık problemleri açısından yüksek risk taşırlar. Bunların en önemlileri serabral palsi (felç), zeka geriliği ve hatta ölüm riskidir.

Öte yandan sigara içilmesi erken doğum riskini de \\%30 oranında arttırır. Bununla birlikte gebeliğin 16. haftasında sigarayı bırakan bir anne adayının bebeğinin düşük doğum ağrılıklı olma riski hiç sigara kullanmayan bir anne adayı ile aynı düzeye iner. Yani sigarayı bırakmak için hiçbir zaman geç değildir.

Erken doğum riskinin yanı sıra sigara bazı doğumsal anomalilerin görülme riskini de arttırmaktadır. Yeni yapılan bir çalışmada hamileliğin ilk 3 ayı boyunca sigara içen kadınların bebeklerinde daha fazla yarık damağa rastlandığı bildirilmiştir.

Sigaranın hamilelikteki olumsuz etkileri bunlarla sınırlı değildir. Hamilelikte ortaya çıkabilen bazı problemler sigara içen kadınlarda daha fazla görülür. Örneğin sigara içen kadınların düşük yapma olasılığı içmeyenlere göre daha fazladır. Benzer şekilde plasenta previa ya da plasentanın erken ayrılması durumu da sigara kullanan kadınlarda 2 kat fazla karşılaşılan bir durumdur. Plasentanın erken ayrılması durumunda hem anne adayının hem de bebeğin hayatı ciddi oranda tehlikeye girer.

Sigaranın gebelikteki belki de en korkutucu etkisi ölüm doğum riskinde yarattığı artıştır. Hamilelikleri süresince sigara içen kadınların bebeklerinin herhangi bir dönemde anne karnında hayatını kaybetme şansı sigara içmeyenlere göre çok daha fazladır.

Doğum sonrası etkileri
Sigara ve tütün ürünlerinin olumsuz etkileri sadece hamilelik ile sınırlı değildir. Hamileliğiniz boyunca sigara içmiş, ve herhangi bir sorun yaşamadan bebeğinizi dünyaya getirmiş olmanız bundan sonra sorun yaşamayacağımızın garantisi değildir çünkü hamileliği süresince sigara içen kadınlardan doğan bebeklerde "ani bebek ölümü sendromu" görülme riski yaklaşık 2 kat artmaktadır. Ani bebek ölümü sendromu bulunabilen herhangi bir neden olmaksızın bebeğin hayatını kaybetmesidir.Doğum sonrası bebeğin bulunduğu ortamda sigara içilmesi de ani bebek ölümü sendromu riskini arttırmakla birlikte bebeğin sigara dumanına anne karnındayken maruz kalması daha büyük risk yaratmaktadır.

Ani ölüm dışında bu bebeklerde doğum sonrası astım gibi bazı kronik sağlık problemlerine de daha fazla rastlanmaktadır. Anneleri hamilelikleri süresince sigara içen çocukların okul performansları da yaşıtlarına göre daha düşük olmaktadır. Bu çocuklarda matematik başta olmak üzere öğrenme bozuklukları izlenmektedir.Yine benzer şekilde bu çocuklarda davranış bozuklukları ve anti sosyal davranışlara da daha sık rastlanmaktadır.

Sigaranın etkilerini özetleyecek olursak

  •     Sigara düşük riskini arttırır
  •     Sigara yarık damak gibi bazı doğumsal anomalilerin görülme riskini arttırır.
  •     Sigara erken doğum riskini arttır
  •     Sigara plasenta previa ve abrubtio plasenta riskini arttırır.
  •     Sigara düşük doğum ağrılığı görülme oranlarını \\%30 arttırır
  •     Sigara anne karnında bebek ölüm riskini arttırır.
  •     Sigara çocukta ileri dönemlerde astım ve benzeri kronik hastalıkların görülme riskini arttırır
  •     Sigara çocuğun ileri ki yaşamında öğrenme yeteneğinde azalmaya neden olur.
  •     Sigara çocuğun hiper aktif olmasına neden olabilir.
  •     Sigara çocukta davranış bozukluğu görülme riskini arttırır.
  •     Sigara çocuğunuzun da ileride sigara bağımlısı olma riskini arttırır.


Yapılan çalışmalar günde içilen sigara sayısı ile risk arasında doğru bir ilişki olduğunu göstermektedir. Yani na kadar çok sigara içerseniz yukarıdaki problemlerle karşılaşma riskiniz o kadar artmaktadır. Ancak bir günde içtiğiniz sigara sayısını azaltmanız riski azaltmakla birlikte tamamen bırakmadığınız sürece sıfıra indirmez. Sigara kullanımının güvenli bir sayısı yoktur. Günde 3-5 tane sigaranın zararı olmaz demek mümkün değildir ancak doğal olarak karşı karşıya kalacağınız risk daha az olacaktır. İdeal olan hamile kalmadan önce sigaraya veda etmektir.

İşte hamileyken sigarayı bırakmanız için 10 neden

  • Sigarayı bıraktığınızda bebeğiniz de bırakmış olacaktır
  • Bebeğiniz doğduğunda yaklaşık 200 gram daha ağır olacaktır
  • Bebeğinizin doğum sonrası hastanede kalış süresi daha kısalacaktır
  • Hamileliğiniz daha rahat geçecektir.
  • Hamileliğiniz daha sağlıklı geçecektir.
  • Bebeğinizin karnınızda ya da doğumdan sonra ölme riski azalacaktır
  • Doğum sonrası bebeğinizde astım ve alerji gibi hastalıkların görülme riski azalacaktır.
  • Sütünüz daha sağlıklı olacaktır
  • Hastalık riskiniz azalacağından çocuğunuzun büyümesini daha keyifli izleyebileceksiniz
  • Sigaraya vereceğiniz parayı bebeğiniz için harcaya bileceksiniz.


*********************************************************************************


Sigara kullanımının gebelikte düşüklere sebep olabileceği gibi fetusun sağlığını ciddi olarak tehlikeye sokuyor. 

Gebelikte sigara kullanımının tansiyon yükselmesi ve diyabetten bile daha tehlikeli olduğu belirtilmektedir, "Çünkü onların tedavi şansı vardır, ama sigaranın tehlikelerinden bebeği korumanın bir yolu yoktur" dedi. "Aslında bebeğinize sigarayı bırakarak çok büyük bir hediye verebilirsiniz" , yapılan birçok çalışmada, sigara kullanımının gebelikte düşüklere sebep olabileceği ve fetusun sağlığını ciddi olarak tehlikeye sokacağını ifade etti.

Pasif içiciliğin de sigara içmekle eşit tehlikede olduğunun bilmelisiniz ve baba adayının evde aşırı sigara içmesinin de gebelik kaybına yol açabileceğini ifade ederek baba adayını da uyarmalısınız. 

"Gebelikte sigara kullanımının gebelik sırasında zararlı etkileri arasında bebeğin su kesesinin erken açılması, bebeğin eşinin; yani plasentanın yanlış yerleşmesi, erken ayrılması, dış gebelik, gebelikte gelişen hipertansiyon gibi hayatı tahdit eden birçok ciddi problem de bulunmaktadır.

Gebelikte sigara kullanımının doğumdan sonraki etkileri arasında, düşük doğum ağrılığı olan daha zayıf bebeklere 2 kat fazla rastlanır. Gebelikte sigara kullanımını sürdüren annelerin bebeklerinde, beşik ölümü ya da ani bebek ölümü sendromu daha yüksek oranda görülür. Yine araştırmalar sigara içen annelerin bebeklerinin daha huzursuz olduğunu göstermektedir."

"Gebelikte sigara kullanımı, bebeğin beynini de etkilemektedir" Sigara dumanının dört binden fazla kimyasal içerdiğini ve bunların içinde kurşun, siyanür ve 60 a yakın kanser yapıcı kimyasalın da bulunduğunu vurgulayarak,
 "Sigara içtiğinizde sizin kanınıza geçen bu kimyasallar, bebeğinizin dolaşımına da geçmektedir.
Nikotin ve karbonmonoksit, bebeğin oksijen almasını zorlaştırarak, bebeğin başına gelen tüm kötü şeylerden sorumlu tutulmaktadır"

"Sigara, ölü bebekler, erken doğumlar, kalp başta olmak üzere doğumsal yapısal anomalilerden de sorumlu tutulmaktadır. Gebelikte içilen her bir sigara, karnınızdaki bebeğe ve size artmış risk olarak geri dönmektedir.

Bu annelerin bebeklerinin, akciğerleri daha az gelişmiştir ve bu bebeklerde ileride astım ve akciğer problemleri gelişme olasılığı daha fazladır. Gebelikte sigara kullanımı, bebeğin beynini de etkilemektedir ve aslında bebeğe ömür boyu zararlar vermektedir.

Günde 3-5 tane sigaranın zararı olmaz demek mümkün değildir, ancak daha az sigara içtiğinizde doğal olarak karşı karşıya kalacağınız risk daha az olacaktır. İdeal olan, hamile kalmadan önce sigaraya veda etmektir." Bebeği bekleyen tehlikelerin bilinmesi halinde bile sigarayı bırakmanın kolay olmadığını, bu yüzden de profesyonel destek alınması gerektiğini söyleyebiliriz.


*******************************************************************************


Bu noktada anne-babaların çok daha dikkatli olması gerekiyor. Sadece kendilerine değil “canım” dedikleri çocuklarına da zarar veriyorlar. Sigara hamilelik döneminde başlayarak çocuklara ciddi zarar veriyor. İşte sigara ve zararları:

Hamilelik dönemindeki sigaranın etkileri

•    Erken doğum eylemine neden olur.
•    Sigara bebeğe giden kandaki oksijen ve besin maddelerinde azalmaya neden olarak, anne karnında
 bebeğin gelişiminin geri kalmasına neden olmasıdır.
•    Bebeğin anne rahminde ani ölümüne neden olabilir.
•    Tansiyon yükselmesi, idrarda protein çıkması, vücutta aşırı ödem, görme bulanıklığı ile giden gebelik zehirlenmesi tablosunu yaratabilir. Anne ve bebek hayatı için risk söz konusudur.
•    Doğum sonrası bebeğin solunum sıkıntısı olabilir. Prematüre dediğimiz erken doğan bebeklerde akciğerlerin gelişmemesi sonucu ölümcül olabilen solunum sıkıntısı sigara içilen gebeliklerde daha sık gözlenmektedir.
•     Loğusalık döneminde süt miktarının azalmasına neden olmaktadır.
•     Yine loğusalık döneminde sütün C vitamini seviyesinde ve besleyici etkisinin azalmasında rol oynamaktadır.


Doğum sonrası etkileri

•    Doğum sonrası sigara dumanına maruz kalan bebeklerde SIDS ( ani bebek ölümü sendromu ) görülebilme riski daha yüksektir.
•    Sigara dumanına maruz kalan çocuklarda kulak enfeksiyonları ve astım gelişme riski daha fazladır.
•    Küçük yaşta sigara dumanına maruz kalan çocukların, yaşamlarının ileri ki yıllarında kalp rahatsızlığı ve akciğer kanseri gibi ciddi hastalılara yakalanma riskleri daha çoktur.
•    Annesi veya babası sigara içen bebeklerde kolik görülme sıklığı daha yüksektir.
•    Sigara içilen ortamlarda büyüyen çocukların, solunum yolu enfeksiyonları ve alerjik kökenli rahatsızlıklar sebebiyle doktora gitme sıklıkları daha fazladır.

Bırakmanız için öneriler

1- KARAR VERİN:
Sigarayı bıraktıktan sonra karşılaşabileceğiniz sorunların sizi korkutmasına izin vermeyin. Sizin için geçerli olan sebepleri bulun ve bu kararı vermekte gecikmeyin.

2- BİR TARİH BELİRLEYİN:
Sigarayı yardımsız bırakmaya karar verdiyseniz, bunu yapmak için bir tarih belirleyin. Bu tarihi yakınlarınıza duyurun ve bu konuda size destek vermelerini isteyin.Sigarayı bırakmaya karar verdiğiniz tarih geldiğinde,kesinlikle yeni bir tarihe ertelemeyin.

3- DOĞRU BESLENME:
Sigarayı bırakan kişinin tat ve koku alma duyuları daha iyi çalışmaya başlar. Bu yüzden öğünlerde yenen miktar artış gösterebilir. Yediğiniz miktarı kontrol altında tutmaya özen gösterin.

4- YETERLİ UYKU VE EGZERSİZ:
Yeterince uyumaya ve dinlenmeye dikkat edin. Düzenli olarak ve kolayca uygulayabileceğiniz bir egzersiz programına başlayın. (Günlük veya gün aşırı yaklaşık bir saat yürüyüş)

5- KENDİNİZİ OYALAYIN:
Canınız aşırı derecede sigara içmek istediğinde, başka bir aktivite ile meşgul olun. Yudum yudum su için. Derin ve yavaş nefes alarak rahatlamaya çalışın. Kuru yemiş, şeker gibi gıdalara yönelerek sigaradan uzak durmaya çalışmayın.

6- HOBİLER EDİNİN:
Günlük hayatın getirdiği stresi azaltmak için hobi edinmek gibi yeni alternatifler yaratın. (Egzersiz, spor vb.) Sigarayı bırakan kişilerin ortak özelliği, sigara içmenin yerine keyif aldıkları başka bir aktivite koyabilmeleridir.

7- UZMANA DANIŞIN:
Eğer, sigarayı bırakmak için yardıma ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız, örneğin ‘nikotin yoksunluk belirtileri’ denilen gerginlik, konsantrasyon güçlüğü, asabiyet, çöküntü, huzursuzluk gibi sorunları yoğun yaşıyorsanız, yenilgiyi kabul etmeden mutlaka bize danışın.

8- ÇEVRENİZDEN YARDIM İSTEYİN:
Sigarayı bırakmaya çalışanların, eşi ya da yakın bir arkadaşının desteğini alması çok önemlidir.
Eğer eşiniz ya da yakın arkadaşınız da tiryaki ise ve sigarayı bırakmak istemiyorsa, en azından bir süre yanınızda sigara içmeyerek ve sizin ulaşabileceğiniz yerlerde sigara bulundurmayarak size destek olmalıdır.

9- AZALTARAK BIRAKMAYIN:
Sigarayı azaltarak bırakmaya çalışmak, süreci başarısızlıkla sonuçlandırır.
Sigarayı bıraktığınızda, “Bir nefesten bir şey olmaz” düşüncesinden uzaklaşın. Tek nefes sigara içmek bile sizi sigara tiryakiliğine geri götürür.

10- SİGARAYI ÇAĞRIŞTIRAN HER ŞEYİ ORTADAN KALDIRIN:
Evinizdeki ve iş yerinizdeki bütün sigaralardan kurtulun. Çakmak, kül tablası, kibrit gibi sigara ile ilgili tüm eşyaları çöpe atın. Unutmayın, artık bu eşyalar size hiç lazım olmayacak. Sigarayı bırakmak için geçerli olan sebepleri tekrar hatırlayın. Sigara içilen ortamlardan ve içen insanlardan uzak durun.

11- SİGARA İÇME İSTEĞİ YOĞUNLAŞTIĞINDA DİKKAT!
Aklınız sigaraya takıldığında, o anda yapmakta olduğunuz işi bırakıp ortamdan kısa süre uzaklaşın.Örneğin kısa bir yürüyüş yapın ya da yapmanız gereken başka bir işe yönelin. Bu yoğun isteğin kısa sürdüğünü ve araya başka bir aktivite koyduğunuzda, azaldığını göreceksiniz.





6 Kasım 2012 Salı

Bebeğinizin Biberon Temizliği ve Maması


Biberon Temizliği ve Mama Hazırlanması

Biberonda mama hazırlarken her zaman üreticinin talimatlarına uyun. Toz mama ve su oranı bebeğinize en uygun besleyicilik düzeyinde olabilmesi için dikkatle hesaplanmıştır. Bir veya bir grup biberonu aynı anda hazırlayabilirsiniz. Önceden hazırlamış olduğunuz mamayı kullanacağınız zamana kadar buzdolabında tutabilirsiniz (24 saat sonra Hala tüketilmemiş ise atın).

♦ İhtiyacınız olan her şeyi bir arada tutun: Bunlar, biberonlar, emzik ve kapaklar, plastik bir bıçak, hazır mama kutusundan çıkan ölçek, huni, sürahi gibi eşyalar olabilir.

♦ Yeni kaynatılıp soğutulmuş su kullanın (Biberon veya biberon grubunu hazırlarken her defasında su kaynatasını yeniden doldurun). Doğru su miktarını sterilize etmiş olduğunuz biberonun içine koyun.

♦ Kutudan çıkan ölçeği belirtilen miktarda hazır mama tozuyla silme doldurabilmek için bir bıçak yardımıyla sıyırın.

♦ Hazır mama tozunu suya ekleyin.

♦ Biberonun emziğini takın ve mama tozu suyun içinde tamamen çözülünceye kadar çalkalayın. Hazırlandığı zaman Hala sıcak olduğu durumlarda, buzdolabının içinde gerilere doğru (kapağa değil) yerleştirerek çabucak ısıtın.


Biberon Temizliği

Bebeğinizin hasta olmasını önlemek için, süt kalıntılarının oluşturabileceği bakterileri yok etmek üzere, biberonları kullandıktan sonra, her defasında yıkayıp dezenfekte etmelisiniz. Suyla çalkaladıktan sonra, biberonları ve biberon emziklerini ayrı ayrı yıkayınız. Biberonun içinde süt kalıntısı olmadığından emin olabilmek için, yıkarken fırça kullanınız. Emziği ters çevirerek tıkalı olup olmadığını kontrol ediniz. Temiz suyla tekrar duruladıktan sonra, şişeyi ve emziği aşağıdaki yöntemlerden birini kullanarak dezenfekte ediniz:


Biberonla Beslenme

Bebeğinizi herhangi bir sebeple anne sütüyle besle yemediğiniz için biberon kullanmak zorundaysanız günümüzün hazır mamalarının anne sütüne olabildiğince yakın üretildiğini bilmeniz sizi rahatlatacaktır. Bir düzen kurar ve güvenliği aklınızdan çıkarmazsanız, bebeğinizi biberonla beslemek de en az emzirmek kadar keyifli bir deneyim haline gelecektir. Bebeğinizi biberonla besleme bebek bakımı nın en önemli adımlarındandır.
Sevgiyle Beslenme

Bebeğiniz biberonun dan beslenirken, onu kucağınızda tutup gözlerinin içine bakarak, ona sakinleştirici sözler söylemeniz, birbirinize yakınlaşıp bağlanmanıza yardımcı olur.
Biberonla beslenmeyi sevgiyi yaşamak için bir fırsata dönüştürün:

♦ Yakın olun. Bebeğinizi biberonla beslerken, tişörtünüzü açarak ya da yukarı kaldırarak onu göğsünüzün yakınında tutarsanız, kurduğunuz bu tensel temastan keyif alabilirsiniz.

♦ Onu ağzına dayanmış bir biberonla asla yalnız bırakmayın. Böyle bir davranış bebeğinizin boğulmasına sebep olabilir. Ayrıca bebeğiniz, beslenmeye ihtiyaç duyduğu kadar, sizin şefkatinize de ihtiyaç duyar.

♦ Doyduğu zaman durmasını bilin. Bebeğiniz ne zaman duracağını bilir. Onu biberonunu bitirmeye zorlamayın.
Biberonla besleme teknikleri

♦ Sütü bebeğinize vermeden önce ısıtın. Biberonu sıcak musluk suyu altında tutabilir ya da sıcak su dolu bir tasa oturtabilirsiniz. Mikrodalga fırın kullanmayın. Isıttığınız mamadan birkaç damla bileğinizin içine damlatarak, çok sıcak değil ama ılık olduğunu kontrol edin.

♦ Biberonu, emziği sütle dolacak şekilde eğik tutun ki, bebeğiniz hava yutmasın.

♦ Bebeğinizi kollarınızda hafifçe eğik tutun. Eğer düz yatarsa, sütü yutmakta zorlanabilir veya tıkanabilir.

♦ Doyduğu zaman onu kaldırın. Yuttuğu havayı çıkarabilmesine yardımcı olmak için, omzunuza kovarak veya kucağınıza oturtarak sırtına tatlı tatlı vurun.,
Onu günde kaç kez beslemeli?

Bebeğinizi ister emzirin ister biberonla besleyin, yapmanız gereken her aç göründüğünde ona memenizi ya da biberonu sunmak ve kaç kez yediğini dert etmemektir. Hazır mamayla beslenen bebek, anne sütüyle beslenen bebekten daha uzun süre tok kalacaktır.

Onu her üç-dört saatte bir besleyebilirsiniz. Yine de bazı bebekler, daha az miktarda ama daha sık beslenmek de isteyebilirler.


Kendi sütünüz

Bebek doğduktan sonra birkaç gün için dahi olsa sadece anne sütü ile  beslemek bile, ona iyi bir başlangıç yapma imkanı sağlar. Vücudunuzun ürettiği ilk süt  olan “kolostrum”u alan
bebeğiniz, hayatının ilk 72 saati  boyunca onu enfeksiyonlara karşı koruyacak olan önemli besinlerle donatılmıştır.

Emzir seniz de, emzir-meseniz de doğum yaptıktan iki-üç gün sonra göğüsleriniz sütle dolar. Bu durum sizi rahatsız edebilir ama, kalıcı değildir. Eğer emzirmez-seniz sütünüz birkaç gün içinde kesilir.

Bu süre içinde rahatsızlığınızı azaltmak için yapabilecekleriniz şunlardır:

♦ sıcak duş alabilir veya göğüslerinizi sıcak suyla ıslata bilirsiniz.
♦ basıncı azaltmak için göğüslerinizi sıkarak birkaç damla süt çıkarabilirsiniz.
♦ göğüslerinizin üzerine buz torbası kovabilirsiniz.
♦ üzerinize tam uyan destekleyici bir sutyen giyebilirsiniz.


Meme ve biberon

Sütünüz düzenli olarak geliyorsa ve bulunduğunuz koşullar uygunsa biberon kullanmak yerine kendi göğsünüzden emzirmeyi tercih edin. Bu aranızda güçlü bir bağ kurulmasını sağlayacaktır. Bazı anneler zorunlu kaldıkları için bebeklerini hazır mamayla tanıştırmayı isteyebilirler. Meme ve biberonla beslemeyi bir arada yürütmek istemenizin de birçok sebebi
olabilir:

♦ İşe dönmeyi planlıyorsanız, siz  yokken bebeği besleyecek bir bakıcıya  İhtiyaç duyabilirsiniz.
Biberon kullanmak eşinizin de bebeğinizi beslemeye yardımcı olabilmesi anlamına gelir.

♦ Süt kanalınız tıkalı olabilir veya göğüs uçlarınız acıması nedeniyle bir süre göğsünüzü dinlendirmek isteyebilirsiniz.

Emzirmekte olduğunuz bebeğinizi biberonla tanıştırmak için uygun zaman 6. haftadan sonrasıdır. Bu dönemde göğüslerinizin süt salgılama düzeni oturmuş olur; bebeğiniz de ‘göğüs ucu karmaşasından daha az sıkıntı çeker. Göğüs uçları ve biberon emzikleri farklı emme teknikleri gerektirir. Memeyi bırakmak için üç ayı fazla geçirmeyin. Daha büyük bir bebeği biberona alıştırmak zor olabilir çünkü daha büyük bebeklerin çoğu yumuşak sıcak bir göğsü kauçuk bir emziğe tercih ederler.

Bazı anneler hazırlık gerektirmediği için sabahları emzirmeyi tercih ederler. Akşamları bebeğe banyo yaptırdıktan sonra ve onu uyutmadan önce emzirmek sizi birbirinize yaklaştırır. biberonla beslemek genellikle gün içinde daha işlevsel olur. Başka bir seçenek ise, meme ve biberonu sıra ile vermektir.

Biberona geçtiğiniz zaman, önceleri, yeni emzirme düzeninize uyum sağlayıncaya kadar göğüslerinizde doluluk hissedebilirsiniz. Bu uyum aşamalı olarak gerçekleşir ve birkaç gün sonra kendinizi daha rahat hissedersiniz.

Bebeğinizin Cildi İçin


                                                                                                        Bebeğinizin Cilt Bakımı

Yeni doğmuş bebeğinizin cildi esnek ve yumuşak görünür ama aynı zamanda çok hassastır ve özel ilgi ister. Bebeğinizin cildine bakım yapmak (günlük temizliğinin ya da bebek masajının bir parçası olarak) her ikiniz için de faydalı olacaktır.

Bebeğinizin cildi epeyce narindir ve bir çocuğun ya da yetişkininkinden farklı olarak kolayca zarar görebilir. Kurumaya ve tahriş olmaya
eğilimlidir.

Ayrıca gözenekleri henüz etkili bir biçimde çalışmadığından, kolayca sivilcelerinden  Bunlar bebeğinizin güzelliğini bozmakla birlikte, çoğunlukla zararsız olup tedavi gerektirmezler.
Bebeğinizin cildinde görülebilecekler

Birçok yeni doğmuş bebeğin ilk günlerde veya haftalarda sivilceleri veya döküntüleri vardır.

Milia (Yeni doğan egzaması): Bunlar, genellikle yüzde, özellikle burun ve çenede görülen minik, beyaz sivilcelerdir. Kaşıntılı olmadıklarından bebeğinizi rahatsız etmezler. Ter bezlerinin gelişimlerini tam olarak tamamlamamaları sonucu oluşurlar. Zaman içinde kaybolurlar ve tedavi gerektirmezler.

İsilik: Eğer bebeğinizin cildi çok fazla ısınırsa, yüzünde ve vücudunun üst kısmında küçük kırmızı lekeler çıkabilir. Odanın sıcaklığını kontrol edin ve bebeğinizin üzerine çok fazla battaniye örtmediğiniz den emin olun.

Yeni doğan ürtikeri (Kurdeşen): Bebeğinizin vücudunun çeşitli yerlerinde görülen, ortalarında beyaz uçları olan kırmızı döküntüleridir  Bunlar da, zaman içinde tedavi gerektirmeksizin geçmelerine rağmen, bazen daha ciddi sivilcelerle karıştırıla bilirler. Bu yüzden bunları doktorunuza ya da bir sağlık uzmanına gösterin.

Soyulma: İlk günlerde, bebeğinizin cildinin -özellikle de avuç içleri, ayak tabanları ve ayak bileklerinin- hafifçe soyulduğunu görebilirsiniz. Bu gayet normaldir. Özellikle de bebeğiniz biraz geç doğduysa. Birkaç gün içinde bu soyulmalar da yok olacaktır.

Konak: İki haftalıktan bir yaşa kadar bazı bebeklerin kafa derilerinde minik
Ona bakmak ve bağlanmak

Bebeğinizin cildinin bakımını yapmak, ikinize de birbirinize dokunmanın keyfini yaşatacak ve birbirinizle derin duygusal bağlar kurmanıza
yardımcı olacaktır.

Kabukçuklar oluşur. Bunlar kaşlara ve kulak arkalarına da yayılabilirler. Geceleri az bir miktar bebek yağıyla cildine masaj yapmanız kabukları yumuşatacaktır. Ertesi sabah
bebeğinizin saçını, yumuşak bir bebek şampuanıyla yıkamanız, kabukların büyük bir kısmının ortadan kaybolmasını sağlar.

♦ Bez bölgesinde pişik: İdrardaki amonyak veya diğer kimyasalların bebeğinizin cildini tahriş etmeleri sonucu oluşur. Hassasiyet gözlediğiniz andan itibaren, poposunu ince bir koruyucu krem tabakasıyla kapladığınız dan emin olun

♦ Cilt kuruması: Bebeğinizin cildinin çok fazla kurumasını önlemek için ev ortamınızdaki nemin ve sıcaklığın çok az ya da fazla olup olmadığından emin olun ve dışarı çıktığınız zaman bebeğinizi rüzgardan koruyun. Eğer cildi çok fazla kuruyorsa, o zaman özel olarak üretilmiş nemlendirici kremleri Devamını Okuyun »

Yani Doğan Bebekle İlgili Bazı Bilgiler


YENİ DOĞAN BEBEĞİN BANYOSU NASIL YAPTIRILIR

Yeni doğan bir bebeği yıkamak ilk başlarda karmaşık gelebilir. Eğer yanınızda tecrübeli biri varsa, bebeğin ilk temizliğini ve banyosunu bu kişiyle birlikte yapmanız size tecrübe ve güven kazandıracaktır.

Yeni doğmuş bebeğinizi karnı çok aç veya çok tok değilken banyo yaptırabilirsiniz. Banyo bebeğinizin rahatlamasına ve gevşemesine yardımcı olur. Halk arasında bilindiği gibi banyonun bebeğin gelişmesine bir katkısı yoktur. Sadece sağlıklı bir bebeğin temizliğe ihtiyacı vardır.

Başlangıçta birkaç gün arayla yaptırdığınız banyo bebeğinizin suya yavaş yavaş alışmasını sağlar. Bebeğinizin göbek bağı düştükten sonra küvet banyosunu rahatlıkla yaptırabilirsiniz. Bebeğinizi canını acıtmadan, onunla konuşarak, suyun sıcaklığını iyi ayarlayarak banyo yaptırmayı başarabilirseniz, bu olay hem sizin için hem de bebeğiniz için oldukça keyifli bir hal alacaktır. Çoğu bebek suyu sever fakat bazıları bizlerin yaptığı hatalar yüzünden suyun içine girdiğinde avazı çıktığı kadar bağırabilir. Eğer bebeğiniz banyo yapmayı seviyorsa, üşüteceğinden de korkmuyorsanız onu her gün banyo yaptırabilirsiniz. Yoksa haftada 2-3 gün banyo yapması yeterlidir. Derisi kuru olan ve deri çatlaklarına eğilimi olan bebekleri her gün banyo yaptırmamak gerekir.

BANYO YAPTIRIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN KURALLAR


  •  Yeni doğan bebekler küçük bir küvette veya leğende yıkanmalıdır.
  •  Bebeğinizin banyosunu yaptırırken stressiz olduğunuz bir zaman seçilmelidir.
  •  Banyo yaptıracağınız yerin sıcaklığı 23-25 derece arasında olmalıdır.
  •  Banyoyu ısıtmanız mümkün değilse, taşınabilir küveti ya da leğeni evinizin en uygun köşesine götürüp, bebeğinizi orada yıkamalısınız.
  •  Bebeğinizi yıkamaya başlamadan önce küvetine ya da leğenine su doldurup, suyun sıcaklığını dirseğinizle kontrol edin. Dirseğiniz sıcaklığa dayanabiliyorsa bebeğinizin yıkanacağı suyun hazır olduğunu gösterir.
  •  Bebeğinizi yıkarken onunla konuşun, gülümseyin. Banyoyu sevip sevmemesi size bağlıdır. Kollarını ve bacaklarını çırpmasına izin verin. Ağzına ve burnuna su kaçırmamaya özen gösterin.
  •  Bebeğinizi banyoda çok uzun süre tutmayın. Küçük bebekler vücut ısılarını ayarlayamadıkları için hemen üşütebilir. 3 ile 5 dakika arasında bebeğinizi banyodan çıkarmaya dikkat edin.
  •  Banyo suyunun sıcaklığı yaklaşık 37 derece olmalıdır.
  •  Bebeği huylandır mamak için önce vücudu, sonra başı yıkanabilir.
  •  İlk haftalarda bebekler derilerindeki doğal yağa ihtiyaç duydukları için vücutlarını yıkarken sabun kullanmayın. Yaklaşık 1 ay sonra sabun kullanmaya başlayabilirsiniz.
  •  Yeni doğan bebeklerin vücudu kaygan olduğu için düşürmemeye dikkat edin. Fakat çok fazla titizlenmeye gerek olmadığını da hatırlatmak gerekir. Çünkü bebekler çok hassas oldukları gibi, travmalara büyüklerden daha dayanıklıdırlar.
  •  Sık banyo yapmak bebeğin iklim şartlarına uyum sağlamasını kolaylaştırır. Seyrek banyo yapan çocuklar, daha fazla terleyip, daha sık hasta olurlar.
  •  Unutmayın ki bebeğinizi ne şekilde banyo yaptıracağınız konusunda zamanla tecrübelerinizle birlikte teknikler geliştireceksiniz. Size en rahat ve en uygun olan bir şekilde bebeğinizi yıkayacaksınız. Bunun için bir kural yoktur. Sadece yukarıda yazılı olan püf noktalarına dikkat etmek gerekir.


BEBEĞİNİZİ YIKARKEN ALINMASI GEREKEN GÜVENLİK ÖNLEMLERİ

  •  Büyüklerin küvetinde banyo yaptırıyorsanız, kaymaması için lastik minder koymayı asla ihmal etmeyin.
  •  Küvetin suyunu ayarlarken bebeğiniz küvette olduğu halde kaynar suyu açmayın, ayrı bir yerde suyu ılıklaştırın.
  •  Bebeğinizi banyoda 1 saniye bile olsa yalnız bırakmayın. Telefon veya kapı çalarsa cevap vermeyin.



BEBEĞİN TIRNAKLARI NE ZAMAN KESİLMELİDİR?

Hareketleri oldukça hızlı olan bebeklerin tırnaklarını kesmek ustalık isteyen bir iştir. Yeni doğmuş bebeğinizin tırnakları uzunsa hemen kesilmelidir. Tırnak kesmenin bebeğiniz için hiçbir sakıncası yoktur. Sadece çok dikkatli hareket etmek gerekir.

Bebeğinizi yıkadıktan sonra, tırnakları yumuşadığında kesmek daha kolaydır. Bu işlemi yaparken etini kesmekten korkuyorsanız, bebeğinizin uyuduğunda tırnaklarını kesmeyi deneyin. Özellikle de yarı uyur ya da tam uyur pozisyondayken tırnak kesmeye başlarsanız, daha başarılı olursunuz.
Yuvarlak uçlu, bebekler için özel yapılmış küçük tırnak makasları kullanmak gerekir. El tırnakları yuvarlak, ayak tırnakları düz kesilmelidir.

YENİ DOĞAN BEBEKLER NASIL GİYDİRİLMELİ?

Bebeğinizin bulunduğu odanın sıcaklığı 24-25 derece olmalıdır. Yeni doğan bebekler ilk günlerde kilo kaybettikleri için üşümeye biraz daha meyilli olabilirler. 5 ve 6. aylarda bebeklerde kansızlık görülebilir. Penye bir badi, tulum, üzerine bir yelek, süveter ya da ince bir hırka giydirmek çoğu zaman yeterlidir.

Uyurken üzerine bir battaniye örtülebilir. 24-25 derecelik bir oda sıcaklığında bebeği sarıp sarmalamak ona rahatsızlık vererek, terletir. Yaz aylarında doğan bebekler çıplak olabilirler fakat ayaklarını ve ellerini sıcak tutmak çok önemlidir.

BEBEKLER NEDEN BAŞLARINDAN FAZLA ISI KAYBEDER?

Yetişkinlerde baş 10/7 oranında, bebeklerde ise ¼ oranındadır. Yani bebeklerin başı vücutlarına göre daha büyüktür. Vücudu sarıp sarmalarken, kafa her zaman dışarıda kalır.

Bu durum, yüzeysel olarak kafanın daha büyük ve açıkta olmasıyla ilgili bir şeydir. Kafanın dokusundan kaynaklanan bir problem yoktur. Bir şapka giydirilirse sorun ortadan kalkar.

5 Kasım 2012 Pazartesi

Doğum Çantasında Mutlaka Olması Gerekenler


Merhaba,

Hamileliğinizin son dönemlerine yaklaşırken evinizin kolay ulaşılabileceği bir köşesinde hazır olarak bulundurmanız gereken çok önemli bir çanta içeriğini sizlerle paylaşıyorum.

Doğum çantasına neler koymalıyım ya da doğuma giderken hastane çantamda neler olmalı? Bu oldukça önemli bir konudur. İşte size bu konuda bilinmesi gerekenler ve öneriler…

Anne adayı hastane çantasını hazırlarken doğum yapacağı mevsime  göre giysi koymalıdır. Ayrıca doğum yapacağı hastane ile konuşarak bilgi almalı, anne ve bebek için verecekleri malzeme ve gereçleri öğrenmelidir. Böylece anne adayı çantasını gereksiz eşyalarla doldurmuş olmaz (ki genelde tıkabasa doldurulur). Doğum çantanız ihtiyacınız olan her şeyin elinizin altında olmasını sağlayacağından anne adayları için çok önemlidir. Erken doğum ihtimalini de göz önünde bulundurarak normal doğum takvimine birkaç ay kala hazır olması çok iyi olacaktır. Anne adayı bu çanta sayesinde kendisini daha rahat hissedecek ve psikolojik dayanıklılığı artacaktır.

Doğum Çantasına  Anne Adayı İçin Konulması Gerekenler :


  • Hamilelik ve doğum takip kartınız ve doktor kontrollerinizin bulunduğu dosyanız, son yaptırdığınız kan ve idrar tahlilleriniz, sigorta kartınız, sağlık karneniz.
  • Yakınlarınızın telefon numaraları
  • Nakit para
  • 3 adet önden açılan gecelik
  • 1 adet sabahlık
  • Deodorant, diş macunu ve fırçası, tarak, şampuan, sabun, ıslak temizleme mendilleri, kulak pamuğu vb kişisel eşyalarınız
  • Saçlarınızı rahatça toplayabileceğiniz toka ya da bant, kırmızı taç 
  • 3-4 adet özellikle önden kopcalı emzirme sütyeni ve pedleri
  • Meme uçları için krem, göğüs kalkanı
  • Göğüs pompası (özellikle meme başı olmayan hanımlar için)
  • İhtiyacı kadar pamuklu ve tek kullanımlık iç çamaşırları
  • 1 paket hijyenik kadın pedi
  • 1-2 adet atlet
  • Kağıt peçete ve havlu
  • Eve dönerken giyebileceğiniz rahat kıyafetler
  • Ayağınızı sıcak tutacak kalın çoraplar
  • İçinde rahat ettiğiniz kolay giyilebilen alçak topuklu, kaymayan bir çift terlik
  • Sizi dinlendirip rahatlatacak sevdiğiniz kitap, dergi, mp3 çalar, teyp, radyo, cd vb.
  • Hastaneye giderken yolda rahat etmenizi sağlayacak yastık

Doğum Çantasına  Bebeğiniz İçin Konulması Gerekenler :


  • 2 tane badi (Mevsime göre kısa veya uzun kollu)
  • 2 tane tulum
  • 2 tane çorap
  • 2 tane ağız mendili
  • 2 tane pijama altı
  • 2 tane şapka ve eldiven
  • 2 takım kıyafet (zıbın takımı, pijama takımı, patiği, başlığı vs)
  • Yelek ve hırka
  • Battaniye
  • 3–4 tane bebek bezi
  • Araba koltuğu/ana kucağı veya portbebe
  • Havlu, ıslak mendil
  • 2 tane önlük
  • 2 tane yelek
  • Bebe şampuanı
  • Saç Fırçası
  • Kirli çamaşır torbası
  • Bebek yatağı için çarşaf

4 Kasım 2012 Pazar

Bebeklerde Gaz Sancısının Nedenleri Ve Çözümleri


BEBEKTE GAZ SANCILARI

Gaz sancıları olmasaydı; bebekleri büyütmek, sanırım, çok daha kolay ve keyif verici olurdu. Saatlerce süren, bitip bitip tekrar başlayan, yırtınırcasına ağlayan bebeklerin bu durumuna dayanabilmek, hele hele gencecik, deneyimsiz bir anne için çok zor olsa gerektir. Ancak annelerin unutmaması gereken bir nokta da; bugüne kadar gaz sancısı nedeniyle zarar görmüş bir bebeğin görülmemiş olmasıdır. Burada hemen söylemem gerekir ki; bebeklik dönemindeki ağlamaların hepsinin nedeni de gaz sancıları değildir.

Bunlar ;

  • Açlık 
  • Diş çıkarma 
  • Kulak ağrısı 
  • İshal 
  • Başka sebeplerle oluşan barsak spazmları
  • İdrar yolu enfeksiyonları 
  • Popo (anüs) çevresindeki yara ve çatlaklar 
  • Pişik 
  • Pamukçuk 
  • Gizli veya belirgin fıtıklar 
  • Ağız ve dişeti sorunları 
  • Vücudun herhangi bir yerindeki kırıklar 
  • Bazı sinirsel hastalıklara eşlik eden ağlama tipleri... 
  • Bunları ayırt etmek için mutlaka çocuk hekiminize danışmanız gereklidir. 


Gaz sancıları;
zarar verici olmayan, belli bir süre ile sınırlı fizyolojik bir olay olduğuna göre belirgin bir tedavisinin olması da beklenemez. Bu durumda kesin tedavi etmekten çok gazı azaltıcı bir takım önlemler ve davranış biçimleri içine girmemiz gerekmektedir:

Öncelikle bebeğin gaz sancısı dışındaki herhangi bir sebepten dolayı ağlamadığını tespit etmemiz gereklidir. En çok karıştığı durum olan açlık'tan ağlayıp ağlamadığını saptamak kolaydır. Anne sütünü verdiğinizde susuyorsa sebep açlıktır. Yok eğer susmuyorsa her ağladığında inatla anne sütü veya mama veriliyorsa, sırf bu yüzden gaz sancısı daha da artabilir. Sık sık ve düzensiz beslenen çocukların gaz sancıları daha da artabilir. Hele hele erken dönemde başlanan ek gıdalar bu tabloyu iyice dramatikleştirir.

Bebeklere şekerli su verilmesi, emziklerin bala veya pekmeze batırılarak verilmesi, çok erken aylarda nişastalı gıdalara başlanması, meyva ve meyva sularının gereğinden çok verilmesi veya meyvaların olgunlaşmamış olması da gazı artırır.

Gereğinden fazla su içirilen veya tam tersi yeterince su verilmeyen bebeklerde de gaz fazla olur.

Uzun süre açıkta kalan yiyecekler (özellikle süt ve sütlü yiyecekler), iyi temizlenmemiş şişe-kaşık ve emzikler, uzun süre kapağı kapatılmamış şuruplar (vitaminler, antibiyotikler, ateş düşürücü-ağrı kesiciler) de basit mikrobik kirlenmeler nedeniyle gaz yapabilirler.

Altının uzun süre ıslak bırakılması, bulunduğu ortamın aşırı sıcak veya soğuk olması, uzun süre aynı konumda yatırılması da gazı artırabilir.

Bebeğin kundaklanması, hareket kaabiliyetini sınırlayan kuşaklarla sarılması da gazı artırabilir.

Annenin beslenmesinin gaz oluşumundaki rolü sanıldığı kadar belirgin değildir.

Anne ve babanın sakin, hoşgörülü ve sevecen olması çok önemlidir.

GAZLI BEBEKTE NELER YAPILABİLİR? 


  • Anne ve babanın sakin olması, bebeğe şefkatle ve güvenle yaklaşması 
  • Aşırı sıcak veya soğuk ortam oluşturulmamalı, 
  • Dar ve sıkıcı veya üst üste giysiler giydirilmemeli, 
  • Besinler hazırlanırken hijyen (temizlik) kurallarına uyulmalı, 
  • Bebekler hep aynı pozisyonda yatırılmamalı, yan olarak veya karın üstü yatırılmalı (karın üstü yatırılırken bir kişinin bebeğin yanından ayrılmaması gerekiyor), 
  • Karnına ve ayaklarına ılık bezler konulmalı, 
  • Her beslenmeden sonra en az yarım saat ve en az iki kere "Gark" edene kadar gazı çıkartılmalı, 
  • Bebeğe okşayarak ve severek güzel sözler söylenmeli, 
  • Sinirsiz olduğu bir zamanda bebeğe uygun masaj yapılmalı, 
  • Gereğinden fazla emdirilmemeli, gereksiz yere ek besinler verilmemeli, 
  • Rezene çayı ve anason verilebilir. 
  • Doktorunuza görünmeli ve onun önerilerine uymalısınız